AMELİYAT OLAN ÇOCUĞUN PSİKOLOJİK ANATOMİSİ

Cerrahi operasyonlar genellikle tıbbi açıdan düşünülse de, psikolojik boyutları da unutulmamalı. Fizyolojik iyileşmenin tam olarak sağlanabilmesi için psikolojik iyilik ve zindelik de gerekli. İki durum beraber yürütüldüğünde iyileşme süreci de kolaylaşır ve hızlanır. 

9 yaşında birden fazla cerrahi operasyon geçiren bir çocuk danışanından yola çıkarak bu konuda farkındalık oluşturulması gerektiğini belirten Uzm. Psikolog Serap Duygulu, “Olay çocuğun, ilk ameliyatında anestezi verilmeden önce ameliyat masasında beklerken yaşanmış. Doktorları, çocuğun verebileceği tepkiyi düşünmeden; operasyon sırasında kullanılacak aletlerden, operasyonun nasıl gerçekleşeceğine kadar tüm ayrıntıları konuşmuş, hatta kullanılacak aletleri çocuğun gözü önünde birbirlerine göstermişler” dedi. 

Ameliyatın son derece başarılı şekilde gerçekleştiğini dile getiren Duygulu,  şunları anlattı: “Ancak ameliyat sonrası beklenmedik gelişmeler oluyor ve çocuk tekrar ameliyata girmek zorunda kalıyor. Bu ameliyat ilkine göre daha kısa süreli ve daha az riskli olmasına rağmen çocuk ciddi bir korku, kaygı ve tepki davranışları göstermeye başlıyor.” 

Doktordan Korkan Hasta
Ameliyat tarihine 2 gün kala tepkilerin dozu giderek artıyor ve çocuk ciddi ağlama krizleri geçiriyor, gece kabuslar görmeye başlıyor ve ailenin durumun neden kaynaklandığını bilemediği için kendisine başvurduklarını söyleyen Duygulu, “Çocuk korkularından aileye bahsediyor ancak aile durumun ciddiyetini kabul etmekte zorlanıyor. Çünkü doktorlarına bu durumdan bahsetmekten çekiniyorlar. Alanında en önemli uzmanlardan biri olduğunu, kendileriyle konuşurken bile her konuda soru soramadıklarını, sordukları sorunun doktoru sinirlendirebileceklerinden ve ameliyatı yapmaktan vazgeçmesinden çekindiklerini anlatıyorlar” diye konuştu. 

Korkunun kaynağının ameliyatın kendisi olmadığını ama ameliyat öncesi tekrar aynı konuşmalara ve görüntülere tanık olmaktan korktuğunu anlatan küçük çocuk için farklı bir çözüm yolu bulduğunu kaydeden Duygulu, şu bilgileri verdi: “Çocuğun kendisinin doktoruyla konuşmasını ve korkularını kendisinin anlatması gerektiğini söyledik. Hem anestezi ekibi, hem de doktoru durumun bu noktaya gelmiş olmasından üzüntü duyduklarını söyleyerek gerçekten de son derece konforlu bir ameliyat ortamı oluşturdular.”

Bebekte Hastane Korkusu Oluşursa
Başka bir vakadan daha örnek veren Duygulu, bu kez 2.5 yaşındaki bir çocuğun bebekliğinden başlayarak birkaç kez hastanede yatması ve küçük operasyonlar geçirmesi nedeniyle artık doktor muayenehanesine karşı direndiğini anlattı. 

Kendi Kendimize Bile Yalan Söylediğimiz Bir Durumda Çocuğun Güvenini Kazanmak Mümkün Değil 
Küçük yaşta korku ve kaygılarla mücadele etmenin çok zor olduğunu vurgulayan Duygulu, “Çünkü çocuk, ona anlatılanları ya da verilecek önerileri algılamaktan çok uzak. Aile tutumlarımızla da bu korkuları bilerek ya da bilmeden perçinliyoruz. Bir yere giderken çocuğunu yanında götürmek istemeyen anneler, ‘doktora gidiyorum, sen gelme, gelirsen sana iğne yapar’ diyebiliyor ya da ‘yaramazlık yaparsan doktor sana iğne yapacak’ diyerek çocuğu sağlık personeliyle korkutabiliyor. Çocuk gerçekten doktora götürülmesi ve aşı olması gerektiğinde bu defa da ‘korkma, bir şey olmayacak, canın yanmayacak’ denilerek sakinleştirilmeye çalışılıyor. Oysa kendi kendimize bile yalan söylediğimiz bir durumda çocuğun güvenini kazanmak ve korkmamasını sağlamak mümkün değil” şeklinde konuştu. 

Ameliyat Öncesi ve Sonrası Hastalarla Doğru İletişim Kurulmalı
Doktorluğun, insanın hayatına dokunmanın, sağlığına kavuşturmanın, yaşama imkanı sağlamanın son derece zor ve bir o kadar da saygı duyulması gereken bir meslek olduğunu hatırlatan Duygulu,  şunları söyledi: “Kimi zaman hastalar da tek taraflı bakarak doktorları huzursuz edebiliyor, fiziksel veya psikolojik şiddet uygulayabiliyorlar ne yazık ki. Bunun olmasını ne kadar istemiyorsak, aynı şeyin hastalara yapılmasını da bir o kadar yanlış buluyoruz. Cerrahi operasyona giren bir kişi son derece stresli ve kaygılı olmakla birlikte, sağlığına kavuşamama veya yaşamını kaybetme korkusu da yaşayabilir. Bu yüzden doktorların ameliyat öncesi ve sonrası hastalarıyla olan iletişimi, hastanın psikolojik durumu çok önemli. Hastaların yalnızca ameliyat öncesi yaşadıkları stres ve kaygı düşünülmemeli, ameliyat sonrasında da yaşayabilecekleri sıkıntılar ve psikolojik durumları önemsenmelidir.”

Çözüm Ne?
Ameliyat öncesi hastayı rahatlatacak olumlu cümleler kullanılmasının çok önemli olduğunu belirten Duygulu, “Hastaya ve yakınlarına operasyonla ilgili gerekli bilgiler verilmeli, onların sorularına yanıt vermekten kaçınılmamalıdır. Çocuklarda ise durum biraz daha farklı. Onları en az derecede etkileyecek yüzeysel açıklamalar yapılmalı, gerekli bilgiler aileleriyle paylaşılmalı, aynı zamanda çocukları hastalık konusunda doğru yönlendirmeleri açısından aileler de bilgilendirilmelidir. Çocuklar ameliyat öncesinde operasyonda kullanılacak aletleri görmemeli, konuşmalara tanık olmamalıdır. Üstelik dışarıda, canlarının bir parçasını cerrahların ellerine bırakan son derece gergin, endişeli ve üzgün anne babalar olduğu da unutulmamalıdır. Bazı doktorlar, hastalarıyla veya hasta yakınlarıyla iletişim kurmayı tercih etmeyebilir, asistanları aracılığıyla bunu gerçekleştirebilirler ancak böyle durumlarda hastaların da doktorlara olan güveni ve içtenliği azalarak yerini stres ve endişeye bırakır. Böyle olunca da eğer operasyon öncesinde, sırasında veya sonrasında oluşabilecek sorunlar varsa bunun düzeltilme ihtimali azalır. Bazen de verdiğim örnekte olduğu gibi daha büyük sorunlara yol açabilir” dedi.