İş sağlığı ve güvenliği açısından uygun olmayan çalışma koşullarından kaynaklanan meslek hastalıklarının önlenebilir olduğunu belirten Dr. Güven bu hastalıkların yapılan meslekten ve çalışma şartlarından meydana geldiğini ifade etti. Fiziksel, kimyasal, biyolojik ve psikolojik faktörlerden kaynaklanan hastalıklar olduğunu kaydeden Dr. Rana Güven şöyle devam etti:“İşyerinde bulunan ve önlem alınmayan zararlı etmenlerden dolayı, pnömokonyoz, cilt dermatitleri ve mesleki kanserler gibi birçok meslek hastalığı görülebilmektedir. En önemli nokta bu hastalıkların tümüyle önlenebilir hastalıklar olmasıdır. İşveren, işyerinde gerekli sağlık ve güvenlik önlemlerini alırsa, çalışanlar bu konuda duyarlı davranırsa meslek hastalıkları önlenebilecektir. Çalışanların yapılan işin niteliğine göre belli aralıklarla sağlık kontrolünden geçirilmesi gerekmektedir. Çalışanların her hangi bir etkilenim karşısında işyeri hekimine başvurma ve iş güvenliği uzmanını uyararak gerekli tedbirlerin alınmasını isteme hakkı vardır.” Doktorlarımızın hastalarına “ne iş yapıyorsunuz?” sorusunu sormalarının gerekliliğini vurgulayan Dr. Güven; böylece kişinin sağlık şikâyetleri ile yaptığı iş arasında bir ilişkinin kurulabileceği ve meslek hastalıkları konusunun dikkatten kaçmayacağını belirtti. Hastaların birçoğunun yaptığı işi “serbest meslek” olarak adlandırdığını ifade eden Dr. Güven, serbest meslek ifadesinin irdelenmesi gerektiği ve çalışanın hastalığıyla, yaptığı iş arasında illiyet bağının kurulmasının önemine dikkat çekti.
Mevcut İş Yasamız sadece Sosyal Sigorta kapsamında çalışanları kapsamına alıyor
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğinin 4857 sayılı İş Yasası ve AB uyum sürecinde yenilenerek yayınlanan 35 adet yönetmelik ile düzenlendiğini ifade eden Dr. Güven konu hakkında şöyle konuştu; “Mevcut iş yasamız sadece sosyal sigortalı çalışanları kapsamına almaktadır. Devlet memurları, tarım çalışanları, bağımsız çalışanlar kapsam dışında kalmaktadır. 2006 yılı SSK istatistiklerine göre 7.8 milyon sigortalı dışındaki çalışanlar iş sağlığı ve güvenliğinden dolayı mağdur konumdadırlar” diyen Dr. Güven ayrıca şunları söyledi: “Her bir çalışanın sağlık ve güvenlik hizmetinden yararlanması gerektiğine inanan bir hekim olarak, hazırlığı yapılan ve Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyinde tartışılmakta olan İş sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yasa Tasarısı Taslağının 2008 yılı içinde yasalaşmasını umuyoruz.“ Dr. Güven Tasarı taslağının www.isggm.gov.tr sitesinde yer aldığını ve ulaşılabileceğini de sözlerine ekledi.
Doktorlar meslek hastalığı tanısı alamıyor
Ulusal Programa göre 30 Eylül 2008 tarihine kadar yasalaşması beklenen İSG Yasasının yayınlanması halinde sağlık çalışanlarının da kapsam içine dahil edileceklerini belirten Dr. Güven sözlerine şöyle devam etti: “İş kazası ve meslek hastalıkları konusunda kapsam dışı ve mağdur konumda olan sağlık çalışanlarımız ve hekimlerimizin durumu da iyileştirilmiş olacaktır. Mevcut uygulamada işi nedeniyle Hepatit B veya C taşıyıcısı olan bir doktor meslek hastalığı tanısı alamadığından mağdur oluyor, ancak işçi konumda bir çalışan meslek hastalığı tanısı konduğunda zararı karşılanıp, ömür boyu tazminat alma hakkına sahip oluyor. Kamuda çalışan doktorlarımız meslek hastalıkları kapsamında bulunmuyorlar ve bu imkânlardan faydalanamıyorlar. Meslek hastalığı aynı zamanda sigortacılık anlamında farklı bir yaklaşımı içermektedir. Bir kişi çalıştığı işten dolayı hasta olduğunda ülkemizde üç tane olan Meslek Hastalıkları Hastaneleri; Ankara, İstanbul ve Zonguldak’ da bulunan hastanelerden birinde tanısının kesinleşmesi gerekmektedir” dedi. Çalışan hasta üzerinde gerekli muayene ve tetkikler ile işyerinde gerekli ortam ölçümleri yaptırıldıktan sonra tıbbi tanı konduğunu kaydeden Dr. Güven sözlerine şöyle devam etti: “Kişiye meslek hastalığı teşhisi konduktan sonra sigortacılık boyutuyla vaka Sosyal Güvenlik Kurumunda değerlendirilir. Meslek hastalığı vakaları Sosyal Güvenlik Kurumunda sigortacılık mantığıyla incelenir. Meslek hastalığı önlenebilir bir kusurdur, çalışan ve işverene ilişkin kusur oranları belirlenir. Hastalanan kişinin tüm hastalık masrafları karşılandığı gibi kaybedilen işgücü oranında hayat boyu tazminat ödenir.”
Dr. Güven ayrıca şunları ifade etti: “Özellikle üzerinde durduğumuz konular; hekimlerimizin hastalarının meslekleri ile hastalık durumu arasındaki bağlantıyı araştırmalarıdır. Halen Meclis gündeminde olan Genel Sağlık Sigortası Kanununda ileri bir düzenleme olarak meslek hastalıkları konusunda tıbbi tanı koyma yetkisinin sağlık hizmet sunucularına verileceği ve bu konuda yetki ve tanı kriterlerinin belirleneceği belirtilmektedir. Meslek hastalığı tanılarında hekim-işveren duyarlılığı çok önemlidir. Türkiye genelinde kriterleri yerine getiren tam donanımlı hastanelere tıbbi tanı koyma yetkisi verilmesi planlanmaktadır. Tıbbi tanı dosyası işyeri ölçüm sonuçları da dahil olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumuna inceleme için gönderilecek ve meslek hastalığı tanısı sigortacılık anlamında da kesinleştirilmiş olacaktır. Meslek hastalığı tanı koyma yetkisinin yaygınlaştırılması ve hekimlerin konuya ilişkin duyarlılıklarının artması ile meslek hastalığı vakalarımızda artış beklemekteyiz.”
2003 yılında çıkan İş Yasasının 81inci maddesinde 50 veya daha fazla işçi çalışan işyerinde işverenlerin işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu olduğunu kaydeden Dr. Güven, aynı yasanın 82nci maddesi ile ayrıca aynı işyerlerinde iş güvenliğinden sorumlu mühendis veya teknik eleman görevlendirilmesi gerekliliğinin de eklenmiş olduğunu belirtti. Dr. Güven yeni İSG Kanunu Taslağında her bir çalışanın sağlık ve güvenlik hizmetinden yararlanma hakkı olacağını söyledi. Dr. Güven ayrıca şunları ekledi: “İş sağlığı ve güvenliği mevzuatının bütün işyerlerini ve her bir çalışanı kapsayacak şekilde, kişinin bağlı olduğu sosyal güvenlik sistemini ayırt etmeden, insanı hedef alan bir çerçevede genişletilmesini istiyoruz.”
4-10 Mayıs tarihleri arasında iş sağlığı ve güvenliği haftası
İş sağlığı ve güvenliği konusunda Dr. Güven şunları söyledi: “İş sağlığı ve güvenliği konusunda Genel Müdürlük olarak hem toplumsal duyarlılığı artırmak hem de ilgili tarafları bilgilendirmek amacıyla eğitim ve tanıtım faaliyetlerimizi artan bir ivme ile sürdürmekteyiz. Bu yıl 22.sini yapacağımız iş sağlığı ve güvenliği haftası her yıl 4-10 Mayıs tarihleri arasında düzenlenmektedir. 2 yılda bir Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansını düzenliyoruz. 2008 yılında Uluslararası Konferansın 5.sini İstanbul’ da düzenleneceğiz.” Uluslararası katılım beklediklerini söyleyen Dr. Rana Güven bu konferansa bilimsel bildirilerin de kabul edildiğini, halk sağlığı veya meslek hastalıkları konusunda her branştan bildiri sunumu imkânı olduğunu ifade etti. Düzenli olarak her 3 ayda bir “İSG Dergisi” yayınladıklarını bildiren Dr. Güven kurumsal abonelikleri olan 6.000 aboneye derginin ücretsiz dağıtıldığını, ayrıca afiş, broşür, kitapçık ve video filmlerinin de hazırlandığını ve ücretsiz dağıtıldığını söyledi. Dr. Güven, Genel Müdürlük ve İSGÜM (İş Sağlığı ve Güvenliği Merkez Müdürlüğü) bünyesinde eğitim birimlerinin oluşturulduğunu, eğitici havuzundaki uzmanların ulusal ve uluslararası düzeyde eğitildiklerini sözlerine ekledi. Yetiştirilen sağlık ve teknik eğitimcilerin katılımıyla Almanya Dres’den Akademisi ile ortak eğitim programları yaptıklarını ifade eden Dr. Güven Bakanlığın ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi (ÇASGEM) ile sadece iş sağlığı ve güvenliği değil çalışma hayatını ilgilendiren bütün konularda eğitim hizmeti sunduklarını belirtti.