“BU TEKNOLOJİ HENÜZ TÜRKİYE’DE YOK”

Biyopsi almadan tanı konulmasını sağlayan ve özellikle gastrointestinal kanserlerinin erken tanısında büyük bir umut kaynağı olan sistem henüz ülkemizde yok.

Biyopsi almadan anında tanı konulmasını sağlayan Endomikroskopi, özellikle gastrointestinal (mide-barsak kanalı) kanserlerinin erken tanısında büyük bir umut kaynağı oldu. Bu yöntemde, sindirim sisteminin aynı anda mikroskobik olarak incelenmesinin mümkün olduğu belirtilen 7. Ulusal Hepato Gastroenteroloji Kongresi’nde Endomikroskopi ve Gastrointestinal Sistem hakkında sunum yapan Meinz Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Dr. Arthur Hoffman şunları kaydetti: “Endomikroskopi, endoskopi esnasında dokunun bin kat kadar büyütülerek, histopatolojik olarak değerlendirilmesi işlemidir. Bu yöntem dünyada yeni yeni uygulanmaya başladı. Türkiye’de henüz bu yöntem kullanılmıyor. Yöntemin Türk meslektaşlarım tarafından da kullanılması amacıyla Türkiye’ye geldim. Endomikroskopi, özellikle erken ve doğru tanıda yol gösterici oluyor.”

“Tekniğin Faydaları Anlaşıldığında Kullanımı Dünya Genelinde Yaygınlaşacak”
Dr. Hoffman, bu tekniğin kullanılabilmesi için derin patoloji bilgisi bulunan, çok deneyimli gastroenterologlara ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Dr. Hoffman, Endomikroskopinin, normalde Gastoskopi ya da kolonoskopiden prosedür olarak bir farkı bulunmadığını, bu yöntemlerin maliyetlerinin de aşağı yukarı aynı olduğunu belirtti. Bu tekniğin de faydalarının anlaşılmasının ardından kullanımının dünya genelinde hızla yaygınlaşacağını söyleyen Dr. Hoffman, “Endoskopi alanındaki gelişmeler sayesinde artık biz bunları çok rahat bir şekilde kullanabiliyoruz. Bu teknoloji enflamatuar bağırsak hastalığında ve baret özefagusunda oldukça iyi sonuç veriyor. Öğrenim aşamasında patologlardan da yardım alıyoruz ama kısa sürede yardım alma hususunu en aza indirgeyerek sadece biz Gastroenteroloji uzmanları yapabiliyor hale gelebiliyoruz” dedi.

Kolon hastalıklarında, IBD bağırsak, baret özefagus, çölyak hastalıklarında ve kolitte sıklıkla kullanılabilen bir yöntem olduğunu belirten Dr. Hoffman, “En büyük avantajı kör biyopsi almıyor olmamız. Özellikle mikroskobik bir hastalıksa en doğru biyopsi noktaları kolaylıkla belirlenerek hangi hastalık olduğunun teşhisi konulabiliyor. Hatta bir çok durumda biyopsi almadan hastalık belirlenebiliyor” diye konuştu.

“Cihazın Fiyatının Yüksek Olmasının Tek Komplikasyonu Olduğu Söylenebilir”
Endomikroskobi tekniğinin, normal endoskoptan çok farklı bir cihaz olmadığını sadece ucunda bir lazer olduğunu belirten Dr. Hoffman, lazer sayesinde mukozadan 200 mikrometreye kadar görüntü alınabildiğini kaydetti. Henüz submukozaya, mukoza altına inilemediğini dile getiren Dr. Hoffman şunları kaydetti: “Standart endoskopiye çok benzer bir sistem ancak ek olarak bir butona basılıp endoskopun ucundaki laser ışının aktive ederek mikroskobik görüntü elde ediliyor. Her hangi bir insizyon (kesi) gerekmiyor. Görüntüleri yorumlamak için mikroskopi görüntüleri ve endoskopi görüntüleri eşzamanlı olarak izleniyor.

Almanya’da sedasyon ile uygulanıyor. Böylece hastanın hareket etmesi önlenmiş oluyor. Bu yöntemi kullandığımız 200 hastada sadece 1 komplikasyon görüldü. Bu komplikasyonda kan basıncında düşme ve bulantı şeklinde seyretti. Fakat tam olarak sadece bu yönteme bağlı olarak komplikasyon olmadı. Cihazın fiyatının yüksek olmasının tek komplikasyonu olduğu söylenebilir. Uygulama maliyeti çok düşük sadece bir kontrast ajan uygulayarak bunu yapmaktasınız. Sistemi satın aldığınızda oldukça maliyetli ama sonrasında ödenecek para çok düşük.”

“100 Olgu Sonrasında Cihaz Kullanılıyor”
Cihazın görüntülerinin başlarda patolog eşliğinde değerlendirildiğini kaydeden Dr. Hoffman, “Bununla ilgili Amerika’da bir çalışma yapılmış ve ‘kaç muayene sonra cihazı kullanmaya ehil bir kişi olabildiği’ araştırılmış. Sonuç olarak 100 olgu sonrasında cihaza alışmanız ve daha kolay kullanmanız söz konusu oluyor. Öğrenmeye başladıktan sonra öğrenme eğrisi hızla ilerliyor. Ancak başta bir patologun yardımına ihtiyaç oluyor. Kendi okulumuzda, Meinz Üniversitesi’nde, Fransa ve İtalya’da kurslar düzenleniyor. Bu cihaz kullanımı için mutlaka kurs alınması gerekiyor. Endoskopistlere verilen 3 günlük kurs sonunda da sertifika veriliyor. Endoskopistlerin belli bir altyapıları olduğu için bu tekniği çok hızlı öğrenebiliyorlar şeklinde konuştu.”