DOKTORUN PENCERESİNDEN SOFRALARA YOLCULUK

Çocuk doktoru penceresinden anıların ve geleneksel tatların peşinde çıktığı yolculuğu “Annemin Sofralarına Yolculuk” kitabında anlatan Prof. Dr. Sema Özer, fotoğraflarla tarif edilen yemeklerle okuyucuyu o günlere götürüyor.


Doktorlardan bilimsel içerikli kitaplar bekleriz, bu defa sizi güzel sofraların kurulduğu, geleneklerin yaşatıldığı ve güzel anıların yer aldığı bir kitap ile yolculuğa çıkartacağız. ‘Annemin Sofralarına Yolculuk’ Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı’nda öğretim üyesi Prof. Dr. Sema Özer, tarafından yazıldı. Bütün samimiyeti ve içtenliğiyle yemek tariflerinin yanı sıra güzel günlerle dolu anıların olduğu kitap, kısa sürede okuyucu tarafından çok beğenildiği için İngilizceye çevirisi yapılıyor. 
Prof. Dr. Sema Özer, ‘Annemin Sofralarına Yolculuk’ isimli kitabı hakkında Med-Index’in sorularını yanıtladı.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Bursa’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Ankara’da tamamladım. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlık eğitimimi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Çocuk Kardiyoloji uzmanlık eğitimimi tamamladım. Halen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışıyorum. Can Özer ile evliyim. Kıvanç ve Çağlar’ın annesiyim. 

Kitabınızı yazmanızdaki etken nedir?

Annem yaşamımda çok önemli yapı taşı olmuştur. Çok uzun yıllardır yanımda olmasa da onun doğruları kararlarımda önceliğimi oluşturmuştur. Anneme, değer yargılarım, güzel anılarım ve güzel sofralarımız için teşekkür etmek ve annemin bana yaşattığı tüm güzellikleri okurlarımla paylaşmak istedim. Günlük koşuşturmada zaman ayırıp anlatamadığımız çocukluk anılarımızı, eski oyunlarımızı, aile özelliklerimizi anmak istedim. ‘Annemin Sofralarına Yolculuk’ kitabım Mayıs 2012 Anneler Günü’nde anneme armağan olarak okurla buluştu.

Devam kitabı yazmayı düşünüyor musunuz?

İkinci baskısı basılırsa çok mutlu olurum. Orada dostlarımın yorumları yer alabilir. Kitabımın İngilizce çevirisi yapılıyor. Yurt dışına taşıma düşüncem var. 

Kitapta vermek istediğiniz mesaj nedir?

‘Annemin Sofralarına Yolculuk’ kitabımda annemin ve dostlarımın sofralarından benim yapabildiğim yemek tanımları ve anılarım yer aldı. 68 kuşağı olan bizler, köy enstitülerinin Atatürkçü öğretmenleri ve anne babalarının değer yargıları ile büyüdük. Annelerimizin kapı sütçüleri, sucuları, postacıları, bakkalları, manavları, kasapları, fırıncıları, pazar hamalları, komşuları, akrabaları ve inanılmaz dostları vardı. Ayaklı dikiş makineleri, dikiş modelleri, ateş ütüleri vardı. Annelerimizin diktiği fırfırlı tafta elbiseler giydik, sobanın üzerinde ısıttıkları saç maşası ile yapıverdikleri lüleli saçlarımızla süslendik, fotoğraf çektirdik. Annelerimizin şefkati ile ders çalıştık, dertleştik, güç aldık. 
Çocukluğumuzda oynadığımız ve yaşamımızdan sessizce yok olan oyunlar, yağ satarımlar, kutu kutu penseler, beş taşlar, on taşlar, yakan toplar, dalyalar, istoplar, hulahoplar, söylediğimiz tekerlemeler, bilmeceler, defter kenar süsleri, şarkı defterleri, renklerine, öykülerine göre ayırdığımız, ipe dizdiğimiz düğmeler annelerimizle örtüşür hep. Annelerimizle paylaştığımız anılar, güzel sofralar içimizde giderek büyürler ve sonunda çocuklarımıza, torunlarımıza ulaşırlar.
Kitabımda, annemle yolculuğumu eşim, çocuklarım, dostlarım ve sizlerle paylaşmak istedim. Kitabımın vermek istediği mesaj çocukluğumun ve 68 kuşağının düşünce ortamına, yaşam değerlerine annemle birlikte kısa bir yolculuk yapmak ve bu yolculuğu paylaşmak olarak özetlenebilir.

Kitabınızda ne tür yemekler yer alıyor?

Kitabımda annemin yemekleri, tatlıları, kurabiyeleri, börekleri, çörekleri, geleneksel tatlar ve benim yapabildiklerim yer alıyor.

Kitabınızla ilgili nasıl tepkiler aldınız?

Ailem ve dostlarımdan övgüler aldım. Kitapçıda beni tanımadan kitabımı seçenlerin kitabın kapağı ile ilgilendiklerini öğrendim. Kitabın kapağında ve içinde yer alan fotoğraflar evimde annem için düzenlediğim köşede ve aile albümlerimizde yer alan fotoğraflardır. 
Kitabımın gelirini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne verdiğim için dostlarım birden fazla alıp dostlarına armağan olarak veriyorlar. Yemek davetine giderken pasta ya da börek çörek yerine kitabımı götürüyorlar.

Kitabınız yazar olarak size neler kazandırdı?

Annem için yazabilmekten ve annemin kitapçı raflarında yer almasından kıvanç duydum. Yaşamımda bende iz bırakan anılarımın çocuklarıma, dostlarıma ulaşmasından mutluluk duydum. Günü yaşarken görüverdiğimiz ve bizi çok uzaklara taşıyan, anlatmaya değmez ya da kimse dinlemez dediğimiz içimizde kalan küçük şeyleri paylaşabilmek güzel oldu. Ayaklı dikiş makineleri, düğmeler, üç tekerlekli bisikletler, dönme dolaplar, uçurtmalar, elma şekerleri, kağıt helvalar, duyuverdiğimiz bir şarkı, mandolin sesi, misketler, taş bebekler ve daha niceleri…. 

Mutlaka herkesin okuması gereken kitap, müzik ve film sizce hangisi? 

Çocukluğumda ilk okuduğum kitap Heidi’dir. Sonraları çocuklarım büyürken izlediğim Heidi çizgi filmi çok hoşuma giderdi. Viyana’ya gidişimde dağların eteklerindeki küçük sevimli evlerden Heidi ve dedesi çıkıverecek gibi gelmişti. Sonraları “Tom Sawyer”, “Bülbülü Öldürmek”, “Küçük Prens”.…
Cumhuriyetin ilk yıllarında toplumu aydınlatmak için Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in çabaları ile batı klasikleri Türkçeye çevrilmişti. Babamın kütüphanesinde hemen tüm MEB kitapları vardı. Gençlik yıllarımda çoğunu okudum. Yaşar Nabi Nayır’ın kurduğu Varlık Yayınları bugün de değerli kitaplar yayımlıyor.
Gençlik yıllarımda Fransız emprestyonistlerinin ve klasik batı müziği bestecilerinin yaşam öykülerini okumuştum. Tabloları görebilmem ve besteleri anlayabilmemde yararlı olmuştu bana. Nadir Nadi’nin “Dostum Mozart”, Fazıl Say’ın “Yalnızlık Kederi” etkilendiğim kitaplar arasındadır. 
Zeynep Oral’ın “O Güzel İnsanlar” kitabını okuyorum şimdi. 
“Etkili Ailelerin 7 Alışkanlığı” (Stephen R. Covey), “Anneler ve Kızları / Oğulları İçin Bir Fincan Huzur” (Colleen Sell) gibi kitapları da seviyorum.
Nazım Hikmet, Ceyhun Atuf Kansu ve Can Yücel sevdiğim ozanlardır.
Joan Baez, Edith Piaff, Jacques Brel, Sarah Brightman, Johnny Cash, Sertap Erener, Nilüfer, Ruhi Su, Edip Akbayram, Fatih Erkoç, Zülfü Livaneli, Erol Evgin sevdiğim sanatçılardır.
“Neşeli Günler” filmi, şarkılarını çocuklarımla birlikte söylediğimiz en sevdiğim müzikal filmdi.
Catherine Deneuve, Meryl Streep, Alain Delon, Dustin Hoffman, Tom Cruise, Gerard Depardieu, Tom Hanks sevdğim yabancı sinema oyuncularıdır.
Çağan Irmak sevdiğim Türk sinema yapımcılardan.
 

Yemek kitabınızdan bir tarif verebilir misiniz?

BURSA KEBABI
1 kg kuşbaşı et
1 soğan
5 baş sarımsak
Tuz
Karabiber
Yenibahar
İnce pide
Düdüklü tencerenin altına soyulmuş tüm halde soğan, üzerine az tuz, karabiber ve yenibaharla harmanlanmış etler ve sapları,iplikleri alınmış kabuklu sarımsak başları yerleştirilir.
Tencerenin üzerine çıkacak kadar soğuk su eklenir ve etler ezilmeden 25-30 dakika pişirilir.
Ateşten inince tüm haldeki soğan çıkarılıp atılır.
Kebap düdüklü tencereden bakır tencereye boşaltılır.Suyu azsa ya da etler pişmemişse kaynar su, tuz,karabiber ve yenibahar ilavesi ile kaynatılır.
Üzerine pembeleştirilmiş tereyağ gezdirilir. 
Küçük kareler şeklinde doğranmış ince pideler konukların çukur tabaklarına yerleştirilir. Üzerlerine sulu Bursa kebabı servisi yapılır.
İstenirse ve tek öğünde tüketilebilecekse; ortaya büyükçe çukur bir servis tabağının altına pideler, üstüne etler yerleştirilebilir. 
Annem düdüklü tencere kullanmazdı. Etleri bakır tencerede,kısık ateşte pişirir,suyunu çektikçe kaynar su eklerdi.Soğuk su eklenirse et sertleşir derdi.
Annemin iftar sofralarında Bursa kebabının özel bir yeri vardı.Kebap,lenger denilen büyük yassı kalaylı bakır tepside ufak kareler şeklinde doğranmış ramazan pidesinin üzerinde gelirdi sofraya.Pide çarşı fırınında evden ek yumurta,susam ve çörekotu götürülerek yaptırılırdı.Annem oruçlu haliyle pide yaptırma işini üstlenir,sıcak pideleri yanında götürdüğü sofra bezine sarıp kollarında eve taşırdı. 
İftar sofralarımızda önce annemin yaptığı vişne,çilek,portakal,şeftali,kızılcık,mürdüm eriği reçelleri ve çarşıdan aldığımız gül reçeli,bal,beyaz peynir,kaşar peyniri,siyah zeytin,tereyağı,hurma küçük iftarlık cam kaplara yerleştirilir ve tepsi içinde sofraya getirilirdi.Sofrada ayrıca pişirilmiş sucuk,pastaneden alınmış susamlı ve çörekotlu simit,sıcak pide ve çay yer alırdı.Annemin iftartü ile biten ramazan duası ve televizyonda okunan Türkçe duanın ardından oruç açılırdı.Çaydan sonra üzerine tereyağ gezdirilmiş terbiyeli küçük köfteli çorba,Bursa kebabı,etli yaprak dolma,zeytinyağlı enginar veya yoğurtlu patlıcan ve kabak kızartması ardından şekerpare sunulurdu.Konuklarımız geldiğinde evimizin iftar menüsü hemen hep böyleydi.
Annem ve babam yaşamlarının sonuna kadar hiç aksatmadan oruçlarını tutmuşlardı. Sahurda uyandıklarında o saatte yayınlanan Karagöz- Hacivat radyo programını izlemek istediğim için beni de uyandırırlardı. Karagöze çok güler ve mutlu olurdum.

Sağlıklı beslenmek için tavsiyeleriniz neler?

Doğal gıdalarla ve sebze meyve ağırlıklı dengeli beslenme öncelikli olmalı, topluma sofradan aşırı doymadan kalkma alışkanlığı verilmelidir.

Kitabınızda diyet yemekler var mı?

Ailemde yöresel alışkanlığımızla zeytinyağı öncelikliydi. Annem yemeklerinde zeytinyağ ve az miktarda tereyağ kullanırdı. Kitabımda annemin yemekleri ve benim yapabildiğim yemekler yer aldı.

Sağlık haberciliği üzerine düşüncelerinizi öğrenebilir miyim? Sağlık haberlerinde nelere dikkat ediyorsunuz?

Sağlık haberciliği bilimsel olmalı ve toplumu olumlu yönlendirmelidir. Erişkin ve çocuklarda sağlıklı beslenme ve sporun önemi vurgulanmalıdır. Çocukluk yaş grubuna sağlıklı beslenme alışkanlığı öğretilmelidir.
Doğru, etik ve tarafsız haberciliğin adresi Med-Index : www.med-index.com Mutlaka ziyaret edin!