ŞİDDETSİZ İLETİŞİMİN 5 YOLU

Yazıyı okumaya başlamadan önce şu müziğin eşlik etmesi için linki tıklayabilirsiniz. 

Yeni bir kasabaya gelen genç bir kadın ve kızı çikolata dükkanı açarlar. Kasaba halkı, çikolatayı daha önce bilmediği için temkinli ve tepkili yaklaşır. Zamanla kasaba halkının bir kısmı, eğlencenin, neşenin, umudun ve çikolatanın olduğu yeni bir hayat ile tanışır. Bu yenilikten memnun olmayanların tepkisi ise, bir süre sonra sözlü ve sözsüz iletişim şiddetine dönüşür. Nefis çikolataların kokusu ve mutluluk veren lezzeti ile kadın, kasabalılara sevgiyle yaklaşarak iletişim engelini aşar. Sonunda çikolatanın kokusu tüm kasabayı sarar. Çikolata filminde izlediğimiz şiddet örneklerine benzer sorunlarla, günlük hayatımızda da karşılaşabiliyoruz.


“Şiddetle hedefine ulaşılan zafer anlık olduğu için yenilgiye eşittir.”
M Gandhi

Şiddet gün geçtikçe hayatımızın merkezine yerleşiyor. Medyada şiddet ile ilgili haberlerin sayısı artıyor. Hatta şiddetin dozu da yükselirken, dehşet içerisinde haberleri izliyoruz.
İnsanlar öfkeli şekilde hareket ediyor.  Şiddete meyil etmeden, sesler yükselmeden, kaşlar çatılmadan ve yumruklar sıkılmadan önce durup, sakin ve derin bir nefes almanın önemini hatırlamak gerekiyor.

Şiddetsiz iletişim denildiğinde akla gelen ilk isim Psikolog Marshall B. Rosenberg, “Ortayı bulma peşinde değiliz. Anlaşmazlığı herkesin tam anlamıyla tatmin olacağı biçimde çözme arayışındayız.” diyor.

Şiddetsiz iletişim için 4 temel davranış öneriyor:  Gözlem, duygu, ihtiyaç, istek.

Gözlem
Sevgilinize mesaj attınız. Gördüğü halde yanıt vermedi. Hemen ters bir tepki göstermeyin. Çok zor bir durum olduğunu biliyorum. Marshall B. Rosenberg, bu tip durumlarda “yalancı gözlemler” yaşanabildiğini söylüyor.  Sevgilinizin mesajınıza yanıt vermemesi, size saygı duymadığı düşüncesine kapılmanıza neden olabiliyor.

“Yanıt vermemesi neden beni bu kadar rahatsız ediyor?” sorusunu kendinize sorup, sakin ve açık bir şekilde sevgilinizle konuşmalısınız. Karşınızdakini suçlamadan ya da rencide etmeden, iletişime geçmelisiniz.

Yargılamadan gözlem yaptığınızda, etkiye tepkiniz farklılık gösterir.  Tepkiniz, iç sesinizde şu sinyalleri içermemeli:

•             “Haddini bildirmem lazım.”
•             “Beni dışladı.”
•             “Eyvah çok yetersizim!”
Duygular
Öncelikle kendinizi tanıyın. Mesaja yanıt gelmediğinde öfkelendiğinizde “Kendimle ilgili neyi geliştirmek istiyorum?” sorusunu sorun. Thomas d’Ansembourg’un dediği gibi, “Kendinin farkında olmak, karşındakini tanımanın ilk adımıdır.”

Duygularınızı dile getirin, “Mesajlarıma yanıt vermediğinde üzülüyorum.” alacağınız yanıt belki de, “Telefon etmeye bile zaman bulamıyorum.” olabilir.

İhtiyaçlarınız karşılanırsa mutlu olurken, karşılanmazsa alttan alta öfke oluşuyor.  Şunlara karşı dikkat edin:

•             Yarış, rekabet
•             Doğru/yanlış
•             Ceza/ödül
•             Yetersizlik düşüncesi
•             Kültürel koşullanmalar
•             Çatışma
•             Dahil olamamanız
•             Ötekileştirme
•             Bencillik
İhtiyaçlar
İsteklerinizi ve beklentilerinizi ortaya koyun. Böylece karşınızdakinin ihtiyaçlarını da görmeye başlarsınız. Korkularınızın ve gerçek ihtiyaçlarınızın ayrımını belirleyin. İhtiyaçlarınızın farkına vardığınızda, duygularınızı yönetmeniz kolaylaşacaktır. 

İstek
İsteklerinizin olması için ne yapmanız gerektiğini düşünün.  Karşınızdakinden olumlu cümleler kurarak, somut şeyler isteyin. Sorunu birlikte çözmek için neler yapabileceğinizi ele alın.  Buna göre bir dil geliştirin.

Bu dört aşama sırasında dinleme etkisini karşınızdakini düşman olarak değil, dost olarak görmeniz gerektiğini ve “biz”  düşüncesini unutmayın. Ayrıca şu cümle kalıplarından uzak durun:

  • ·         Galiba kendimi iyi ifade edemedim.
  • ·         İzin verin tekrar açıklayayım.
  • ·         Ne demek istediğinizi çok iyi anlıyorum.
  • ·         Benim söylediklerimden ne anladığını dile getirmen çok hoş bir davranış.


Davranışlarınızı Etkisi Altına Alan Medyayı Unutmayın
Hep unutulan medya etkisini de ekliyorum. Medya sizin şiddet konusunda tepkilerinizi şekillendirir. Nasıl mı?

Filmler ve dizilerde izlediğiniz rol modelleri örnek alarak tepkileriniz değişebilir. Reklamlarda gördüğünüz, haberlerde özellikle vurgulananlar bakış açınızı etkiler. Haberleri izledikten sonra , “Of içim şişti resmen” dediğiniz oldu mu? İşte şiddet haberlerini sürekli izlerseniz, sizin için normalleşir ve bu da olaylara karşı sevgi dolu ve empati kurarak değil de, öfke ve nefret dolu tepkiler vermenize neden olabilir. Hatta entrika eken medya, felaket haberleri biçecektir.

“Haklı çıkmak mı yoksa hayatı daha güzel kılmak mı? Hangi oyunu oynamayı tercih edersiniz?” diyen Marshall B. Rosenberg gibi,  önemli olan hayatı daha yaşanabilir ve güzel kılmak. Medyanın etkisi, dört etkinin yönlendirilmesinde ve şekillenmesinde çok büyük role sahip. Bu nedenle medya okuryazarlığı bilinci oluştukça, daha mutlu ve huzurlu bir topluma dönüşeceğiz.