“Türkiye’de MR’ı Olmayan İl Kalmayacak”
Hizmet alımı modelinin sadece cihaz temini ile birlikte olabileceği gibi, cihazı kullanacak personelle birlikte de gerçekleştirilebildiğini hatırlatan Koç, şunları kaydetti: “Hizmet alımı, personelli ya da personelsiz yapılabilir. İhaleye çıkılıyor ve yüklenici firma belirlenen şartlarda cihazı temin ediyor. Böylece kısa sürede teknolojik imkanlara erişilmiş olunuyor. Ancak buna rağmen, belli bölgelerde hizmet alımı modeliyle de olsa henüz MR hizmetinin sunulamadığı illerimiz mevcuttu. Şimdi, bu illerimizin ihtiyaçlarını da dikkate alarak merkezi alım yaptık. Son olarak MR hizmeti verilemeyen 9 ilimizde, MR ihalesine çıkılmış olmasına rağmen yüklenici firma bulunamadığı için buralarda bu tür bir sağlık hizmeti sunulamıyordu. Bu illerle ilgili biz de toplu alıma çıktık. Şimdi cihazlarımız teslim edildi. Artık daha önce MR cihazı bulunmayan Çankırı, Bitlis, Hakkari, Burdur, Artvin, Ağrı, Iğdır, Bayburt ve Ardahan’daki devlet hastaneleri de bu hizmeti verebilecek duruma gelecek. Bu illerdeki hastanelere yapılan başvurularda MR istendiğinde, vatandaşlar en yakın ilden hizmet alabiliyor. Bu da hem vatandaşları mağdur ediyor hem de başvuru yapılan hastanedeki iş yükünü artırıyor. Şimdi aldığımız cihazların hizmete girmesiyle birlikte, bu yıl sonu itibariyle Türkiye’de MR’ı olmayan il kalmamış olacak. Türkiye’de her ilde MR hizmetinin veriliyor olması, sağlıkta erişimin gelmiş olduğu nokta açısından çok önemlidir” diye konuştu.
“Teknolojiye Erişim Sağlanırken, Atıl Kapasite Oluşturulmamalı”
Üstün teknolojik cihazların dağılımının da çok önemli olduğuna işaret eden Koç, bu planlamanın sağlık bölgesi ve yerleşim yeri göz önünde tutularak yapıldığını söyledi. MR cihazlarının da atıl duruma düşmemesi için bölge nüfusunun da çok önemli olduğunu kaydeden Koç, “Teknolojiye erişim sağlanırken, atıl kapasitenin de oluşturulmaması gerekiyor. Bu nedenle Bakanlık olarak 250 bin nüfusa bir MR cihazı diyoruz. Bunun altındaki bir nüfusun olduğu ile Bakanlık olarak MR cihazı temin edilmesini planlamıyoruz. Ancak, Iğdır ve Bayburt gibi bu nüfusun altında olan illerimiz var. Bu illerde de erişilebilirliği öncelik olarak görüyoruz ve sosyal devlet anlayışını ortaya koyuyoruz” diye konuştu.
“Türkiye’de 176 Bin Kişiye Bir MR Hizmeti Düşüyor”
Türkiye’nin MR gibi üstün teknolojik cihazlara erişim açısından dünyada çok iyi bir durumda olduğunu belirten Koç şöyle devam etti: “Bazı Avrupa ülkelerinde aylarca MR için sıra bekleniyor. Türkiye’de MR için en fazla 7-10 gün sıra bekleniyor. 2002 yılında MR cihazı sayısı 18 iken 2009 yılında 234 adete ulaştı. Son güncel verilere göre, özel hastanelerde 370, üniversite hastanelerinde 65, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde ise 247 adet MR bulunuyor. Son alınan MR cihazlarıyla birlikte bu sayı 256 oluyor. Son illere tüm hastanelerde MR hizmeti ele alındığında Türkiye’de 176 bin kişiye bir MR hizmeti düşüyor. Çekim sayısı itibariyle 100 kişiden ikisinden MR isteniyor. Bu beklenen bir çekim sayısı.”
“24 Saat Uygun Koşullarda Çalıştırılan Bir Mr Cihazı ile En Fazla 60-70 Tetkik Yapılır”
Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Okan Akhan, konu ile ilgili şunları kaydetti: “MR cihazı bulunmayan bazı illere (9 il merkezi) Sağlık Bakanlığınca cihaz alınması olumlu bir gelişmedir. Ancak bu cihazlarla yapılacak tetkiklerin uluslararası standartlara uygun protokollerle yapılmasının sağlanması gerekir. Çünkü ülkemizde birçok devlet hastanesinde özellikle hizmet alımı ile çalıştırılan cihazlarla, MR tetkiklerinin doğru protokollerine uyulmaması nedeniyle yapılan tetkiklerin kalitesi çok düşük olmakta ve hastalıkların tanısı tetkik yapıldığı halde konulamamaktadır. Bu durum yapılacak tetkiklerin hangi kurallara göre yapılması gerektiğinin Bakanlık ve SGK tarafından belirlenmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu kural eksikliğinin sonucu olarak 24 saat uygun koşullarda çalıştırılan bir MR cihazı ile en fazla 60-70 tetkik yapmak gerekirken bu sayı birçok merkezde 100 tetkiki aşmakta ve bazı merkezlerde günlük 200 tetkike yaklaşmaktadır. Uygun yapılmayan tetkiklerin hastalarımıza bir faydası olmadığını unutmamamız gerekiyor.”