İLK YERLİ ÇOCUKLUK ÇAĞINDA ALERJİ ASTIM İMMÜNOLOJİ KİTABI YAYINLANDI

Çocukluk çağında görülen alerji, astım ve immünolojik yetersizliklere toplu bir bakış sunan ilk Türkçe kitap olduğunu belirten Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Enis Şekerel, “Kitap, birinci ve ikinci basamak sağlık hizmeti sunan hekimlerin ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde planlandı ve yazıldı” dedi.

Alerji astım tanısı konan hastaların ortalama yüzde 70’inde bir ya da birden çok allerjinin eşlik ettiği belirtiliyor. Astımın neden bazı hekimlerce hala “allerjk bronşit” olarak tanımlandığını söyleyen Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Enis Şekerel, kitabı ile ilgili soruları yanıtladı.

Alerji ve astım nedir?
Bağışıklık sistemi organizmamız için zararlı olan bir etken ile karşılaştığında (mikroplar gibi) onlara karşı güçlü tepkiler oluşturur ve onları ortadan kaldırarak bize zararlı olmalarını engeller. Oysa organizmamız, kendisi için zararlı olmayan yabancı bir etken ile karşılaştığında daha ölçülü tepkiler verir. Çünkü bağışıklık sisteminin verdiği güçlü tepkiler genelde vücudumuz için rahatsızlık verici niteliktedir. Bunlar vücut sıcaklığının yükselmesi ve kırgınlık gibi genel belirtiler veya tepkinin verildiği organa ait yakınmalar şeklinde kendini gösterir. Bu kapsamda allerji, vücudumuza solunum, mide-barsak veya deri teması ile giren bazı yabancı maddelere karşı gereğinden fazla aşırı tepkiler verilmesi olarak tanımlanabilir. Bir diğer ifadeyle, genel kanının aksine; allerji, bağışıklık sistemindeki bir yetersizlikten değil, aksine zararlı olmayan bir yabancı maddeye karşı verilen aşırı tepkiden ileri gelir.

Astım, ataklar halinde beliren ve bronşların tıkanmasına neden olan bir hastalıktır. Hastalık, bronşlarda bulunan bağışıklık sistemi hücrelerinin verdiği aşırı ya da abartılı yanıttan ileri gelir ve bu aşırı ya da abartılı yanıtlar sonucu bronşlar tıkanır. Bronşların tıkanması, bronşları çevreleyen kas tabakasının kasılması, bronş duvarının ödemi (şişmesi) ve bronşlar içindeki balgam tıkaçlarından ileri gelir. Bunun sonucu olarak akciğerlere giren havanın akciğerden çıkmasında güçlük oluşur. Ataklar sırasında öksürük, göğüste sıkışma-baskı hissi, solunumda hızlanma, hırıltı (hışıltı) ve nefes darlığı olur. Hastalar ataklar arasında tamamen veya kısmen iyidirler. Astımlı hastalar çevredeki birçok maddeye astımlı olmayanlara göre daha fazla duyarlıdırlar ve bu maddelerle karşılaşma astımlılarda hırıltı ve öksürük gibi yakınmalara oluşmasına yol açar.
 
“Astım Bazı Hekimlerce Hala “Allerjk Bronşit” Olarak Tanımlanıyor”
Alerji astım ilişkisine gelince; tanısını koyduğumuz hastalara baktığımızda ortalama yüzde 70’inde bir ya da birden çok allerjinin eşlik ettiğini biliyoruz. Bu durum sanırım, astımın neden bazı hekimlerce hala “allerjk bronşit” olarak tanımlandığını açıkça gösteriyor. Astımlı bir hastada allerjik durumun ortaya konması birçok açıdan önem arz ediyor. Bir yandan hastanın nelerden kaçınması gerektiğini bilmesi açısından bu bilgiye ihtiyacımız var, diğer yandan da alerjinin eşlik etmesi daha farklı bir doğal seyre işaret ediyor. Allerjik olan astımlılarda ilerleyen yaşla kür gelişme olasılığı allerjisi olmayanlara göre farklıdır. Ayrıca, nadir de olsa bazı allerjik astımlılara tedavi olarak allerjen immünoterapisi uygulanabiliyor. Yani allerjik durum bir yandan da tedavinin nasıl yapılacağını belirleyebiliyor. 
 
 

Çocuklarda bu hastalıklar daha mı sık görülüyor?
Astım hem çocukluk hem de erişkin çağının en sık görülen sağlık sorunlarından biridir. Devlet Planlama Teşkilatı ile birlikte gerçekleştirdiğimiz çok merkezli araştırmalar da; ülkemizde ilkokul çağında her 5-10 çocuktan ve 10-20 erişkinden birinde astım benzeri yakınmalar olduğunu gördük. Bu kapsamda astım çocukluk çağının en sık görülen kronik hastalıklarından biri olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Kitapta tanı, teşhis ve tedavi yolları mı anlatılıyor?
Öncelikle söylemem gerekir ki; bu kitap hekimlere yönelik hazırlanmış bir kitap. İçeriğine gelince çocukluk çağında görülen alerji, astım ve immünolojik yetersizliklere toplu bir bakış sunan ilk Türkçe kitap. Bu hastalıkların nedenleri, nasıl teşhis edilecekleri ve nasıl tedavi edilecekleri en güncel bilgiler eşliğinde tartışılmakta. Birinci ve ikinci basamak sağlık hizmeti sunan hekimlerin ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde planlandı ve yazıldı.
Kitabınızı yazmanızdaki etken nedir?
Son yirmi yılda alerji, astım, immün sistemin anlaşılmasında ve tedavisinde önemli gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelere karşın, hastalıkların toplumlarda görülmesi ve sorunların çözülmesi açısından beklenen azalma kaydedilemedi. Bu başarısızlığın elbette çeşitli nedenleri var, ama temel sorunların başında birinci ve ikinci basamaktaki tanı ve tedavi yetersizliğinin olduğu anlaşılıyor. Bu kitap, bu temel gereksinimi gidermeyi mesleki sorumlulukları olduğunu düşünen bir grubun ortak eseri. Birbirleri ile yakın ilişkili alerji, astım ve immünoloji gibi konuların hepsini ele alan böyle kapsamlı bir kitap ne yazık ki yoktu. Oysa bugün alerji-immünoloji camiasında yeterli bilimsel birikim ve klinik donanıma sahip geniş bir insan gücü mevcuttur. Bu kitap, bu birikimin bir yansımasıdır.
Kitap kimlere yönelik hazırlandı?
Kitap birinci basamak sağlık hizmeti veren aile hekimi, uzmanlarına ve ikinci basamak sağlık hizmeti sunan çocuk sağlığı, dermatoloji, kulak burun boğaz uzmanlarının önemli ihtiyacını karşılayacaktır. 
Kitap kaç yazar tarafından hazırlandı?
Bu kitapta hem ülkemizde hem de ülkemizde yetişip yurtdışında faaliyetlerini sürdüren 90’a yakın araştırmacı, bilim adamı ve hekim tarafından oluşturuldu. Onların çok değerli birikimi ve deneyimlerini yansıttığı eşsiz bir kaynak kitap. 
Çizimlerin seçiminde neye dikkat ettiniz?
Bu konu çok önemli. Ülkemizde bugüne kadar basılan eserlerde genellikle yabancı kaynaklardan alıntılanan resimler ve şekiller kullanılıyordu. Böyle olunca da kitapta bir hücrenin çok farklı şekillerde resmedilebildiğini görüyorduk, çizimler bir bütünlük olmuyordu. Bu durum kitabın anlaşılabilirliğine ve kalitesine önemli darbe vuruyordu.
Bu tutumun önemli nedenleri var elbette. Ülkemizde, bu konuda tıbbi illüstrasyonlara hakim yetişmiş bir uzman bulmak pek mümkün değil. Ayrıca zaten tıbbı yayıncılık karlı bir iş değil ve  tüm illüstrasyonları yeniden çizdirmemek önemli bir masraf kaleminden kaçınmak yolu olarak görülüyordu. Bu konuda kitabımızı basan Ada Basın Yayını büyük takdirle anmam gerek. Hem maddi hem de emek olarak büyük bir özveri gösterdiler ve mükemmel bir iş çıkarmak için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. 
 
Mutlaka herkesin okuması gereken kitap, dinlemesini önereceğiniz müzik ve izlenmeli dediğiniz film sizce hangisi?
Ernest Hemingway’in Silahlara Veda romanını mutlaka herkes okumalı. Pink Floyd’un “The Wall” albümünü ise bir gün mutlak dinlemek gerek. Benim gençlik yıllarımın favorisiydi ve hala da dinlerken büyük keyif alıyorum.  Film dediğinizde ise eskilerden Guguk Kuşu yenilerden Yüzüklerin Efendisi hemen aklıma gelenler.
Sağlık haberciliği üzerine düşüncelerinizi öğrenebilir miyim? Sağlık haberlerinde nelere dikkat ediyorsunuz?
Sağlık haberciliği kanımca yeni gelişiyor. Yakın zamana kadar sağlık haberciliği deyince sağlık konusunda sansasyonel haberler akla geliyordu. Oysa bugün çoğu insanın davranışları, tutumları ve tercihleri üzerinde medyanın büyük etkisi var. Bu sorumluluğun eskisine göre çok daha iyi algılandığı bir sürecin geliştiğini görmekten mutluluk duyuyorum. Konu ile ilgilenenlerin eskisine göre çok daha donanımlı olmaları bu gelişmenin önemli nedenlerinden biri. Ama bulunduğumuz noktanın ilerisine geçmemiz gerek.
Sağlıklı iletişiminin olmazsa olmazı size göre nedir?
Doğruya sadakat ile bağlılık, sorumluluk duygusu ve dürüstlük.
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Anne ve babamın eğitim amacıyla bulunduğu Amerika’da 1963 yılında doğdum. Orta-lise eğitimimi her zaman mezunu olmaktan gurur duyduğum İstanbul Erkek Lisesinde aldım. Orada sorgulamadan hiçbir şeyi kabul etmemeyi, “neden, niçin?” diye sormayı öğrendim. Ayrıca, yatılı okumak arkadaş dayanışmasını ve kendi işini kendi yapma becerisini  kazandırdı. Bugün geriye doğru baktığımda, bu becerilerin hayatımda geldiğim noktalarda önemli belirleyiciler olduğunu düşünüyorum. Tıp eğitimimi aldığım İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinden 1987 yılında mezun oldum. Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalında 1993 yılında pediatri uzmanı, 1996 yılında pediatrik allerji uzmanı, 1997 yılında doçent, 2003 yılında da  profesör oldum. Alanımın yanı sıra, bir süre tıp eğitimi ana bilim dalına destek verdim ve burada iyi eğiticilik için erişkinin öğrenim ilkelerini ve de öğrenim süreçlerini inceleme fırsatı buldum.  İngilizce ve Almanca biliyorum. Evliyim ve iki oğlum var.