AÇIK AÇILI GLOKOMDA RİSK FAKTÖRLERİ NELER?

Açık açılı glokom hakkında bilgi veren Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Oya Kurnaz Tekeli, bu hastalığın birden fazla nedenden ileri geldiğini, genetik ve çevresel faktörlerden etkilendiğini dile getirdi.

Açık açılı glokomun körlüğün önemli nedenlerinden biri olduğunu belirten Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Oya Kurnaz Tekeli, görme kaybının optik sinir hasarı sonucu meydana geldiğini kaydetti. Doç. Dr. Tekeli, bu tip vakaların genellikle sinsi seyirli olup, ilerleyici bir durum sergilediğini vurguladı. Hastalığın etiyo-patogenezinin tam olarak bilinmediğine dikkat çeken Doç. Dr. Tekeli, “Birden fazla nedenden ileri gelen bir hastalık olup, genetik ve çevresel faktörden etkileniyor. Glokomu kontrol etmek için en iyi yol erken tanı ve erken tedavi. Bu nedenle risk faktörlerinin bilinmesi önemli. Artmış göziçi basıncı (GİB) bilinen en iyi risk faktörü olmasına rağmen, normal GİB varlığında da glokomatöz optik sinir hasarı gelişebilmesi diğer bazı faktörlerin de önemini ortaya koyuyor” dedi.

“60 Yaş Üzerinde Glokom Olasılığı Artıyor “
Glokom çocuk ve gençlerde de görülmesine rağmen, gelişiminde yaşın önemli faktörlerden biri olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Tekeli, 60 yaş üzerinde glokom olasılığının arttığını ancak, siyah ırk için ise bunun 40 yaş olduğunu dile getirdi. Yaşlanmanın etkisi ile trabeküler ağda kanallarda daralma ve büzülme oluşarak dışa akımın azalabildiğini ifade eden Doç. Dr. Tekeli, “Göziçi basıncı normalden yüksek olan hastalarda glokom gelişme riskinin arttığını belirtti. GİB’ı 21-25mmHg arasında olanlarda 5 yılda glokomatöz hasar gelişme insidansı yüzde 2.6-3, 26-30mmHg arasında yüzde 12-26, 30mmHg’dan yüksek olanlar için ise yüzde 42 olarak ifade ediliyor” diye konuştu.

“Glokomlu Akrabası olan Kişilerde Glokom Ortaya Çıkma Riski Daha Fazla”
Glokom prevalansında etnik farklılıkların olması ve aile hikayesinin, hastalığın kalıtsal olduğunu desteklediğini dile getiren Doç. Dr. Tekeli şu bilgileri verdi: “Glokomluların küçük bir kısmı Mendelian kalıtım göstermekle beraber, bu hastaların akrabaları genel popülasyona göre artmış risk altında bulunuyor. Baltimore Göz çalışmasında glokomlu kardeşi olan kişilerde glokom riski 3.7 kat daha fazla saptanmışken, Rotterdam göz çalışmasında glokomlu akrabaları olanlar için bu risk 9.2 kat daha fazla saptanmıştır. Glokom siyahlarda beyazlara göre 3-4 kat daha fazla görülmekte ve bu grupta hastalık daha sık körlükle sonuçlanmaktadır.”
“İnce Santral Kornea Kalınlığı ve Miyopi Varlığında Glokom Gelişme Riski Yükseliyor”
Oküler hipertansiyon çalışma grubu glokom gelişimi için santral kornea kalınlığının (SKK) kuvvetli bir faktör olduğunu bildiren Doç. Dr. Tekeli, “Bu çalışmada SKK’ı 555mikrondan ince olanlarda, SKK 558 mikrondan daha kalın olanlara göre glokom geliştirme riski 3 kat daha fazla bulundu. Miyoplarda glokom riski 2-3 kat daha fazla. Bu birliktelik düşük miyoplar için daha az iken orta ve yüksek derecedeki miyoplar için daha fazla” dedi.

Glokom ile Diabetes Mellitus
Çoğu çalışmada glokom ile diabetes mellitus (DM) arasında zayıf bir birliktelik gösterildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Tekeli, DM’un anlamlı bir risk faktörü olup olmadığı tartışmalı bir konu olmasına rağmen, bu hastaların belirli aralarla GİB kontrolünün yapılmasında fayda olduğunu söyledi.

Düşük Diastolik Perfüzyon Basıncı Glokomatöz Hasar
Düşük diastolik perfüzyon basıncının glokomatöz hasar gelişmesinde önemli bir faktör olduğunu kaydeden Doç. Dr. Tekeli şunları söyledi: “Genellikle vasküler faktörler (sistemik hipertansiyon, ateroskleroz, vazospazm) normal basınçlı glokomun gelişiminde rol oynar. Hipertansiyonda artmış periferal vasküler direnç glokomatöz hasarda rol oynayabilir. Optik sinir başı kan akımı açısından sistemik tansiyonun dengede tutulması önemlidir.”

Kortikosteroide Bağlı Glokom
Kortikosteroidler GİB’da artışa ve aközün dışa akım kolaylığında azalmaya yol açabildiğini ifade eden Doç. Dr. Tekeli, “Kortikosteroide bağlı glokom, herhangi bir yaş grubu ve cinste göz veya sistemik hastalık için kullanılan steroid tedavisinden sonra oluşabilir. Normal popülasyonun yaklaşık 1/3’’ü topikal kortikosteroid kullanımından sonra GİB’da orta derecede bir artış yaşar GİB yükselmesi steroid tipi, gücü, dozu, süresi ve veriliş yolu (örneğin:topikal , perioküler, intraoküler ve sistemik ) ile ilişkilidir. Steroid alan tüm hastalar kortikosteroide bağlı glokom gelişimi için bir potansiyele sahip olmalarına rağmen, bazı kişiler yüksek risk altındadır. Risk faktörleri; primer açık açılı glokom (PAAG), ailede PAAG hikayesi, yüksek miyopi, DM, yaş, bağ dokusu hastalığı, travmatik açı çekilmesi glokomu, Cushing sendromudur. GİB’daki yüselme steroidlerin verilmesinden sonra birkaç saat gibi kısa bir sürede veya aylardan yıllara gibi uzun bir sürede oluşabilir” dedi.

“Önemli Bir Risk Faktörü Psödoeksfolyasyon”
Psödoeksfolyasyon (PEX), sistemik dokular ve gözde hücre dışı fibriler materyal birikimi ile karakterize bir tablo olduğunu dile getiren Doç. Dr. Tekeli, “Genellikle yaşlı insanlarda lens üzerinde, pupil kenarında veya gözün diğer ön segment yapılarında beyaz, kepek benzeri bir oluşum ile kendini gösterir. Vücutta pek çok organda eksfolyatif materyal biriktiği saptanmıştır . Sistemik birikimin klinik önemi bilinmemesine rağmen, gözdeki birikimler GİB artışına yol açabilir. Bu bireylerde PEX olmayanlara göre glokom gelişme olasılığı 6 kat fazladır. Göz muayenesi olmaksızın bu birikimlerin hasta tarafından bilinmesi mümkün değildir” diye konuştu.
Doç. Dr. Tekeli, risk altındaki hastaların belirli aralarla muayene olmaları gerektiğini kaydederek, hastalığın zamanında tanı ve tedavisi ile ilerlemesinin engellenebildiğine dikkat çekti.