Romatoloji ve Tıbbi Rehabilitasyon Günleri 27 – 28 Kasım tarihleri arasında Ankara Swissotel’de yapıldı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı ve Türk Tıbbi Rehabilitasyon Kurumu Derneği’nin ortaklaşa yaptığı toplantıya 200 kişi katıldı. “Ölçme ve Değerlendirme” başlığı altında yapılan toplantının başkanlığını yapan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Hasçelik, “Neyi, neden, nasıl ölçmeli ve yorumlamalıyız” konusunda konuştu.
Yaşam Kalitesine Dikkat
“21. yüzyıl birçok şeye gebe, bunların içerisinde sedanter yani durağan yaşam biçimi geliyor. Yaşam kalitesi ve buna dair ölçütler oluşmaya başladı. Her gün için, zaman dilimleri değerlendiriliyor. Haftalık çalışma süreleri 32 saate düşürülecek ama önemli olan zaman dilimlerinin bir kısmını sedanter yaşam biçiminin getirdiği sonuçlardan korunmak için harcanmasıdır. Yaşam kalitesinin ölçütlerinin artması, insan yaşamına verilen değerin artması ve beklenen yaşam süresinin uzaması önemli bir konuyu gündeme getirdi. İnsanlar yaşlandıkça kas ve iskelet sistemleri sorunlarına daha fazla maruz kalıyor. 2000-2010 yılları arası Dünya ‘Bone And Joint Decade’ (kemik ve eklem dönemi) ilan edildi” diyen Prof. Dr. Hasçelik, The International Classification of Functioning(ICF) fonksiyon kayıplarını önceleyen bir sınıflama sisteminin üzerinde, dünya sağlık teşkilatında 1980 yıllarından itibaren çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Tıpta profesyonellik konusunda gelişmeler olduğunu dile getiren Prof. Dr. Hasçelik, alınan diploma ve sertifikaların ömür boyu sürdürülebilmesi gibi bir geçerliliğinin olmamasının üzerinde durdu. Dünyada alınan bir diploma ile ömür boyu meslek yapılamayacağını, 15 sene sonra hala hasta bakılmaması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Hasçelik, performans sisteminde çalışılan saat kadar kazanılacağını ayrıca, mesleki tıp eğitimi ve becerilerini geliştirme için çalışmaların sonuçlarına göre para teklif edileceğini söyledi.
ICF’ten Yeni Hipokrat Yeminine …
Günlük yaşamı etkileyen fonksiyonel bozukluklar başladığı zaman genellikle hekime gidildiğini vurgulayan Prof. Dr. Hasçelik, hekimlerin ana görevinin, hastanın sıkıntısını giderip, sonra tedavi edersiniz felsefesinden ayrılarak, ICF’in belirlediği yeni başlıklar altında olması gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Hasçelik, “ICF modelinde fonksiyon, aktivite ön plandadır. Yaşam harekettir diye bir takım sloganlarda var. Vücut fonksiyonları ve etkinlikler konusunda ortaya çıkan değişimler, katılım ve özellikle çevre faktörleri dikkate alınıyor. Kişisel, fiziksel, emosyonel ve sosyal bir takım bariyerlerden söz ediliyor” diye konuştu. Ayrıca ICF’in yayınladığı yeni Hipokrat yemininin üzerinde duran Prof. Dr. Hasçelik, yeminin içeriğinin yanı sıra güncel durumu da yansıtarak, diplomaların akreditasyonunu kapsayan yeni bir bakış açısı getireceğini kaydetti.
Yaşlı Nüfus Oranı Artıyor
2010 yılında 65 yaş ve üzeri yaşlı nüfusun ikiye katlanacağını dile getiren Prof. Dr. Hasçelik, Japonya’da 100 yaş üzerinde 23 bin kişi olduğunu vurguladı. Amaç veri toplamayı sistematize etme, kaynak aktarımını gözden geçirmektir. Kas ve iskelet sistemine verilen ağırlığın, yetersizliğini hepimiz biliyoruz” dedi. Bu tip hastaların daha iyi tedavi edilmesi için tüm anabilim dalı ders saatlerinin arttırılması yönünde, isteklerini belirten Prof. Dr. Hasçelik, gelişmelerin gözden geçirilmesi sonucunda kanıta dayalı tıpın gündeme geldiğini kaydetti.
Tıbbi Rehabilitasyonun Temeli Yaşam Kalitesidir
Ölçme değerlendirme ile gelecek standartların arasında; mobilite, oryantasyon, fiziksel bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, herkesin bir mesleği bağımsızca uygulayabilme şansının sağlanması, topluma entegrasyon gibi konularda bariyerlerin ortadan kaldırılması ve rehabilitasyonun asıl esasının buna dayandığını kaydeden Prof. Dr. Hasçelik, yaşam kalitesinin fırsatlarla beklentiler arasındaki denge olduğunu söyledi. Prof. Dr. Hasçelik, paraplejik hastanın yaşamdan beklentisi ile toplantıdaki bir hekimin, elindeki fırsatları ve beklentisinin birbirinden çok farklı olduğunu ifade etti.
Toplantı sonrası görüşünü aldığımız Prof. Dr. Zafer Hasçelik toplantı hakkında şöyle konuştu: “Her yıl bir konuyu işliyoruz. Meslekte güncel olan hasta bakımı ve ödeme sistemleri konusunda önceliklerimiz var. Toplantımızda her yerde konuşulan konulardan çok işlenmeyen konuları işlemeyi hedefliyoruz. Türkiye’nin birçok yerinden gelen katılımcılar arasında hedef kitlemiz araştırma görevlileri ve genç uzmanlardır. Retrospektif Araştırma ve Çalışmalar yapılırken standart veriler olmadığında yorum yapmakta zorlanılıyor. Önümüzdeki yıl sempozyumu daha çok deneysel çalışmalara ayırmayı planlıyoruz. Yaşlanan insan vücudundan kendini yenilemeyen organlar var.”
“Çalışmalara Seyirci Kalıyoruz”
Kök hücre, mühendislik ile ilgili gelişmeler arasında kas-iskelet sistemiyle ilgili 20 yıllık çalışmaların sürdüğünü kaydeden Prof. Dr. Hasçelik, temel çalışmaları yapabildiklerini ancak üst düzey çalışmalarda kaynak oluşturmak ve geliştirmekte oldukça zorlandıklarını dile getirdi. Kamu kaynaklarının kullanımı konusunda araştırma, geliştirme faaliyetlerinin Türkiye’deki payının çok arzulanan noktada olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Hasçelik, “Dolayısıyla bu tür temel çalışmaları biz ancak seyrediyoruz ya da uluslararası gruplarla çalışma yapıyoruz, bu da bize zaman kaybettiren ve adımızı duyurmada ikinci planda kaldığımız bir tablo oluşuyor. Hücre kültürü ve kök hücre çalışmalarına öncülük eden ve 1987 yılında başlanan çalışma gerçekleşmiş olsaydı, bugün Oregon’da kıkırdak transplantasyonu konusunda, kök hücre çalışmalarının vardığı noktaya biz onlardan önce varmış olacaktık. Aynı düşünceden yola çıkan arkadaşlarımız orada 17 kişilik bir grupla aynı zamanda başladıkları çalışmada bugün hayranlık uyandıracak ve Nobel ödülü getirecek gelişmeler ortaya çıkardı” dedi.
“Ülkemiz Mekanik Çöplüğe Mi Dönüyor”
Toplantı sırasında özellikle üzerinde durulan sorular arasında yer alan ‘Ülkemiz mekanik çöplüğe mi dönüyor’ sorusunu da cevaplayan Prof. Dr. Hasçelik, “Stratejik hatalardan bir tanesi de hizmet öncelikli değil, araştırma öncelikli bir takım komplike ve çok pahalı cihazlar alınıyor. Bu cihazların araştırmalarda kullanılması belli bir kültür ve deneyim gerektirir. Mesela, izokinetik üzerine çalışma yapılacaksa, bu cihazların olduğu yerlerle ortak yapılmalı. Çünkü, cihazların verimli kullanılması uzman kişilerce, aletlerin ortaya koyduğu verilerin doğru değerlendirilmesine duyarlıdır. Birçok çözümleme yapılıyor, sonuçların doğru yorumlanıp yorumlanmadığı konusunda her zaman sıkıntılar var. Onun içinde öncelikle temelde yapılması gerekenlerin yapılmadan üstüne bir şeyler eklenemediğini vurguluyoruz” şeklinde değerlendirdi.