YALNIZ DEĞİLSİNİZ, BİZ VARIZ: MOTİVOLOG

Yaşadığı zorlu günlerini blogunda yazarak sosyal medyadaki ilk girişimine başlayan Gökhan Sezginer, hastaların birbirleri ile irtibat kurduğu ve yalnız olmadıklarını hissettikleri alan olan “Motivolog”un kuruş hikayesini anlattı.

Bir hastalığı yazmakla başlayan ve sonrasında kendisiyle benzer durumda olanlarla yaşadıklarını paylaşan Gökhan Sezginer, blogu (http://ostomili.wordpress.com) sayesinde hem hastalığını nasıl yendiğini hem de tedavi sürecini paylaşıyor. Gökhan Sezginer, Digital Health Summit Turkey 2013′te yaptığı içten konuşması ile dinleyicilerin büyük ilgisini çekerek, yaşadığı zorlukları nasıl hayatın bir hediyesi gibi algıladığını ve projeye dönüştürmesini anlattı. 

“Doktorlar sizin hastalığınızı tedavi edebilir ama yalnızlığını tedavi edemez” diyen Sezginer, Motivolog’u nasıl kurduğunu ve çalışmalarını Med-Index’e anlattı. 

Motivolog nedir?
Motivolog hastalara yönelik bir sosyal ağ. Her hastalığın bir grubu var ve kullanıcılar kendilerine bir profil oluşturarak o hastalık hakkında ki deneyimlerini birbirleriyle paylaşıyorlar.

Bu alanın kurulma amacı nedir?
Amacı, insanlara o hastalığa sahip tek kişi olmadıklarını göstererek motive etmek ve grup üyelerinin birbirlerine yardımcı olarak hastalıkları konusunda bilinçlenmelerini sağlamak. Bunun yanında her hasta kendi hastalığı hakkında bir bilgi birikimine sahip  fakat genellikle bu bilgiler kendisinde saklı kalıyor, bunu diğer hastalarla paylaşmasını istiyoruz. Ayrıca paylaşımlardan da sağlık araştırmalarına katkı sağlayacak bilgiler çıkabilir.

Hedefleriniz neler? 
İnternette sağlık araştırması yaptığımda uzmanlar tarafından yazılmış kopyala yapıştır bilgiler bulur canım sıkılırdı. Keşke bir de bu hastalıktan müzdarip birileri yazsa derdim. Hedefimiz özgün ve doğru içeriğe sahip, içeriği kullanıcılar tarafından oluşturulan bir sağlık kütüphanesi olmak.

Yurt dışında sağlık sektöründe bu alanda uygulamalar nelerdir? Ülkemizle karşılaştırmasını yapabilir misiniz?
Yurtdışında patientslikeme.com gibi genel, rareconnect.com gibi bir gruba hitap eden ya da crohnology.com gibi spesifik hastalıklara yönelik hasta ağları bulunmakta. Hasta ağlarının iyileştirici etkisini gördüklerinden çok önem veriyorlar bu konuya. Hasta ağları sayesinde hastalığına hakim olan ve ilaçlarını dozunda kullandığında hayat kalitesinin nasıl arttığını başkalarından gören hastanın hem kendi sağlığına hem de ülke ekonomisine katkısı çok fazla. 

Yurtdışında e-hasta akımı yaratılarak, hastaların da tedavi takımının bir üyesi olmaları sağlanıyor. Böylelikle hasta internette bulduğu bir makaleyi doktoruyla paylaşıyor ve tedavisine etki edebiliyor. Bunu “doktorculuk oynamak” gibi algılamayın. Bir doktor kendi alanında günde 2 makale okusa 1 senede -alanına göre- 300 yıl geri kalabileceği söyleniyor. Bir hasta kendi belirtilerinden bahseden bir makaleye araştırması sırasında ulaşabilir, bunu da doktoruyla paylaştığında tedavisine katkı sağlayabilir. Son sözün doktorda olduğu ise kesinlikle unutulmamalı.

Ülkemizde de hastaların kurduğu forumlar mevcut. Bazı forumlar oldukça aktif olsa da pasif olan da oldukça fazla. Bunun yanında çok güzel paylaşımların yapıldığı Facebook grupları da var, yalnız facebook’un dezavantajı kimliğinizi ifşa ediyor olmanız. Hasta mahremiyeti için sakıncalı bir mecra.

Sağlık sektörü sosyal medyayı sizce nasıl kullanmalı?
Sosyal medya sayesinde artık duvarlar yıkıldı. Bir kurumsal firmaya sorunuzu direk bildirip, 10dakika sonra cevap alabiliyorsunuz. Sosyal medya tüketiciler ile sıcak bir iletişim kurmanın en kolay yolu oldu. Artık bütün sağlık kuruluşları bir Twitter ve Facebook hesabı açmalı ve tüketicinin, “x testini yapıyor musunuz?” sorusuna dakikasında cevap verebilmeli.

Sağlık sektörünün sosyal medyaya bakışı nasıl olmalı? 
Çoğu firma sosyal medyayı hala bir öcü gibi görüyor. Onu bir şikayet etme aracı olarak görüyorlar. Halbuki sosyal medya sayesinde hastanenize aldığınız yeni bir cihazdan, yeni çıkardığınız bir tedaviden hastalar anında haberdar olabilirler. Ayrıca hasta ağları gibi ortamlarda bilinçlenen hastalar, doktorlara çok fazla zaman kazandırır. Yurtdışında hasta ağlarının 1 numaralı destekçileri sağlık sektörü. Ve bunu hiçbir karşılık almadan yapıyorlar. Biliyorlar ki bu ağlarda kullanıcılar yeni tedaviler ve medikal cihazlar hakkında bilgileniyorlar.

Hastalar sağlık alanında sosyal medyadan nasıl etkileniyor? Bloglar bunda nasıl rol oynuyor?
Hastalar sosyal medyadan değil de, dahil olduğu sosyal medya grubunun ruh halinden etkilenebiliyor. Facebook’ta bazı hasta gruplarına ben de üyeyim ve bazılarında çok fazla kötümser paylaşım yapılıyor. Bunun yanında aynı hastalığa ait başka bir grupta üyeler çok iyimser. Burada grupları yöneten kişilere büyük iş düşüyor. 

Ben hastaların, hasta bloglarından pozitif etkilendiklerini düşünüyorum. Blog yazarları, genellikle renkli insanlar ve hastalıklarının hayatlarını etkilemesine izin vermiyorlar. Bu onların takipçilerini de etkiliyor. Yazmak, ruh sağlığınıza iyi gelir ve iyi bir ruh sağlığı sağlıklı bir vücut demektir. Keşke herkes yazsa.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Ortaokul ve liseyi TED Ankara Koleji’nde okudum. Üniversite eğitimimi Başkent Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği’nde tamamladım ve yüksek lisansımı ODTÜ Tıp Bilişimi Bölümü’nde yaptım. Sağlık sektöründe radyoloji cihazları ve görüntü arşivleme sistemleri alanlarında satış ve mühendislik yaptım. Geçen yıl ise istifamı vererek Motivolog üzerinde çalışmaya başladım.

Sağlık haberciliği üzerine düşüncelerinizi öğrenebilir miyim? Sağlık haberlerinde nelere dikkat ediyorsunuz?
İşim gereği sağlığın dijital yönü çok ilgimi çekiyor. Tele-tıp, mobil sağlık uygulamaları, sağlık ve sosyal medya gibi haberleri sürekli takip ederim. 

Sağlıklı iletişiminin olmazsa olmazı size göre nedir?
Bence sağlıklı iletişimde içten olmak çok önemli. Hitap ettiğiniz kitle ile vakit geçirin. Biz Motivolog ekibi olarak bunu sürekli yapıyoruz. 

Med-Index

YALNIZ DEĞİLSİNİZ, BİZ VARIZ: MOTİVOLOG

Yaşadığı zorlu günlerini blogunda yazarak sosyal medyadaki ilk girişimine başlayan Gökhan Sezginer, hastaların birbirleri ile irtibat kurduğu ve yalnız olmadıklarını hissettikleri alan olan “Motivolog”un kuruş hikayesini anlattı.

Bir hastalığı yazmakla başlayan ve sonrasında kendisiyle benzer durumda olanlarla yaşadıklarını paylaşan Gökhan Sezginer, blogu (http://ostomili.wordpress.com) sayesinde hem hastalığını nasıl yendiğini hem de tedavi sürecini paylaşıyor. Gökhan Sezginer, Digital Health Summit Turkey 2013′te yaptığı içten konuşması ile dinleyicilerin büyük ilgisini çekerek, yaşadığı zorlukları nasıl hayatın bir hediyesi gibi algıladığını ve projeye dönüştürmesini anlattı. 

“Doktorlar sizin hastalığınızı tedavi edebilir ama yalnızlığını tedavi edemez” diyen Sezginer, Motivolog’u nasıl kurduğunu ve çalışmalarını Med-Index’e anlattı. 

Motivolog nedir?
Motivolog hastalara yönelik bir sosyal ağ. Her hastalığın bir grubu var ve kullanıcılar kendilerine bir profil oluşturarak o hastalık hakkında ki deneyimlerini birbirleriyle paylaşıyorlar.

Bu alanın kurulma amacı nedir?
Amacı, insanlara o hastalığa sahip tek kişi olmadıklarını göstererek motive etmek ve grup üyelerinin birbirlerine yardımcı olarak hastalıkları konusunda bilinçlenmelerini sağlamak. Bunun yanında her hasta kendi hastalığı hakkında bir bilgi birikimine sahip  fakat genellikle bu bilgiler kendisinde saklı kalıyor, bunu diğer hastalarla paylaşmasını istiyoruz. Ayrıca paylaşımlardan da sağlık araştırmalarına katkı sağlayacak bilgiler çıkabilir.

Hedefleriniz neler? 
İnternette sağlık araştırması yaptığımda uzmanlar tarafından yazılmış kopyala yapıştır bilgiler bulur canım sıkılırdı. Keşke bir de bu hastalıktan müzdarip birileri yazsa derdim. Hedefimiz özgün ve doğru içeriğe sahip, içeriği kullanıcılar tarafından oluşturulan bir sağlık kütüphanesi olmak.

Yurt dışında sağlık sektöründe bu alanda uygulamalar nelerdir? Ülkemizle karşılaştırmasını yapabilir misiniz?
Yurtdışında patientslikeme.com gibi genel, rareconnect.com gibi bir gruba hitap eden ya da crohnology.com gibi spesifik hastalıklara yönelik hasta ağları bulunmakta. Hasta ağlarının iyileştirici etkisini gördüklerinden çok önem veriyorlar bu konuya. Hasta ağları sayesinde hastalığına hakim olan ve ilaçlarını dozunda kullandığında hayat kalitesinin nasıl arttığını başkalarından gören hastanın hem kendi sağlığına hem de ülke ekonomisine katkısı çok fazla. 

Yurtdışında e-hasta akımı yaratılarak, hastaların da tedavi takımının bir üyesi olmaları sağlanıyor. Böylelikle hasta internette bulduğu bir makaleyi doktoruyla paylaşıyor ve tedavisine etki edebiliyor. Bunu “doktorculuk oynamak” gibi algılamayın. Bir doktor kendi alanında günde 2 makale okusa 1 senede -alanına göre- 300 yıl geri kalabileceği söyleniyor. Bir hasta kendi belirtilerinden bahseden bir makaleye araştırması sırasında ulaşabilir, bunu da doktoruyla paylaştığında tedavisine katkı sağlayabilir. Son sözün doktorda olduğu ise kesinlikle unutulmamalı.

Ülkemizde de hastaların kurduğu forumlar mevcut. Bazı forumlar oldukça aktif olsa da pasif olan da oldukça fazla. Bunun yanında çok güzel paylaşımların yapıldığı Facebook grupları da var, yalnız facebook’un dezavantajı kimliğinizi ifşa ediyor olmanız. Hasta mahremiyeti için sakıncalı bir mecra.

Sağlık sektörü sosyal medyayı sizce nasıl kullanmalı?
Sosyal medya sayesinde artık duvarlar yıkıldı. Bir kurumsal firmaya sorunuzu direk bildirip, 10dakika sonra cevap alabiliyorsunuz. Sosyal medya tüketiciler ile sıcak bir iletişim kurmanın en kolay yolu oldu. Artık bütün sağlık kuruluşları bir Twitter ve Facebook hesabı açmalı ve tüketicinin, “x testini yapıyor musunuz?” sorusuna dakikasında cevap verebilmeli.

Sağlık sektörünün sosyal medyaya bakışı nasıl olmalı? 
Çoğu firma sosyal medyayı hala bir öcü gibi görüyor. Onu bir şikayet etme aracı olarak görüyorlar. Halbuki sosyal medya sayesinde hastanenize aldığınız yeni bir cihazdan, yeni çıkardığınız bir tedaviden hastalar anında haberdar olabilirler. Ayrıca hasta ağları gibi ortamlarda bilinçlenen hastalar, doktorlara çok fazla zaman kazandırır. Yurtdışında hasta ağlarının 1 numaralı destekçileri sağlık sektörü. Ve bunu hiçbir karşılık almadan yapıyorlar. Biliyorlar ki bu ağlarda kullanıcılar yeni tedaviler ve medikal cihazlar hakkında bilgileniyorlar.

Hastalar sağlık alanında sosyal medyadan nasıl etkileniyor? Bloglar bunda nasıl rol oynuyor?
Hastalar sosyal medyadan değil de, dahil olduğu sosyal medya grubunun ruh halinden etkilenebiliyor. Facebook’ta bazı hasta gruplarına ben de üyeyim ve bazılarında çok fazla kötümser paylaşım yapılıyor. Bunun yanında aynı hastalığa ait başka bir grupta üyeler çok iyimser. Burada grupları yöneten kişilere büyük iş düşüyor. 

Ben hastaların, hasta bloglarından pozitif etkilendiklerini düşünüyorum. Blog yazarları, genellikle renkli insanlar ve hastalıklarının hayatlarını etkilemesine izin vermiyorlar. Bu onların takipçilerini de etkiliyor. Yazmak, ruh sağlığınıza iyi gelir ve iyi bir ruh sağlığı sağlıklı bir vücut demektir. Keşke herkes yazsa.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Ortaokul ve liseyi TED Ankara Koleji’nde okudum. Üniversite eğitimimi Başkent Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği’nde tamamladım ve yüksek lisansımı ODTÜ Tıp Bilişimi Bölümü’nde yaptım. Sağlık sektöründe radyoloji cihazları ve görüntü arşivleme sistemleri alanlarında satış ve mühendislik yaptım. Geçen yıl ise istifamı vererek Motivolog üzerinde çalışmaya başladım.

Sağlık haberciliği üzerine düşüncelerinizi öğrenebilir miyim? Sağlık haberlerinde nelere dikkat ediyorsunuz?
İşim gereği sağlığın dijital yönü çok ilgimi çekiyor. Tele-tıp, mobil sağlık uygulamaları, sağlık ve sosyal medya gibi haberleri sürekli takip ederim. 

Sağlıklı iletişiminin olmazsa olmazı size göre nedir?
Bence sağlıklı iletişimde içten olmak çok önemli. Hitap ettiğiniz kitle ile vakit geçirin. Biz Motivolog ekibi olarak bunu sürekli yapıyoruz. 

Med-Index