Tüm dünyada birçok alanda örnek alınan ABD, sağlık alanında ise eleştiriliyor. Bu eleştirilerin gerçekliği üzerine bilgi veren Cleveland Clinic Genel Cerrahi Klinik Şefi Prof. Dr. Feza Remzi, uygulamalardaki eksik ve yanlışları anlattı. Türkiye’de sağlık alanında yapılan yenilikleri olumlu bulduğunu belirten Prof. Dr. Remzi, Cleveland Clinic’ten örnekler vererek yorumlarını anlattı.
Esra Öz: Hastanenizin çalışma sistemini anlatır mısınız?
Prof. Dr. Feza Remzi: Cleveland Clinic, ABD’de başarılı hastaneler içerisinde yer alıyor. Bu durum ABD’de Başkan Barak Obama’nın büyük ilgisini çekti ve hastanemizi, son 2 yılda 2-3 kez ziyaret etti. Hastanemize gelen hastanın tedavisi hem tedavisi kaliteli yapılıyor hem de sisteme olan mali yükü diğer yerlere göre daha az oluyor.
“Kişisel Başarı Maç Kazandırır, Ama Takım Birliği Ve Üniter Yaklaşım Şampiyonluk Kazandırır”
Hastanemizin bu derece takdir görmesindeki nedenlerin başında, kişisel başarıdan daha fazla kurumsallaşmanın önemi geliyor. Bu başarı, hem kendimize hem sonraki kuşaklara hem de ülkemize hayırlı olacak. Michael Jordan’ın dediği gibi “Kişisel başarı maç kazandırır, ama takım birliği ve üniter yaklaşım şampiyonluk kazandırır”. Ben demek yerine, kurumsal olarak beraber ne yapılacağı sorgulanmalıdır. Bunun en güzel örneğini Cleveland Clinic Hastanesi olarak bunu gösteriyoruz. Herkes full-time çalışıyor, performansınıza göre maaşınız alıyoruz. Herkesin aynı seviyede parayı alması gibi bir durum söz konusu değil
Performans Kriterleri
Sadece olay performans ya da ne kadar hasta gördüm olayı değil. Hasta görmede ne kadar kaliteli muayene ettiğin de önem arz ediyor. Hekimin, hastaya bakmasının yanında sonuçların ne olduğu da, bu değerlendirmeler içerisinde yer alıyor. Bunun yanı sıra, akademik olarak ne kadar proaktivitsiniz, asistan ve tıp fakültesi talebelerinin eğitimine ne kadar katıldığız da değerlendirme içerisinde yer alıyor.
“Lokal Çalıştığınız Mahalleye Ne Tür Katkılarda Bulunuyorsunuz”
Yıllık sistemimizde “APR” denilen performans değerlendirme işleminde 5 kategoriden Bölüm Başkanı değerlendirme yapıyor. Bunlar; kalite, performans, eğitim, araştırma ve innovasyon. Ayrıca kendinizi geliştirmek için ne tür kongrelere katıldınız? Bunların dışında lokal çalıştığınız mahalleye ne tür katkılarda bulunuyorsunuz? Yani olay sadece sayı olarak hasta bakılmasına bağlı değil.
“Doktorun Egosu Olmadan Kurumsal Başarı Önde Tutuluyor”
Yıllık sonuçlara göre hekimlerde maaş artışı oluyor veya olmuyor, nadir olarak da uyarı veriliyor. Bu son derece katı ancak, son derece yararlı bir sistemdir. Doktorun egosu olmadan kurumsal başarı önde tutuluyor. Böylece, kurumsal olarak diğer kurumlarla ilişkiler daha rahat olabiliyor.
“Başka Yerde Maliyeti 10 Bin Olan Operasyon Bizde Bin Dolara Yapılabiliyor”
Eskiden ABD’de bir hekim hastalarını hastaneye getirebilmesi için, her dediği kabul ediliyordu. İstediği ürünün fiyatına bakılmaksızın kabul ediliyordu. Bu durum hastaya olan maliyeti artırıyordu. Fakat bizim sistemimizde, hep beraber bir araya gelelim karar verelim ve ürün fiyatında pazarlık yapalım, sürümden kazanalım kararı aldık. Başka yerde maliyeti 10 bin olan operasyon bizde bin dolara yapılabiliyor. Hem kalitesi iyi oluyor hem de sistem kazanıyor. Sistemi çalıştırabilmek için hastane para kazanıyor. Sosyalleştirilmiş sağlık sistemi son derece önemli. Sağlık hizmetlerine herkesin, ulaşabilmesi gerekiyor. Hizmet sadece sosyalleştirmek olarak yapılırsa ve buradan o çarkı döndürebilecek fiskal çözümü çıkartabilirsek, çok ciddi şekilde yanılırız. Yanıldığımız gibi vatandaşlarımız da zarar görür.
ABD’de sistem değişirken zorlama veya dayatma ile yapılmadı. Sistem yavaş yavaş değiştirilerek, doktorları o bünye altında toplama yoluna doğru yöneltildi. İnanıyorum ki ülkemizde de sağlık politikası ile ilgili yapılması gerekenler var. Bu değişiklikler taraflarla bir araya gelerek, karşılıklı anlaşma ile yapılmalı.
Türkiye’de alımlar hastane müdürleri ve başhekim tarafından yapılıyor. Hekim seçimine bazı hastanelerde izin verirken, bazı hastanelerde doktor tercihini ekarte etti. Ürünlerin ödemelerinde yaşanan güçlüklerden dolayı farklı yollar izleniyor. Sizin hastanenizde alımlar nasıl yapılıyor?
Kombinasyon şeklinde oluyor. Hastanenin işletmecilerinin yanında, kurumlarla çıkar ilişkisi olmayan doktorlar bir araya gelip, karar verdiği bir komite var. Bu komite herkesin görüşünü alıyor. Görüşlerden yararlanarak, firmalardan fiyat isteniyor ve pazarlık yapılabiliyor.
Hekimlerin başında kim var? Başhekim mi, işletme mezunu yönetici mi?
Bizim hastanemizde en büyük patron her zaman doktor olmak zorunda. Ceo denilen yönetim kurulu başkanı bunu rektör olarak düşünebilirsiniz, onun alt kademesinde de başhekim oluyor.
Kamu Hastane Birlikleri ile yeni yönetim şekline geçilmesi planlanıyor. Buna göre hastanelerin idaresinde birçok alandan seçilen yöneticiler söz sahibi olacak. Bu uygulamaya nasıl bakıyorsunuz?
Bizim hastanemizde önemli başarılarından birisi, doktor liderliğinden vazgeçilmemesidir. Son sözü söyleyecek kişi her zaman doktor olmuştur. İşletmeci arkadaşlarımız ile birlikte çalışılma çok önemli tabii. Doktor olmasının gerekliliğini egosentrik açıdan da söylemiyorum. Fakat o konuma gelmiş bir kişinin, asistanlığı sırasında gece saat 2’de olacak olayın ne olduğunu bilmesi lazım. Saat 5:30’dan sonra hangi ameliyatın, neden, ne şekilde yapıldığını yaşaması lazım. Hastanın ne zaman, ne şekilde sorununun olduğunu asistanlığından ve kariyerinde yaşaması gerekli ki, bunları değiştirebilecek tecrübeye sahibi olabilsin. Yani çekirdekten yetişmiş bir doktor olması en doğru olan tercih. Hastane yönetiminde işletme kadrosundakilerin yardımı son derce gerekli. Bizim sistemimizde, buna mütevelli heyeti deniliyor.
ABD’de sağlık sisteminin çöktüğüne dair görüşler var. Bir kişi sokakta düşüp kalsa ambulans gelip almaz. Hastaneye gitse özel sigortası yoksa hiç kimse bakmaz gibi görüşler dile getiriliyor. Bu konuda siz neler söyleyeceksiniz?
Bu söylenen olaylar yanlış yansıtılıyor. Trafik kazası olduğunda, bir kişi yaralandığında her hangi bir şekilde alınmaması ve hastaneye götürülmemesi gibi bir durum olamaz. Hükümetin bir sağlık sistemi var.
ABD’nin nüfusunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Kompleks ve karışık bir sistemi var. Acil hastaya, travma hastanelerinde bakılıyor. Parasız ve sigortasız hastayı devlet karşılıyor. Medicare denilen olay, hastanın bakılmama durumu söz konusu olmaz.
İşsizlik Sigortası
Sorun şu, bir kişi çalışıyor ve belli bir maaşı var. Sağlık sigortası için gerekli parası yok, bu kişiler sağlık sigortasız duruma geliyor. O zaman devletin bakması gereken kategoriye girmiyor. Halk bu defa hastalandığında borca giriyor. Bu grup çok büyük sorun teşkil ediyor. Hasta olunca borcu oluyor ve işi bırakınca da işsizlik sigortasından faydalanabiliyor. Başkanın getireceği yeni sistemde ise çalışma teşvik edilecek.
“Hasta Aynı Güne Randevu Alabiliyor”
Özel sigortacılıkta kronik veya genetik rahatsızlıklarda sigorta yapmıyorlar. Bu da çok yanlış bir tutum, bu defa kişi çalışmadan işsizlik sigortasından faydalanıyor. Hastanede belli kriterlere girmiyorsa, devletin imkan verdiği hastaneye yönlendiriliyor.
Hastanelerimizin en önemli yanlarından biri, kaliteli hizmet veriliyor. Hasta, bir doktoru aradığınızda 2-3 ay beklemiyor. Bir hastaya istediği gün randevu verilmek zorundadır. Bu durum, başka sistemle ayarlanamaz. Bunun içinde özel sağlık sisteminden de çıkamayız.
Sağlık turizmi ile ilgili Türkiye’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sağlık turizminin potansiyeli çok yüksek ve bundan ülkemiz de payını almalı. Dinamik yapısı olarak büyük bir potansiyelimiz var. Farklılıklarımızı bir kenara koyup, ortak yön bulup bundan yaralanılmalı. Sağlık turizminde ibre artık doğuay doğru yöneliyor, coğrafi konumdan faydalanma potansiyeline sahibiz. Ülkemizde insanlara yaklaşım, misafirperverlik hiçbir yerde yok. Ülkelerin iyi ve kötü yanları var ancak bizim ülkemizin de çok fazla sayıda iyi yönleri var.