HEMOROIDAL HASTALIĞI OLANLARA MÜJDELI ICAT; “VIDEOANOSKOP”

Izmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Cerrahi kliniğinden Doç. Dr. Ali Doğan Bozdağ Hemoroidal hastalığın tedavisinde SMIT ödüllü yeni icadı olan Videoanoskop hakkında Sağlık Dergisi muhabiri Esra Öz’e açıklamalarda bulundu.

Esra Öz: Hemoroid nedir?
Doç.Dr.Ali Doğan Bozdağ:
Hemoroidler anal kanalda bulunan yastıkçıklar olup iki tiptir. Anal kanalda dişli çizgi olarak adlandırdığımız anatomik sınırın üzerinde bulunanlara iç hemoroid, altında olanlara ise dış hemoroid denir. Dişli çizgiden içeriye doğru olan kısmı ağrıya daha az duyarlı iken dışarıya doğru olan kısım daha çok duyarlıdır. Eğer hemoroidler kanama, şişme, sarkma, ağrı, akıntı ve kaşıntı gibi klinik yakınmalara neden olursa buna “hemoroidal hastalık” diyoruz. Hemoroidal hastalığın ileri evrelerinde ameliyata gerek olabilmektedir. Ameliyatlar klasik yöntemlerle yapılabilir. Klasik ameliyatlar da nüks oranı az ve güvenilir yöntemlerdir, ancak ameliyat sonrası oluşabilen gaz veya dışkı kaçırma, anal darlık gibi komplikasyonlar ve özellikle ameliyattan sonra uzun sürebilen ağrı hastaların ameliyattan çekinmelerine yol açıyor.

E.Ö.: Bu hastalıkta alternatif cerrahi yöntemleri var mı?
A.D.B.: Zımbalı hemoroid ameliyatı (Stapler ile hemoroidopeksi, Longo yöntemi), hemoroidal hastalığın cerrahi tedavisinde son yıllarda klasik cerrahiye alternatif olarak görülüyor. Bu yöntemin en önemli avantajları arasında hastaların bu yöntemden sonra klasik hemoroid ameliyatlarına oranla daha az ağrı duymaları ve işlerine daha erken başlayabiliyor olmaları yer almakta olup, bu da hastaların seçimlerini etkiliyor.

Esra Öz: Zımbalama cihazının cerrahlara uygulamada zorlukları var mı?
A.D.B.: Yöntemin ideal biçimde uygulanabilmesi için zımbalama cihazının oturtulacağı kese ağzı dikişinin anoskop yardımıyla çepeçevre olarak anüsten içeride belirli bir uzaklıktan geçirmemiz gerekiyor. Ancak bazı durumlarda iç hemoroidler ve gevşek mukoza anoskopun içine dolarak görüşü kapatabiliyor ve mevcut anoskoplar yetersiz kalabiliyor.

E.Ö.: Anoskopun yönteminin zorlukları çalışmalarınızı nasıl yönlendirdi?
A.D.B.: İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Cerrahi Kliniğimizde stapler ile hemoroidopeksi ameliyatını 1999’dan beri uyguluyoruz. Eldeki anoskoplar kullanıldığında bu zorluklarla biz de karşılaşıyorduk. Çalışmalarımızın temelini de bu zorluk oluşturdu ve videoanoskop bu zorlukların üstesinden gelmek için icat edildi.

E.Ö.: Videoanoskop nedir?
A.D.B.: Videoanoskop üç parçadan oluşuyor. Ön parça üstü açık bir boru şeklinde olup uca doğru giderek daralıyor. İkinci parça ön parçanın üstünü kapatıp açmak için kullanılan bir kayar kapak görevi yapıyor. Arka parça ise içine laparoskopik cerrahide kullanılan 10 mm’lik sıfır derece teleskop yerleştirilebilen içi boş bir sap taşıyor. Bu sayede hem ameliyat alanı ışıklandırılmış hem de görüntü monitöre aktarılmış oluyor . Ön ve arka parça bir kilit mekanizması ile birbirine bağlı konumdadır. Kilit çözülerek parçalar ayrılabiliyor. Kayar kapak sayesinde anoskopun pencere açıklığı istenen ölçüde açılabiliyor ve pencereden içeri girecek mukoza miktarı ayarlanabiliyor Ayarlanan açıklıktan içeri giren rektum mukozasından dikiş geçilmeye başlanıyor. Anoskop saat kadranı yönünde çevrilerek dikişe devam ediliyor, bu sayede dişli çizgiden hep aynı uzaklıktan geçilerek başlangıç noktasına ulaşılıyor ve kese ağzı dikişi tamamlanmış oluyor. Bundan sonra ön parça ayrılarak çıkarılıyor ve anal kanalda kalan arka parça yardımıyla stapler ile hemoroidopeksi işlemi tamamlanıyor. Teleskop sayesinde görüntü monitöre aktarıldığı için birinci asistan ameliyatı monitörden izleyebiliyor ve cerrahın görme alanını daraltmadan yardım edebiliyor. Cerrah ise ameliyat alanına bakarak veya monitörden yararlanarak kese ağzı dikişini geçebiliyor. Ayrıca sürgülü kapak tümüyle çıkarılarak klasik yöntem de uygulanabiliyor, yani hemoroid pakeleri cerrahi olarak çıkarılabiliyor.

E.Ö.: Videoanoskopun avantajları nelerdir?
A.D.B.: Videoanoskopun en önemli avantajları açıklığı ayarlanabilen bir kayar kapağa sahip olması ve arka tarafta laparoskopide kullandığımız teleskopu yerleştirebileceğimiz içi boş bir sapa sahip olmasıdır. Kayar kapak istenildiği kadar açılarak pencere açıklığı ayarlanıp belirlenen ölçüde mukozanın içeriye girmesine izin veriliyor. Bu sayede de ameliyatın zaman zaman zor olan kese ağzı dikişi aşaması kolayca aşılabiliyor. Ayrıca videoanoskopun sapına yerleştirilen teleskop sayesinde görüntü alınması ve görüntünün monitöre aktarılması da olanaklı hale gelmiş oluyor, hatta ameliyatların kaydedilmesi ve cerrahi eğitim için kullanılması da mümkün oluyor.

E.Ö.: Videoanoskop için patent başvurusunda bulundunuz mu?
A.D.B.: Videoanoskop ile ilgili olarak patent başvurusu yapmıştım, Avrupa Patent Bürosu’ndan ilgili inceleme raporu olumlu geldi ve TÜBİTAK tarafından teşvikle ödüllendirildim. Şu anda Türkiye, Amerika ve Japonya dahil olmak üzere, toplam 13 ülkeye patent için başvurmuş durumdayım.
Şu anda resmi patent arama linki olan espacenet’e girilip “anoscope” yazıldığında ilk sırada benim adım ve Türkiye’nin adı çıkıyor. (http://v3.espacenet.com/results?AB=anoscope&sf=q&FIRST=1&CY=tr&LG=tr&DB=EPODOC&st=AB&kw=anoscope&Submit=ARAMA&=&=&=&=&= ).
Türkiye’den anoskop ile ilgili olarak şimdiye dek yapılmış olan ilk ve tek buluştur ,

E.Ö.: Videoanoskop üretimine başlanıldı mı?
A.D.B.: Videoanoskopun üretilmesi için de İzmir merkezli Egemen Tıbbi Teknik Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şirketi ile çalışılıyor. 2008 yılı başında Türk malı olarak tıbbın hizmetine sunmayı amaçlıyoruz.


E.Ö.: İlk olarak ne zaman tıp camiası videoanoskopu öğrendiler ?
A.D.B.: Videoanoskop ile ilgili ilk klinik çalışmamız 12-14 Nisan 2007’de Adana’da yapılan III. Çukurova Kolo-Proktoloji & Stoma – Terapi Sempozyumu’nda poster olarak sunuldu ve en iyi poster ödülü kazandı.

E.Ö.: 19. Uluslararası Kongresinde neler yaşandı?
A.D.B.: Tıbbi buluşlar alanında dünyanın en heyecan verici ve önemli toplantılarından biri olarak gösterilen Tıbbi Buluşlar ve Teknoloji Derneği’nin (SMIT (Society for Medical Innovation and Technology) Japonya’da yapılan 19. Uluslararası Kongresi’ne katılmayı amaçladık ve bu kongreye bir buluş olarak videoanoskopu sunmak için başvurduk. Başvurumuz kabul edildi ve 20-22 Kasım 2007 tarihleri arasında Japonya’nın Sendai kentinde yapılan SMIT kongresine katılmak üzere ben ve çalışma arkadaşım Doç.Dr.Tuğrul Tansuğ, tümüyle kendi imkanlarımızla yola çıkarak Japonya’ya gittik.

E.Ö.: SMIT kongresinde hangi ödülleri aldınız ?
A.D.B.: Türkiye’den bu kongreye sadece ikimizin katıldığını, ayrıca bu kongrede Türkiye’yi temsil eden tek çalışmanın bizim çalışmamız olduğunu öğrendik. Robotik cerrahi ve üç boyutlu görüntülemenin yardım ettiği ameliyatların ön plana çıktığı ve nano-teknolojinin konuşulduğu kongrede poster olarak sunduğumuz videoanoskop büyük ilgi çekti. Yapılan poster değerlendirmesinde en iyi altıncı poster seçildi ve mansiyon alan iki çalışmadan biri olduk. Dünyanın önde gelen tıp merkezlerinin ve robotik cerrahi tekniklerin ödülleri topladığı bu kongrede kazandığımız derece ile İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ve ülkemizin adını ön sıralara yazdırdığımız için mutluluk duyuyoruz ve ülkemizi hakettiği şekilde temsil edebildiğimiz için gurur duyuyoruz.

HEMOROIDAL HASTALIĞI OLANLARA MÜJDELI ICAT; “VIDEOANOSKOP”

Izmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Cerrahi kliniğinden Doç. Dr. Ali Doğan Bozdağ Hemoroidal hastalığın tedavisinde SMIT ödüllü yeni icadı olan Videoanoskop hakkında Sağlık Dergisi muhabiri Esra Öz’e açıklamalarda bulundu.

Esra Öz: Hemoroid nedir?
Doç.Dr.Ali Doğan Bozdağ:
Hemoroidler anal kanalda bulunan yastıkçıklar olup iki tiptir. Anal kanalda dişli çizgi olarak adlandırdığımız anatomik sınırın üzerinde bulunanlara iç hemoroid, altında olanlara ise dış hemoroid denir. Dişli çizgiden içeriye doğru olan kısmı ağrıya daha az duyarlı iken dışarıya doğru olan kısım daha çok duyarlıdır. Eğer hemoroidler kanama, şişme, sarkma, ağrı, akıntı ve kaşıntı gibi klinik yakınmalara neden olursa buna “hemoroidal hastalık” diyoruz. Hemoroidal hastalığın ileri evrelerinde ameliyata gerek olabilmektedir. Ameliyatlar klasik yöntemlerle yapılabilir. Klasik ameliyatlar da nüks oranı az ve güvenilir yöntemlerdir, ancak ameliyat sonrası oluşabilen gaz veya dışkı kaçırma, anal darlık gibi komplikasyonlar ve özellikle ameliyattan sonra uzun sürebilen ağrı hastaların ameliyattan çekinmelerine yol açıyor.

E.Ö.: Bu hastalıkta alternatif cerrahi yöntemleri var mı?
A.D.B.: Zımbalı hemoroid ameliyatı (Stapler ile hemoroidopeksi, Longo yöntemi), hemoroidal hastalığın cerrahi tedavisinde son yıllarda klasik cerrahiye alternatif olarak görülüyor. Bu yöntemin en önemli avantajları arasında hastaların bu yöntemden sonra klasik hemoroid ameliyatlarına oranla daha az ağrı duymaları ve işlerine daha erken başlayabiliyor olmaları yer almakta olup, bu da hastaların seçimlerini etkiliyor.

Esra Öz: Zımbalama cihazının cerrahlara uygulamada zorlukları var mı?
A.D.B.: Yöntemin ideal biçimde uygulanabilmesi için zımbalama cihazının oturtulacağı kese ağzı dikişinin anoskop yardımıyla çepeçevre olarak anüsten içeride belirli bir uzaklıktan geçirmemiz gerekiyor. Ancak bazı durumlarda iç hemoroidler ve gevşek mukoza anoskopun içine dolarak görüşü kapatabiliyor ve mevcut anoskoplar yetersiz kalabiliyor.

E.Ö.: Anoskopun yönteminin zorlukları çalışmalarınızı nasıl yönlendirdi?
A.D.B.: İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Cerrahi Kliniğimizde stapler ile hemoroidopeksi ameliyatını 1999’dan beri uyguluyoruz. Eldeki anoskoplar kullanıldığında bu zorluklarla biz de karşılaşıyorduk. Çalışmalarımızın temelini de bu zorluk oluşturdu ve videoanoskop bu zorlukların üstesinden gelmek için icat edildi.

E.Ö.: Videoanoskop nedir?
A.D.B.: Videoanoskop üç parçadan oluşuyor. Ön parça üstü açık bir boru şeklinde olup uca doğru giderek daralıyor. İkinci parça ön parçanın üstünü kapatıp açmak için kullanılan bir kayar kapak görevi yapıyor. Arka parça ise içine laparoskopik cerrahide kullanılan 10 mm’lik sıfır derece teleskop yerleştirilebilen içi boş bir sap taşıyor. Bu sayede hem ameliyat alanı ışıklandırılmış hem de görüntü monitöre aktarılmış oluyor . Ön ve arka parça bir kilit mekanizması ile birbirine bağlı konumdadır. Kilit çözülerek parçalar ayrılabiliyor. Kayar kapak sayesinde anoskopun pencere açıklığı istenen ölçüde açılabiliyor ve pencereden içeri girecek mukoza miktarı ayarlanabiliyor Ayarlanan açıklıktan içeri giren rektum mukozasından dikiş geçilmeye başlanıyor. Anoskop saat kadranı yönünde çevrilerek dikişe devam ediliyor, bu sayede dişli çizgiden hep aynı uzaklıktan geçilerek başlangıç noktasına ulaşılıyor ve kese ağzı dikişi tamamlanmış oluyor. Bundan sonra ön parça ayrılarak çıkarılıyor ve anal kanalda kalan arka parça yardımıyla stapler ile hemoroidopeksi işlemi tamamlanıyor. Teleskop sayesinde görüntü monitöre aktarıldığı için birinci asistan ameliyatı monitörden izleyebiliyor ve cerrahın görme alanını daraltmadan yardım edebiliyor. Cerrah ise ameliyat alanına bakarak veya monitörden yararlanarak kese ağzı dikişini geçebiliyor. Ayrıca sürgülü kapak tümüyle çıkarılarak klasik yöntem de uygulanabiliyor, yani hemoroid pakeleri cerrahi olarak çıkarılabiliyor.

E.Ö.: Videoanoskopun avantajları nelerdir?
A.D.B.: Videoanoskopun en önemli avantajları açıklığı ayarlanabilen bir kayar kapağa sahip olması ve arka tarafta laparoskopide kullandığımız teleskopu yerleştirebileceğimiz içi boş bir sapa sahip olmasıdır. Kayar kapak istenildiği kadar açılarak pencere açıklığı ayarlanıp belirlenen ölçüde mukozanın içeriye girmesine izin veriliyor. Bu sayede de ameliyatın zaman zaman zor olan kese ağzı dikişi aşaması kolayca aşılabiliyor. Ayrıca videoanoskopun sapına yerleştirilen teleskop sayesinde görüntü alınması ve görüntünün monitöre aktarılması da olanaklı hale gelmiş oluyor, hatta ameliyatların kaydedilmesi ve cerrahi eğitim için kullanılması da mümkün oluyor.

E.Ö.: Videoanoskop için patent başvurusunda bulundunuz mu?
A.D.B.: Videoanoskop ile ilgili olarak patent başvurusu yapmıştım, Avrupa Patent Bürosu’ndan ilgili inceleme raporu olumlu geldi ve TÜBİTAK tarafından teşvikle ödüllendirildim. Şu anda Türkiye, Amerika ve Japonya dahil olmak üzere, toplam 13 ülkeye patent için başvurmuş durumdayım.
Şu anda resmi patent arama linki olan espacenet’e girilip “anoscope” yazıldığında ilk sırada benim adım ve Türkiye’nin adı çıkıyor. (http://v3.espacenet.com/results?AB=anoscope&sf=q&FIRST=1&CY=tr&LG=tr&DB=EPODOC&st=AB&kw=anoscope&Submit=ARAMA&=&=&=&=&= ).
Türkiye’den anoskop ile ilgili olarak şimdiye dek yapılmış olan ilk ve tek buluştur ,

E.Ö.: Videoanoskop üretimine başlanıldı mı?
A.D.B.: Videoanoskopun üretilmesi için de İzmir merkezli Egemen Tıbbi Teknik Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şirketi ile çalışılıyor. 2008 yılı başında Türk malı olarak tıbbın hizmetine sunmayı amaçlıyoruz.


E.Ö.: İlk olarak ne zaman tıp camiası videoanoskopu öğrendiler ?
A.D.B.: Videoanoskop ile ilgili ilk klinik çalışmamız 12-14 Nisan 2007’de Adana’da yapılan III. Çukurova Kolo-Proktoloji & Stoma – Terapi Sempozyumu’nda poster olarak sunuldu ve en iyi poster ödülü kazandı.

E.Ö.: 19. Uluslararası Kongresinde neler yaşandı?
A.D.B.: Tıbbi buluşlar alanında dünyanın en heyecan verici ve önemli toplantılarından biri olarak gösterilen Tıbbi Buluşlar ve Teknoloji Derneği’nin (SMIT (Society for Medical Innovation and Technology) Japonya’da yapılan 19. Uluslararası Kongresi’ne katılmayı amaçladık ve bu kongreye bir buluş olarak videoanoskopu sunmak için başvurduk. Başvurumuz kabul edildi ve 20-22 Kasım 2007 tarihleri arasında Japonya’nın Sendai kentinde yapılan SMIT kongresine katılmak üzere ben ve çalışma arkadaşım Doç.Dr.Tuğrul Tansuğ, tümüyle kendi imkanlarımızla yola çıkarak Japonya’ya gittik.

E.Ö.: SMIT kongresinde hangi ödülleri aldınız ?
A.D.B.: Türkiye’den bu kongreye sadece ikimizin katıldığını, ayrıca bu kongrede Türkiye’yi temsil eden tek çalışmanın bizim çalışmamız olduğunu öğrendik. Robotik cerrahi ve üç boyutlu görüntülemenin yardım ettiği ameliyatların ön plana çıktığı ve nano-teknolojinin konuşulduğu kongrede poster olarak sunduğumuz videoanoskop büyük ilgi çekti. Yapılan poster değerlendirmesinde en iyi altıncı poster seçildi ve mansiyon alan iki çalışmadan biri olduk. Dünyanın önde gelen tıp merkezlerinin ve robotik cerrahi tekniklerin ödülleri topladığı bu kongrede kazandığımız derece ile İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ve ülkemizin adını ön sıralara yazdırdığımız için mutluluk duyuyoruz ve ülkemizi hakettiği şekilde temsil edebildiğimiz için gurur duyuyoruz.