“TÜRKİYE’NİN MEME KANSERİ İLE İLGİLİ VERİ HARİTASINI RETROSPEKTİF ÇALIŞMALAR BELİRLEYECEK”

Meme ve endokrin hastalıkları alanında yapılan retrospektif (geriye doğru yapılmış) çalışmalar hakkında Sağlık Dergisi Yazı İşleri Müdürü Esra Öz’e bilgi veren Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Meme ve Endokrin Cerrahisi Ünitesi direktörü Prof. Dr. M. Bahadır Güllüoğlu, “Türkiye’nin meme kanseri ile ilgili veri haritasını retrospektif çalışmalar belirleyecek” dedi.

Meme ve endokrin cerrahisi üzerine bilgi veren Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Meme ve Endokrin Cerrahisi Ünitesi direktörü Prof. Dr. M. Bahadır Güllüoğlu, klinik olarak uğraşı gösterdiği iki branşta da eğitim, araştırma ve hizmet olmak üzere üç ayrı amaca yönelik çalıştıklarını kaydetti. Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu’nun, ‘Meme Kanseri için Ulusal Harita’ oluşturmaya çalıştığını belirten Prof. Dr. Güllüoğlu, 17 bin hastanın verilerinin hali hazırda Federasyonun veri tabanı içerisinde kayıtlı olduğunu ve 2-3 yıla kadar bu sayının 30 bine ulaşabileceğini söyledi. “Bu şekilde Türkiye’nin meme kanseri ile ilgili veri haritasını retrospektif çalışmalar belirleyecek” diyen Prof. Dr. Güllüoğlu, bu alanda yapılan çok sayıda çalışma olduğunu kaydetti.

70 yaş ve üzeri hastalarda standart dışı bölgesel tedavinin sağ kalıma etkisi
Prof. Dr. Güllüoğlu, meme ve endokrin cerrahisi alanında çok sayıda çalışmanın halen ülkemizde birçok merkezde yürütüldüğünü dile getirerek, “9 üniversite ve eğitim araştırma hastanesinin bir araya gelerek kendi kliniklerinde gerçekleştirmiş oldukları meme kanseri cerrahisi sonuçlarının analizi yapıldı. Bu retrospektif (geriye doğru yapılmış) bir çalışma olup, 350 hastanın verileri üzerinden gerçekleştirildi. Çalışmaya göre 70 yaş ve üstü erken evre meme kanserli hastalarda standart dışı bölgesel tedavinin sağ kalıma etkisi araştırıldı. YAMEKA 09SDLT kodlu Yaşlı Meme Kanseri Hastalarında Standart Dışı Lokal Tedavi başlıklı çalışmada 70 yaş üzerindeki yaşlı hastaların bir kısmında standart dışı agresif olmayan tedavi şekillerinin uygulanmasının hastalarda bir dezavantaj yaratmadığı sonucuna vardık. Eksik tedavi yapmak bu hasta grubunda genel olarak daha kötü sonuçlara yol açmıyor. Çünkü genellikle standart dışı tedavi verilen hastalar, ek hastalıkları olanlar ve standart tedavi uygulandığında bu ağır tedavilerin yan etkilerden dolayı hastada ciddi komplikasyon oluşabiliyor. Bu hastalarda mümkün olduğunca daha küçük ameliyatlar yaparak ya da bazı ekstra tedavileri vermeyerek olabildiğince zarar vermemeye dikkat ediliyor. Ancak bu çalışma çok dikkatli yorumlanmalı çünkü, retrospektif (geriye doğru yapılmış) bir çalışma. Yüksek kanıt seviyesine sahip bir çalışma değil. Bu elde ettiğimiz sonuçların prospektif (ileriye dönük) ve hastaların randomize (rastlantısal) olarak iki gruba ayırıldığı çalışmalar ile onaylanması gerekir” dedi.


“Nöbetçi Lenf Nodu Biyopsisi Yapılan Hastalarda Başka Lenf Nodlarına Sıçrama Yüzde 50 Oranında”
Koltuk altında bulunan Nöbetçi Lenf Nodu biyopsisi yapılan hastalarda eğer bir sıçrama saptandıysa bu hastalarda geride kalan koltuk altındaki çıkarılmayan lenf nodlarında sıçrama olup olmadığını tahmin ettirebilecek bir model üzerinde çalışma yürütüldüğünün bilgisini veren Prof. Dr. Güllüoğlu şunları kaydetti: “15 klinikte hastalar üzerinden retrospektif bir çalışma yürütüldü. Burada da net bir veri elde edemedik. Diğer lenf noduna sıçrama var mı diye bir ideal hesaplama yöntemi şu ana kadar ortaya konmadı. Çünkü ilk lenf nodu olan bekçi düğüme sıçraması olan kadınların yüzde 50’sinde diğer lenf nodlarında sıçrama saptanmıyor. Bu durumda acaba bu yüzde 50 oranındaki hasta gereksiz koltukaltı ameliyatından kurtarılabilir mi diye bu çalışma Türkiye’de ilk kez yürütüldü. Çalışmanın sonucunda bu durumu kullandığımız Türkiye’ye has modelle yüzde 50 isabetle tahmin edebildiğimizi gördük.”

Nodüler Guatrın Cerrahi Tedavisinde Tiroidin Sadece Tek Tarafını Çıkartmakla Bir Dezavantaj Yaratıyor muyuz?
300 hastada tiroid cerrahisi üzerinde yapılan bir araştırma hakkında Sağlık Dergisi’ne bilgi veren Prof. Dr. Güllüoğlu şunları söyledi: “Çalışma ‘Nodüler Guatrın Cerrahi Tedavisinde Tiroidin Sadece Tek Tarafını Çıkartmakla Bir Dezavantaj Yaratıyor muyuz?’ üzerinde duruldu. 9 merkezde yapılan çalışma sonucunda yaklaşık olarak hastaların 3’te birinde bırakılan tiroid tarafında ya tekrar nodül ya da geride bırakılanlarda büyüme olduğunu saptandı. Ancak yüzde 33 oranında nükse rağmen bu hastaların sadece yüzde 2’sinde ikinci bir ameliyat ihtiyacı ortaya çıktığı görüldü. 2.5 yıllık sonuçlarını açıkladığımız bu çalışmanın takip süreci henüz devam ediyor. Uzun vadeli sonuçları bize daha fazla ışık tutacaktır.”

“Paratiroid Cerrahisi Konusundaki Çalışma Türkiye’de Bir İlk Olma Özelliği Taşıyor”
Uludağ Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültelerinin ortak bir projesi ile 25 merkezin hiperparatiroidi hastalıkları verilerinin toplandığını bildiren Prof. Dr. Güllüoğlu, “Çalışmada Türkiye’de hiperparatiroidinin tedavisi için yapılan cerrahinin tipi, yeterliliği, hastalığın klinik olarak görülme şekli ile ilgili bir anket çalışması gerçekleştirildi. Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan çalışmada tamamen tanımlayıcı bir sonuç elde etmek hedeflendi. Amaç 25 merkezden elde edilen sonuçları alıp Türkiye’de bu konuda bir veri tabanı oluşturabilmeyi başarmak. Bu hastalıkla ilgili mücadelede ya da tanı girişimlerinde yapılan cerrahide bir eksiklik var mı, dünyadaki görünümü ve şekli ile bizdeki arasında fark varsa biz farklı bir strateji izlemeli miyiz?, bunu görmek için bu çalışma yürütüldü. Çalışmada görüldü ki bizdeki hastalığın özellikleri gelişmiş Batı ülkelerine göre çok da farklı değil” şeklinde konuştu.