MEDYA TİRAJ UĞRUNA UMUT TACİRLİĞİ YAPMAMALI!

Uzman Gazeteciler Sağlık Haberciliğini Değerlendiriyor


“Medya daha çok tiraj, daha çok tık ve reyting için insan sağlığı gibi önemli ve hayati bir konuda umut tacirliği yapmamalı” diyen Milliyet Gazetesi Köşe Yazarı Ali Eyüboğlu, “Söz konusu insan sağlığıysa, yapılacak her haber ve yorum bu gerçek ışığında olmalı” dedi.

Gazeteciler yaptıkları haberlerinin çalıştıkları medya kuruluşunda yayınlanması için iddialı başlıklar atabilirler. Bu başlıklar bazen bir hastalığın çözümü olurken bazen gerçek olduğu kanıtlanmamış bir bilimsel çalışma olabilir. Medyada oluşan bilgi kirliliği insanların hayatlarına mal olabilir. Alanında uzman gazeteciler, yapılan haberlerin güvenilir olması gerektiğini vurguluyorlar.  Haberlerde tiraj uğruna yapılanların yanlış olduğuna dikkat çeken Milliyet Gazetesi Köşe Yazarı Ali Eyüboğlu, medyadaki bilgi kirliliğinin önüne “haber noteri” görevi gören gerçek gazetecilerin geçeceğini söylüyor. 

Haberlerin güvenilir olması için gazetecilere yol gösterecek önerilerde bulunan Milliyet Gazetesi Köşe Yazarı Ali Eyüboğlu, medya ile ilgili görüşlerini paylaştı. 

Gazeteciliğe nasıl başladınız?
1979’da çıkmaya başlayan ve halen yayında olan Karadeniz Gazetesi, gazeteciliğe meraklı üniversite öğrencisi muhabir arıyordu. Başvuran binlerce üniversiteliden biri de bendim. Yaptığım ilk haber manşet oldu ve başlayış o başlayış.

Sizce haberlerin kurgusu yapılırken nelere dikkat edilmeli?
“Haberlerin kurgusu” derken bir haberin daha çok ilgi çekmesi için yapılanı kastediyorsanız, prensip olarak buna karşıyım. Ama kastettiğiniz bir gazetenin birinci sayfasından arka kapağına kadar hangi sayfada nelerin olması gerektiği veya TV’deki haber bültenlerinin sıralamasıysa, burada da gazeteciliğin evrensel kuralları geçerli olmalı. Elbette ki her gazetenin, her televizyon kanalının hedef kitlesi var ve haberler bu kitlenin ilgisini çekecek türden olmalı. 

“Bilgi Kirliliği”nin Önüne Geçecek Olanlar Gerçek Habercilerdir
Sosyal medya sayesinde yaygınlaşan “halk gazeteciliği”, mesleği “habercilik” olanların sorumluluğunu daha da artırdı. Bizler, “halk jurnalizmi”ne teslim olup, gelen her bilgiyi doğruluğunu test etmeden okurlarla paylaşmamalıyız. 

Güncel olaylar hakkındaki “bilgi kirliliği”nin önüne geçecek olanlar da gerçek habercilerdir. Okurların ya da izleyicilerin, “Bu yazmışsa, bu söylemişse kesin doğrudur” diyebileceği bir meslek bizimkisi.  Haberciler de “halk gazeteciliği”ne ayak uydurursa, o zaman “Haber noteri” görevini başkaları üstlenir. Unutmamak gerekir ki, doğada her boşluk doldurulur.

Ülkemizde yapılan sağlık haberlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce sağlık haberlerinde diğer haberlerden farklı olarak nelere dikkat edilmeli?  
Türk medyasının kronik sorunlarından biri de sağlık haberleridir. Eskiden gazetelerde bir, iki de olsa sağlık haberleri konusunda uzmanlaşmış muhabirler vardı. Onlardan bir kısmı ya TV’de program yapmaya başladı veya köşe yazarı olup “haber”den koptu ya da basındaki “küçülme”den payına düşeni aldı. Son yıllarda dünya medyasına baktığımızda en gözde alanlardan biri sağlık haberleri. Özellikle Avrupa medyası sağlık haberlerine çok yer veriyor ve bu haberler de okurlar tarafından bayağı ilgi görüyor. 

Türk medyasında ise durum maalesef böyle değil. Sağlık haberlerine yer verilmiyor mu yazılı medyada? Veriliyor, ama bunun çok da sağlıklı yapıldığını söylemek zor. Mesleğe başladığım 1979’de Türkiye’nin şu an yayın hayatında olmayan, ama o zamanın çok satan gazetesinin manşeti hala aklımda: “Müjde. Kansere çare bulundu.”

Yıl 2016. Amerika Devlet Başkanı Obama, “Kansere çare bulan ülke olmak istiyoruz” dedi.

Medya daha çok tiraj, daha çok tık ve reyting için insan sağlığı gibi önemli ve hayati bir konuda umut tacirliği yapmamalı.

Sağlık alanındaki gelişmeler, üretici firmaların esiri olmadan olduğu gibi verilmeli. 

Söz konusu insan sağlığıysa, yapılacak her haber ve yorum bu gerçek ışığında olmalı.

Tıbbi tedaviye destekleyecek “Alternatif tıp” seçenekleri de çok önemli bir konu. Şarlatanlar “şifacı” olarak lanse edilmemeli. Uydudan bir yığın kanal var “bitkisel ürün” adı altında cinsel performans artırıcı, kalbe, şekere, bilumum hastalığa iyi gelen şeyler pazarlayan. Düne kadar bunların bir kısmı merkez medyada yer buluyordu. Kanunlardaki boşluklardan yararlanıp uydu kanallarına çöreklenen bu insanlar ve benzerlerinin demeçlerine itibar etmemek gibi etik ilkeleri olmalı medyanın.

Hayatımızda çok fazla yer alan yeni medyada sıklıkla bloglarla  karşılaşıyoruz. Birde blog haberciliği diye bir kavram var, siz blog haberciliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Blog haberciliği maalesef ülkemizde popüler değil. Gazetelerin internet sitelerinde blog yazanlardan ilgi görenler var, ama kendi adlarına açtıkları bloglarla popüler olan “yok” denecek kadar az. Oysa Almanya’nın dünya çapında tanınan blog yazarları var. Bunun birçok sebebi var, ama galiba en önemlisi Türk halkının okumama alışkanlığı.

Ali Eyüboğlu kimdir?
Gazeteciliğe 1979′da Karadeniz gazetesinin açtığı sınavla girdim. Magazin gazeteciliğine ise 1983 yılında Merhaba’da başladım. Ardından Güneş, Bulvar ve Tercüman’da muhabirlik yaptım. Bulvar’da çalışırken tanıştığım mesai arkadaşım Ayla Özgür’le 24 Temmuz 1989′da evlendim. Tercüman’da Magazin Müdürlüğü görevimden Aralık 1990′da istifa ettim. Sekiz ay işsiz kaldıktan sonra 1991′in Ağustos ayında Milliyet’te çalışmaya başladım. 1992′nin başında ise Milliyet Magazin Servisi’nde muhabirliğe başladım. Milliyet’te yıllarca muhabir ve şef yardımcısı olarak çalıştım. 2003 yılında Milliyet Magazin Müdürü oldum. 21 Ekim 2008′a kadar Milliyet’te Magazin Müdürü, Ali’ce adlı köşenin yazarı, Milliyet Televizyon’un Yayın Koordinatörü olarak görev yaptım. 

Diyabet ve yüksek tansiyon gibi iki kronik rahatsızlığım var. Eylül 2008′deki tahlil sonuçlarımı değerlendiren Prof. Dr. Koptagel İlgün, ”Stresi hayatından çıkarmaz ya da azaltmazsan işin zor” deyince hayatıma yeni bir sayfa açmaya karar verdim. Kendime daha fazla vakit ayırabilmek ve kafamdaki projelerimi hayata geçirebilmek için 22 Eylül 2008 tarihinde emekli oldum. Bir ay sonra da idari görevlerimi devredip Milliyet’e sadece köşe yazarı olarak hizmet vermeye başladım.