HABERLERDE ÖNEMLİ OLAN HİKAYENİN KENDİSİDİR

Uzman Gazeteciler Sağlık Haberciliğini Değerlendiriyor

Haberlerdeki hikayeleri, klişelerden arındırılmış bir şekilde okuyuculara objektif olarak aktarılmasının önemine dikkat çeken CNN Türk Haber Editörü Şafak Altun , “Haberde tabii ki aslolan hikayenin kendisidir. Haberlerimizde yaşanan olayın neden ve sonuçlarını tartışabilmeli, insanları zan altında bırakacak yorumlardan kaçınmalı, “sadece ve sadece doğruyu” yazabilmeliyiz” diye konuştu. 

Haberlerin daha çok insana ulaşması için hikayeleştirerek anlatılır. Hikayeler, gazetecinin bakış açısı ve olayı hedef kitleye göre şekillendirmesine bağlıdır. Böylece hikayeleştirilen haberler insanların duygularına dokunur ve akıllarında kalır. Haberlerdeki hikayeleri, klişelerden arındırarak, objektif bir şekilde aktarılmasının önemini vurgulayan CNN Türk Haber Editörü Şafak Altun, “Haberde aslolanın hikayenin kendisidir” dedi.  

Haberlerin doğru ve güvenilir olması için gazetecilere yol gösterecek önerilerde bulunan CNN Türk Haber Editörü Şafak Altun, medya ile ilgili görüşlerini paylaştı. 

Gazeteciliğe nasıl başladınız?
Ben İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi mezunuyum. 1989 yılında okulumun bitmesine artık aylar kalmıştı ve ben hala hayatımın bundan sonraki kısmında neler yapmak gerektiği konusunda bir sonuca varamamıştım. Aslında İçinde bulunduğumuz atmosferin ve o dönemki politik görüşlerimin etkisiyle benim için en iyi meslek gazetecilikti. Her ne kadar o dönem tanıdığım birçok gazeteci arkadaşım olsa da sektöre girmek için ilk ciddi adımları bir türlü atamıyordum. Okuldan mezun olduktan sonra özel sektörün değişik alanlarında çalıştım. Fakat bu işlerin hiçbiri bana göre değildi. 

Ben hayatımızdaki tesadüflere inanırım. Hayatımdaki ilk tesadüfte o sıralar gerçekleşti. Askerliği yaptıktan sonra arkadaş çevresinden gelen haber ve bağlantılar sayesinde özel radyoların ilk yıllarında ben de radyo programcılığına başladım. Çok geçmeden Nokta Dergisi’nin muhabir aradığını duydum. Derginin yayın yönetmeniyle yaptığımız görüşmenin ardından sektöre giriş yapmış oldum.  

Sizce haberlerin kurgusu yapılırken nelere dikkat edilmeli?
Ünlü yazar George Orwell’ın, medya dünyasına eleştirisi serttir. Orwell, “Hayatımın ilk yıllarında gazetelerde hiçbir olayın doğru olarak sunulmadığını fark ettim” der. Yani basın spekülatif bir şekilde olmadık hesaplar ve yönlendirmeler içinde rol oynuyor olabilir. 

Günümüz medya koşullarında bütün alanlarda ve sektörlerde geçerli olmak üzere sorulması gereken soru şudur: Acaba bu hikayeleri, klişelerden arındırılmış bir şekilde okuyuculara ne derece objektif bir şekilde aktarabiliriz? Haberde tabii ki aslolan hikayenin kendisidir. Haberlerimizde yaşanan olayın neden ve sonuçlarını tartışabilmeli, insanları zan altında bırakacak yorumlardan kaçınmalı, “sadece ve sadece doğruyu” yazabilmeliyiz. 

Ülkemizde yapılan sağlık haberlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce sağlık haberlerinde diğer haberlerden farklı olarak nelere dikkat edilmeli? 
Genel olarak habercilik alanında yaşanan sığlığın bu konuda da yaşandığını düşünüyorum. Sağlıkla ilgili yapılan haberlerde tek düzelik ve subjektif yargılar ön planda. Hatırlar mısınız? Bir dönem sıklıkla bilekte görülen “Karpal Tünel Sendromu” salgını yönünde haberler yapılırdı. Peki sonra ne oldu? Gazeteciler bu sıkıntıdan kurtulduktan sonra haber yapmayı bıraktılar ancak sorun özellikle mavi yakalılarda hala devam ediyor.   

Gözlemlediğim kadarıyla sağlık haberlerini yapan kişilerin, yani muhabirin ve editörün genel olarak uzmanlaşamadığını görüyoruz. Böyle olmadığı içindir ki sağlık haberlerinde sıklıkla yanlışlığa düşülüyor. Peki bunun önüne nasıl geçilecek? Sorunun yanıtı çok net: Uzmanlaşma. Ancak sağlık muhabirlerinin uzmanlaşması tamamen kendi inisiyatifine kalmış durumda. Düşünsenize genel olarak muhabir aslı astarı olmayan bir haber yaptığında ciddi cezalarla karşı karşıya kalabilir. Fakat binlerce insanın ya da hastanın sağlığını birebir etkileyen haber yaptığın da ise bunun bir bedeli neredeyse yok gibi. Sonuçta insan hayatını yakından etkileyen yanlış haberleri yapabiliyor olmak etik anlamda da bir sorun yaratıyor. Bu nedenle sağlık haberlerini yapan kişiler daha sorumlu davranmalılar. 

Hayatımızda çok fazla yer alan yeni medyada sıklıkla bloglarla karşılaşıyoruz. Birde blog haberciliği diye bir kavram var, siz blog haberciliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yapılan işin doğrudan bir uzantısı haline gelen bloglar, artık şirketlerin ve kişilerin bilgi birikimlerini doğrudan doğruya ortaya koydukları bir alan haline geldi. Belki ilk yıllar “mecranın” işlev tam olarak algılanamadığı için sanki bloglara bir “hobi” alanı gözüyle bakılıyordu. Bugün bloglar yaptığımız işlerin sacayağını oluşturuyor. Yani bloglar, tartışılmaz bir şekilde yaratılan ekosistemin büyük parçasını oluşturuyor.   

Bu nedenle, kendi alanında uzmanlaşmış kişiler tarafından hazırlanmış bloglara ciddi anlamda ihtiyaç var. Bu işi layıkıyla yapan arkadaşlar, ciddi takipçi sayılarına ulaşıyorlar. Özellikle kimsenin ilgi göstermediği alanlarda bu işi kendisine amaç edinmiş insanların bu yöndeki gayretleri gerçekten de çok değerli. Zaten, bu yöndeki çabaların karşılığı, çok da zaman geçmeden alınabiliyor. Bu arkadaşlar, kendi alanlarında marka oluyorlar. 

Benim de blogum var ama çok etkin bir şekilde kullanabildiğimi söyleyemem. Oysa ki benim bu konuda çok üretken bir şekilde farklı ve zengin bloglarım olmalıydı. Görünen o ki, “önümüzdeki maçlara” bakacağız.


Şafak Altun kimdir?
1967’de Tokat’ın Niksar İlçesi’nde doğdum. 1989’da İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdim. Medya dünyasına Radyo Mega ve Açık Radyo’da yaptığım programlarla girdim. Nokta, Radikal, Kent TV, Süper Kanal, TV8, Dünya, Platin ve Doğuş Dergi Grubu’nda muhabir ve editör olarak çalıştım. Hâlen CNN Türk’te haber editörü olarak çalışmaktayım. Zaman zaman inovasyon, popüler kültür ve ekonomi konuları üzerine yazılar yazıyorum. Bahçeşehir Üniversitesi’nde “inovasyon ve girişimcilik”, “kriz yönetimi” ve “görsel medyada seçilmiş konular” hakkında MBA öğrencilerine dersler veriyorum. Konferans ve panellere konuşmacı olarak katılıyorum. Başta, Yolsuzluğun 100 Yıllık Tarihi (2004), Türk Popüler Tarihinde İlkler (2006), İnovasyonla Başarıyı Yakalayan Türkler (2007) ve Doğanın İnovasyonu (2011) ve Başarısızlığa Övgü (2015) olmak üzere 10’un üzerinde kitabı bulunuyor. 

Yeni projem insanlar ve etkiler. Aslında her ne kadar nevi şahsına münhasır kişiler olsak da bazı özel şartlar altında aynı davranıyoruz. Tek başımızayken yerde yatan birini gördüğümüzde mutlaka yardım ederiz ancak kalabalık bir ortamda bu yardımı o insanlardan esirgeriz. Bunu neden yaparız. Çünkü “Seyirci Kalma Etkisi” altındayız onun için. İşte yeni kitap çalışmamda bu “etkiler (effect)” konusunu ele alıyorum. “Etkiler” genel olarak olumsuzluklarımızı içeriyor ama önemli olan hayatta yaptıklarımızla insanlara örnek olabileceğimiz, yaşantımızı daha yaşanır hale getirecek olumlu etkiler bırakmaktır. Gandi’nin, Mandela’nın, Newton’un, Galileo’nun bizler üzerindeki olumlu etkiyi yatsımak mümkün mü?