OSTEOARTRİTTE CERRAHİ ÖNCESİ HYALÜRONİK ASİT ENJEKSİYONU

Osteoartrit hastalığında tedavide kullanılan enjeksiyon ya da cerrahi seçeneklerinin hiçbiri eklemlerde kireçlenmenin yarattığı hasarı geri döndürerek, eklemi normal haline getiremiyor. Ancak cerrahi müdahale öncesinde ‘hyalüronik asit’ enjeksiyonu ile hastaların şikayetlerinde azalma, yaşam kalitesinin artması ve operasyon öncesi zaman kazanılmasını olanaklı kılıyor.

Osteoartrit hastalığında, cerrahi müdahale öncesinde çeşitli enjeksiyon yöntemleri, hastaların şikayetlerinde azalma, yaşam kalitesinin artması ve operasyon öncesi zaman kazanılmasını olanaklı kılıyor. Uzmanlar eklem içi ‘hyalüronik asit’ enjeksiyonu ile şikayetlerde 6 ay-1 yıl süreyle rahatlama sağlandığı ve hastalığın erken dönemlerinde ağrı kesici ve ‘anti-inflamatuar’ ilaçlarla yaşam kaliteleri artırdığı kaydediliyor. Sağlık Dergisi

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Reha Tandoğan, ‘Glukozamin’ ve ‘kondoitin sülfat’ uzun süreli kullanımında şikayetlerin baskılanabildiğini kaydederek, eklem içi ‘kortizon enjeksiyonu’ çok şiş, ağrılı dizlerde alevlenmeyi azaltabildiğini dile getirdi. Prof. Dr. Tandoğan, “Kireçlenmede hastalığın seyri, hastanın yaşı ve söz konusu eklemin nerede olduğu göz önünde tutularak cerrahi ya da geçici rahatlama sağlayacak çeşitli enjeksiyon yöntemleri uygulanıyor” dedi.

“Tedavi İçin Uygun Hasta Profili Belirlenmeli”
Osteoartrit’in eklemlerde aşınma ve yıpranmaya neden olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Tandoğan, karşılıklı kemik yüzeyleri üzerini kaplayan ve ağrısız ve kaygan hareketi sağlayan eklem kıkırdağının yıllar içinde aşındığını ve dökülerek altındaki kemiğin ortaya çıktığını belirtti. Prof. Dr. Tandoğan, bu sorunun en sık yük taşıyan diz, kalça, el parmakları ve omurgada görüldüğünü ifade etti. Tedavinin henüz istenilen seviyede olmadığını, koruyucu yöntemlerin ve tedavi için uygun hasta profilinin belirlenmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tandoğan, kireçlenmenin, zamanla ilerlediğini, birden fazla eklemin tutulabildiğini ve bulguların şiddetinin dalgalanmalar gösterdiğini, aktivite ile arttığını, dinlenme ve ilaçlarla bir süre azalabildiğini kaydetti. Ağırı ile ortaya çıkan kireçlenmenin, hastalık ilerlediğinde kalıcı hale geldiğine dikkati çeken Prof. Dr. Tandoğan, hastalıkla birlikte eklemlerde şişlik, kemik çıkıntıları ve şekil bozuklukları görüldüğünü, kemik yüzeylerin birbirine sürtünmesi sonucu “kıtırtı” şeklinde sesler duyulabildiğini ve eklemlerin hareket açıklığı azaldığı için tutulan eklemde işlev kaybı ortaya çıktığını belirtti.

“Diz Eklemindeki Aşınmaya Bağlı Olarak Şekil Bozukluğu Görülebiliyor”
Hastaların soğuk ve nemli havalarda şikayetlerinin daha çok arttığını dile getiren Prof. Dr. Tandoğan şunları kaydetti: “Hareket kısıtlılığı, eklem sıvısının artmasına bağlı şişme, eklem çevresi kasların incelmesi ve diz eklemindeki aşınmaya bağlı olarak şekil bozukluğu görülebiliyor. Zamanla diz deforme olarak, bacaklar içe doğru eğriliyor. Eklem içinde serbest gezen kıkırdak veya kemik parçalarına bağlı olarak dizde takılma ve kilitlenme gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Eklemlerde kireçlemede 65 yaş üstü olmak ile obezite, en önemli risk faktörleri olarak gösteriliyor. İleri düzeyde futbol ve tenis oynayanlar, uzun mesafe koşanlar diz eklemlerinden hiçbir yaralanma veya ameliyat geçirmemiş olsalar dahi hastalık açısından yüksek risk grubunu oluşturuyor. Eklemi ilgilendiren kırıklar, tedavi edilmemiş menüsküs ve bağ yaralanmaları, gut hastalığında eklemde ürik asit birikmesi, mikroplu ve mikropsuz iltihaplar, hemofili hastalığında tekrarlayan eklem içi kanamalar gibi birçok nedene bağlı olarak eklemde kireçlenmeye neden olabiliyor. Eklem sağlığını korumak için düzenli ve zorlayıcı olmayan egzersiz yapılması öneriliyor. Tedavi edilmemiş ön çapraz bağ yırtıkları da yıllar geçtikçe eklemde kireçlenme riskini artırıyor.

“Eklemlerde Kireçlenme Tanısı, Basit Bir Röntgen Grafisi ile Konuluyor”
Eklemlerde kireçlenme tanısı, basit bir röntgen grafisi ile konuluyor. Erken artroz durumlarında röntgen grafileri normal olabileceğinden MRG (manyetik rezonans görüntüleme) tavsiye ediliyor. Hastalığın erken dönemlerinde tıbbi tedavi ile hastalık bulguları kontrol altında tutulabiliyor. Ağrı kesici ve ‘anti-inflamatuar’ ilaçlar ile hastaların yaşam kaliteleri artırılabiliyor. Bu ilaçların uzun süreli kullanımında mide ve böbrek yan etkileri açısından dikkatli olunması gerekiyor.

‘Viskosuplemantasyon’ Tedavisi
Eklem içi ‘hyalüronik asit’ enjeksiyonu, hastanın şikayetlerinde 6 ay-1 yıl süreyle rahatlama sağlayabiliyor. ‘Viskosuplemantasyon’ tedavisi, eklem kayganlığını artırıp hareketi sağlarken, ağrıları da azaltabiliyor. Çok düşük oranda alerjik reaksiyon dışında ciddi bir yan etkisi bulunmuyor. ‘Glukozamin’ ve ‘Kondoitin sülfat’, eklem kıkırdağının yapı taşlarını oluşturuyor. Henüz ilaç olarak kabul edilemeyen bu maddeler, besin desteği olarak satılıyor. Çeşitli çalışmalarda birbiri ile çelişen sonuçlar elde edilmişse de genel kabul edilen görüş, uzun süreli kullanımda bu maddelerin şikayetleri baskılamada etkili olduğunu gösteriyor. Etkilerinin başlaması 2 ayı bulabiliyor, kan sulandırıcı ilaçlar ile birlikte kullanımında dikkatli olunması gerekiyor. Eklem içi ‘kortizon enjeksiyonu’ çok şiş, ağrılı dizlerde alevlenmeyi azaltabiliyor. Tekrarlayan enjeksiyonlarda uzun dönemde eklemdeki aşınmayı hızlandırabiliyor. Fizik tedavi yöntemleri ile kısa süreli de olsa rahatlama sağlanabiliyor.

Artroskopik Temizleme Cerrahi Yöntem Olarak Seçilmeli
Tıbbi tedavi yöntemleri fayda etmediği ya da zaman içinde etkisiz hale geldiğinde cerrahi söz konusu olabiliyor. Hastalığın erken dönemlerinde uygulanan Artroskopik temizleme ile kapalı ameliyat yöntemi ve küçük kesilerden bir kamera yardımı ile eklem içine girilerek, yıkama, saçaklanmış kıkırdakların temizlenmesi, serbest cisimlerin çıkartılması ve menüsküs yırtıklarının düzeltilmesi gibi işlemler yapılıyor. Hastaların şikayetlerinde 6 ay ila 5 yıl arasında süren bir rahatlama sağlanıyor. Operasyon, hastalığın doğal seyrini değiştirmiyor. Yöntem, ileri derecede hasarlı eklemlerde fayda sağlamıyor.

“Kemik Düzeltici Ameliyatlar Genç Hastalarda Tercih Edilmeli”
Kemik düzeltici ameliyatlar, orta derecede ilerlemiş yük taşıyan eklemlerde uygulanıyor. Eklemin aşınmış bölgesine binen aşırı yükü ortadan kaldırıp, yükü sağlam tarafa aktarmak amaçlanan yöntemde, kemik kesilerek düzeltiliyor ve uygun açıya getirilerek tespit ediliyor. Tespit için genellikle metal-plak vidalar kullanılıyor. Yöntem, protez yapılmasının uygun olmadığı genç hastalarda zaman kazanmak için tercih ediliyor ve 5-7 yıllık rahatlama olanağı sunuyor.

“Eklemlerin Dondurulması Hareket Kabiliyeti Olmayan Bölgelerde Tercih Edilmeli”
Eklemlerin dondurulması ise hareket kaybının çok önemli olmadığı ayak bileği, omurga ve elin küçük eklemlerine yapılıyor. Aşınmış olan eklem yüzleri çıkartılarak, iki kemiğin birbirine kaynaması sağlanıyor. Uygulama sonrasında ağrı tamamen geçiyor ama söz konusu eklemde şansı kalmıyor. Uygulama, hareket kabiliyetinin önemli olduğu kalça, diz, dirsek ve omuz eklemlerinde yapılamıyor.

“Eklem Protezleri 65 Yaş Üstünde Tercih Edilmeli”
Eklem protezleri ile aşınmış olan eklem yüzlerinin metal-plastik veya seramik maddeler ile kaplanarak yeni bir eklem oluşturuluyor. Diz, kalça ve omuz eklemlerinde uygulanıyor. Ameliyattan 2-3 ay sonra ağrılar kayboluyor ve kişi desteksiz olarak günlük yaşam aktivitelerine geri dönebiliyor. Protezlerin günümüz teknolojisi ile ömürleri 15-20 yıl arasında gösteriliyor ve daha sonrasında aşınma ve gevşeme sorunları nedeniyle değiştirilmeleri gerekiyor. Bu nedenle ideal hasta grubu 65 yaş üzerindekileri oluşturuyor.”