365 gün hiç ara vermeden her gün bir kelimeyi anlamıyla, etimolojik kökeniyle ve usta yazarların alıntılarıyla paylaşan Lûgat365 projesinin sahibi Onur Ertuğrul, aynı zamanda projenin ürünlerinin yer aldığı ”Güzel Kelimeler Dükkânı” açtı.
Banu ve Onur Ertuğrul, bir soru ve oyun ile Lûgat365 projesini başlattılar. İşte o soru “Nasıl yaparsak bu kelimelerin güzelliğini özellikle gençlere gösterebiliriz?” idi.
“Bazı kelimeler çok güzel” diyerek kelimelerin gücüne inanan reklamcı çift, kelimelerin reklamını yapmak için iyi bir dijital strateji hazırlardılar. Kelime avcılığı yaparak tedavülden kalkan kelimelere hak ettikleri değeri göstermek için, onları yeniden popüler hale getirdiler.
“Yenilme riski olmayan yolculuk taklitçiliktir.” diyen Lûgat365 projesinin sahibi Onur Ertuğrul ile ilham veren öyküsünü konuştuk.
Hayatınızdan kısaca bahseder misiniz?
Eskişehir Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra ODTÜ’de Felsefe eğitimi aldım. Uzun yıllar televizyon kanallarında çalıştıktan sonra reklam sektörüne geçtim. Reklam sektöründe özellikle dijital ve strateji konularında deneyim kazandım.
Nasıl fark yaratırsınız?
Fark yaratmak için öncelikle kendine inanmak gerektiğine inanıyorum. Kendine inanmak ve bu konuda dik kafalı olmadan fark yaratılamıyor. Zira size akıl veren herkes denenmiş ve başarı sağlamış örnekler üzerinden akıl veriyor. Bu da fark yaratmanın önündeki en büyük engel aslında. Denenmemiş yoldan gitmek de kendine inanmak, dik kafalı olmak ve dirayet göstermek üzerinden geçiyor.
Yenilgilerinizden nasıl dersler çıkarttınız?
Fark yaratmak için denenmemiş yoldan gitmek demek öncelikle yenilgiyi göze almak demek. “Yenilecek olsam da bu yola inanıyorum ve bu yoldan gideceğim” demektir.
Yenilgilerde ise ki galibiyetlerimden çok daha fazla yenilgim olduğunu teslim etmem gerek, kesinlikle ve her zaman insanın çuvaldızı kendisine batırması gerektiğini düşünüyorum. Değiştiremeyeceğimiz ve büyük gerçekler üzerinden şikayet ve bahane üretmenin kişinin kendisine kesinlikle hiçbir faydası yok.
Sizin için para nedir?
Sahip olmak için uğraşmanız durumunda, insanı ele geçiren tehlikeli bir tuzaktır para. Yolculuklarımızda, aklımızı çelmek için karşımıza çıkan maddi fırsat ya da tekliflere kulak asmamamız gerektiğini düşünüyorum.
Kendinize hedef koydunuz mu?
Büyük hedefler koymadım fakat her zaman küçük hedeflerle ilerledim. Büyük hedeflerin insanlar üzerinde rehâvete sebebiyet verdiğini düşünüyorum; en azından benim için böyle. Fakat yol almak için de küçük hedeflerin çok elzem olduğuna inanıyorum.
Hayatınızı nasıl dengede tutuyorsunuz?
Sürekli beslenerek… Kitaplardan, şarkılardan, resimden, tasarımlardan, tasarımcılardan, yazarlardan ve hepsinden önemlisi sevdiğim insanlardan… İnsan ne yerse odur derler ya, aynı minvalde kimlerden beslenirse de odur.
Sizin için rekabet nedir? Rakiplerinizle nasıl mücadele edersiniz?
Aslında ortada bir rekabet varsa yanlış yoldayım demektir. Fark yaratmanın rekabetten sıyrılmakla mümkün olduğunu düşünüyorum. ‘Rakiple nasıl mücadele edilir?’ sorusuna daha net bir cevap vermek gerekirse; rakibinizden farklılaşarak rekabeti ortadan kaldırmalısınız derim.
Sağlığınıza nasıl dikkat ediyorsunuz?
Beden sağlığıma maalesef hakettiği özeni gösteremediğimi söylemek durumundayım. Ruh sağlığıma muhafaza etmek içinse söylediğim gibi beslenmeme çok dikkat ediyorum.
Kaybetmek kolay gibi anlatılsa da zorlu bir süreçtir. Siz her yenilgiden sonra nasıl kazandınız?
Yenilme riski olmayan yolculuk taklitçiliktir. Yenilmek yılmak demek değildir. Her yenilgiden sonra kendi içime dönerim ve hatalarımı olabildiğince dürüst ve net bir şekilde ortaya koymaya çalışırım. Başkalarının hatalarıyla, çevresel faktörlerle ya da genel olarak bahanelerle zerre ilgilenmemeye özen gösteririm.
Kaybettiğinizde üstesinden gelmek zorunda olduğunuz en yoğun duygu hangisiydi?
Kaybetmekle ilgili büyük hezeyanlarım olmuyor sanırım. Bunun da sebebi, çıktığım yolda zaten kaybetmeyi göze alarak çıkmış olmam. Her kayıp, aynı zamanda bir sonraki yolculuğum için deneyimdir; yani ‘kazanımdır’ diye bakıyorum.