33 yıldır örgütlü hizmet verdiklerini ve meslek yasasını çıkartmak amacıyla derneğin kurulduğunu söyleyen Türk Psikologlar Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Gonca Soygüt, “Mesleğimizi temsil etme, haklarımızı savunma ve kamuyu koruma konusunda yetkilerimiz sınırlı. Ciddi belirsizlikler var. Meslek yasası, mesleği yapan bireylerin özlük haklarını, rol tanımlarını belirliyor. Dolayısıyla o meslek alanına gelen sınırlar belirlenmiş oluyor. Ülkemizde sağlık meslek grubuna giren diyet uzmanları, fizyoterapistler ve yardımcı sağlık meslek grupları olarak tanımlananların yasal tanımı bulunmuyor. Resmi bir kurumda çalışan psikologlar iç yönetmeliklerle göre tanımlanıyor. Psikoloji alanında eğitimi olmayanların bu alanda yer açmalarına imkan tanıyor. Hangi eğitimlerin alınması gerektiği yasal tanımlamalar ile güvence altına alınmalı. Psikoloji ülkemizde sadece sağlıkla ilgili bir alan olarak düşünülüyor oysa psikoloji çok kapsamlı bir bilim dalıdırPsikoloji denince akla sadece klinik alandaki çalışmalar, ruh sağlığı hizmetleri geliyor ama psikolojinin, örgüt psikolojisinden, bilişsel psikolojiye, gelişim psikolojisine, sosyal psikolojiye çok geniş bir yelpazesi var. Uzmanlıkların bu anlamda tanımlanması ve sunulan hizmetin ehil kişiler tarafından yürütülüp yürütülmediğine dikkat edilmesi gerekiyor. Belirsizlikler nedeniyle şu anda topluma sunulan psikolojik hizmetlerin kalitesini denetleyemiyoruz.” şeklinde konuştu.
“Bilim Dalları Arasında Hiyerarşik Bir Düzenleme Olamaz”
1928 yılında çıkarılan “Tebabet ve Şuabatı San’atlarının Tarz’ı İcrasına Dair Kanun”a göre işlemlerin yürütüldüğüne değinen Prof. Dr. Soygüt, psikolojinin dünyada da yeni geliştiği bir dönemde oluşturulmuş kanuni düzenlemelerin hala geçerliğinin korumasının, tıp dışında kalan diğer sağlık alanlarının bilim ve uygulama alanında geldikleri aşamaları ve kamunun gereksinimlerini kapsamayan, kadük sayılabilecek yönleri olduğuna dikkat çekti. Psikolog olmayanların, kişisel gelişim merkezi adı altında yer açabildiklerini belirten Prof. Dr. Soygüt, bu durumun tespit edilmesi durumunda hiçbir ceza uygulanmadığını kaydetti. Diğer taraftan uluslararası ölçütlere göre Klinik Psikoloji Yüksek Lisans ve Doktora programlarının “Uygulamalı Psikoloji” adı atlında açılabildiği ve diplomadaki uzanmalık ve doktora derecesinin bu ad altında verildiğini belirten Prof. Dr. Soygüt, benzer biçimde, doçentlik unvanı açısından da, uluslararası örneklerde “Klinik Psikoloji Doçentlik Unvanı” karşılığında, ülkemizde “Uygulamalı Psikoloji Unvanı” kullanılabildiğini ekledi. Prof.Dr.Soygüt, konuya ilişkin defalarca YÖK’e TPD ve Psikoloji Bölümleri Konseyi adına başvurduklarını belirterek YÖK-Üniversiteler Arası Kurulda “Klinik tıp alanı ile ilişkili bir terim olup ancak Tıp doktorları tarafından kullanılabilir” anlayışının; başka bir deyişle 1928’in izlerinin hüküm sürdüğünü belirtti. YÖK tarafından Doçentlik Unvanı alanları açısından, Uygulamalı psikoloji alanın ısrarla korunmasının; Psikoloji alanı dışındaki kişilerin Uygulamalı Psikoloji Doçentlik unvanı için başvurularının önünü açtığını ekledi. Ayrıca, psikolojinin tüm alt dallarının uygulamalı alanları vardır; uygulamalı psikoloji oldukça genel ve belirsiz bir tanımlama olarak hele de yasal düzenlemelerin olmadığı durumlarda daha da fazla belirsizliği ve istismarı davet etmektedir diye belirtti.
Prof.Dr.Soygüt sözlerine şöyle devam etti: “gerekli yasal düzenlemeler olmadığı için, Türkiye’de, psikologların çalışmaları ve etkinliklerinin tıbbi model içinde ve “yardımcı sağlık personeli” olarak tanımlanması, mesleğimiz ile ilgili evrensel tanımlamalar açısından, kabul edilemez bir anlayıştır. Psikolojinin gelişmiş olduğu pek çok ülkede, psikologlar mesleklerini hiyerarşik bir işleyişten bağımsız olarak icra edebilmekte, dolayısıyla disiplinler arası çalışmalarda doğru ve işlevsel bir şekilde yer alabilmektedirler”.
“Kendinizi, Beyin Cerrahı Olmayan Birine Teslim Eder Misiniz?”
20 yıl boyunca 6 psikoloji bölümü varken, son 10 yılda 41 psikoloji bölümünün açıldığını kaydeden Prof. Dr. Soygüt, yeni açılan bazı bölümlerde psikoloji alanını temsil eden tek bir öğretim üyesinin bile olmadığını ya da TPD Akreditasyon ölçütlerinin çok altında kaldığını dile getirdi.
Psikoterapinin, uluslar arası ölçütlere göre ehil olan kişilerce yürütülebilecek bir tedavi yöntemi olduğunu belirten, Prof. Dr. Soygüt şöyle söyledi: “Kendinizi ya da bir yakınınızı, beyin cerrahı olmayan birine teslim eder misiniz? Bunu psikoterapi konusunda ehil olmayan birine, terapiye gitmeye benzetebiliriz. Bu açıdan Meslek yasasının engellenmiş olmasının en vahim sonuçlarından biri meslek odasının olamayışı; yani, kimlerin psikolojik yardım verebileceği konusundaki standartları da belirsiz bırakmıştır. Bu belirsizlik alanında bir bölümü psikoloji eğitimi bile görmemiş birçok kişi denetimsiz çalışmalar yapabilmektedir. Yasa ile denetim olanağı tanınmadığı için ortaya çıkabilecek “yanlış” uygulamaların açıklamasını akademisyeniyle ve uygulamacıları ile psikoloji camiası değil, yasayı yıllardır engelleyenlerin yapması gerekecektir.
“Avrupa’daki Psikologların Sahip Olduğu Hakları İstiyoruz”
Sağlık meslek grupları belli bir çerçeve yasa içerisinde gruplandırıldığını Avrupa Birliği (AB) uyum süreciyle değişiklikler olduğunu ileten Prof. Dr. Soygüt, fakat uyum çalışmalarının durmasıyla bunun da durduğunu söyledi. Prof. Dr. Soygüt, “Avrupa’daki meslektaşlarımızın haklarına sahip olmak istiyoruz. Uzman klinik psikolog olmanın tanımı, bir Avrupa psikoloji sertifikası denilen 4 yıl lisans programı üzerine 2 yıl psikolojinin bir alanında uzmanlık almak ve 1 yıl tam süreli denetim altında tam zamanlı staj uygulanmalıdır. Bu özelliklere sahip olanlar yurt dışında özel yer açabiliyorlar. Psikoterapi her klinikte yapılabilecek bir tedavi değil ama şu anda her yerde yapılabiliyor. Uluslararası Psikoloji Birliği ve Avrupa Psikoloji Birliği derneklerinde Uluslararası psikoloji birliklerinin aktif üyesiyiz. Türk Psikologlar Derneği, üyesi olduğu Avrupa Psikologlar Dernekleri Federasyonu (EFPA) tarafından onaylanarak, EFPA-Psikoterapi Uzmanlığı Tanınma Belgesi verme yetkisine sahip olmuştur. 4-8 Temmuz 2011 yılında Avrupa Psikologlar Kongresi, TPD ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştirilecek. Uluslar arası platformlarda ve EFPA nezdinde tanınan ve kabul gören bir meslek örgütü olarak Türkiye’de de, Avrupalı meslektaşlarımızla eşit mesleki yasal tanımlamalara ve haklara sahip olmak istiyoruz” biçiminde mesaj verdi.