Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından düzenlenen “Tıp Fakülteleri / Tıp Eğitiminde Kriz” toplantısı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binasında gerçekleştirildi. Gaziantep, İzmir, Ankara, Kocaeli, Aydın, Kahramanmaraş, Antalya, Adana, Denizli, Samsun, Bolu, Tokat, Zonguldak, Trabzon illerinden, tıp fakültesi dekan ve dekan yardımcıları ile çok sayıda uzmanlık derneğinin ve öğretim üyesinin katıldığı toplantıda sorunlar masaya yatırıldı.
TTB II. Başkanı Prof. Dr. Feride Aksu Tanık ve Ankara Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gülriz Ersöz’ün açılış konuşmalarının ardından TTB Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. İskender Sayek’in sunumuyla başladı.
Kontenjan Artışı Ve Kadro Meselesi
Hacettepe’nin fiziki donanımının 200 öğrenci kapasiteli olduğunu ancak kontenjan artışları, yatay geçişler ve yabancı uyruklu öğrencilerle birlikte geçen yıl Hacettepe’ye 390 öğrencinin kayıt yaptırdığını kaydeden Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Tıp Fakülteleri Dekanlar Konseyi Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal, ÖSYM`nin kılavuzundan öğrendikleri kontenjan artışına hukuki olarak karşı çıkılabileceğini belirtti. Prof. Dr. Ünal, bir diğer sorunun da kadro meselesi olduğunu, YÖK’ten gelen “yarı zamanlı çalışan öğretim üyeleri çağırılmadan yeni kadro talebinin dikkate alınmayacağı” yönündeki yazı ile öğretim üyeleri arasındaki huzursuzluğun arttığını dile getirdi.
“Bize Fakülte Verin, Biz Onların Eğitimlerinden Sorumlu Olalım”
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Turgut Talı, “YÖK’e şunu önerdik; bize bir tıp fakültesi verin, biz onların eğitimlerinden sorumlu olalım. Hatta hizmetlerini de bir miktar karşılamaya çalışalım. Ancak madem böyle bir şey söz konusu, biz eğitimden, Sağlık Bakanlığı hastaneleri de hizmetinden sorumlu olsun. Sağlık Bakanlığı da şef-şef yardımcılarını o fakültelere yollasın” dedi.
Uzmanlığını Alan Dönmüyor
Rotasyon ile öğretim üyesi talebinde bulunan Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Fırat, yan dal ihtisasına yolladıkları toplam 12 öğretim üyesinden 10’unun tekrar Tokat’ta dönmediğini kaydetti. İki öğretim üyesinin göreve başlamasını da bitirme sınavına girmemelerine borçlu olduklarını ifade eden Prof. Dr. Fırat, 4 öğretim üyesinin mecburi hizmete gittiğini, bu sene içinde de 5 kişinin daha yan dal ihtisasını bitireceğini dile getirdi. Dekan Murat Fırat, “Biz sadece büyük üniversitelere yolladığımız öğretim üyelerimizin geri dönmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.
Kardeş Fakülteler Önerisi
Fakülte olarak, yeni açılan 20-25 tıp fakültesinin toplamından daha fazla sayıda yatağa sahip olduklarını belirten Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlker Ökten, her geçen gün eğitimi ikinci plana bırakmak durumunda kaldıklarına dikkat çekti. Prof. Dr. Ökten, sözlerine şöyle devam etti:“Biz her ay 2 bin 600 kişinin maaşını ve sigortasını ödüyoruz. Bin 200’e yakın elemanımıza da döner sermaye tazminatı veriyoruz. Yani ayda bizim en az 11-12 milyon TL para kazanmamız gerekiyor. Böyle bir yükün altında eğitim ikinci planda kalıyor. YÖK, bizden bir kliniğimizdeki öğretim üyesinin yarısını istiyor. Bu klinikte en az 4-5 konuda Türkiye’de çok az merkezde yapılan araştırmalar yapılıyor. Bu öğretim üyelerinin gidecekleri kurumda bunları yapma şansları yok. Biz bunu YÖK Başkanına ilettik. Periferde yetişen öğretim üyelerinin batıya göçünün önlenmesini istedik. Taşıma suyla değirmen dönmeyeceğini söyledik. Hepimizin ortak fikir olarak düşündüğü kardeş fakülteler önerisi sunduk. Bu bir çözüm yolu olabilir. YÖK’ün istediği öğretim üyelerimizi gönderdiğimiz zaman, bizim gibi çok büyük kapasiteyle çalışmak mecburiyetinde kalan kurumlarda işler aksayacaktır.”
Rotasyonun Yasal Boyutu
Rotasyonun yasal boyutuyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Türk Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Semih Baskan, 1982 yılında uygulanan rotasyonda, giden öğretim üyelerine o fakültenin öğretim üyesi olma zorunluluğu getirildiğini ifade etti. Bu kişilerin döner sermaye payı da alamadığını vurgulayan Prof. Dr. Baskan, “Giden öğretim üyelerinin maaşlarına zam veya katkı mümkün değil. 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’nun 14. maddesi, sadece o illerde çalışan o fakültenin hocalarına geliştirme ödeneği verilebileceğini öngörüyor. Bu öğretim üyeleri döner sermaye alamayacaklar. Gidenlerin ayrıca konut sorunları da olacak” dedi.
Rotasyondan Sadece Tıp Fakültesi Etkilenmeyecek
Hekim yetiştirmede tam gün sisteminin herkes tarafından desteklendiğini, ancak tam günün bu şekilde uygulanmasının tıp eğitimine çok büyük engel teşkil edeceğini savunan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Abacıoğlu, “Performansla birlikte eğitim ve araştırma tümüyle ortadan kalkacaktır. Tam gündeki ödemeler döner sermaye üzerinden yapılacak. Döner sermayelerin bu yükü kaldırması mümkün değil. Rotasyonla öğretim üyesi gönderdiğimiz zaman sadece tıp fakültesi değil sağlık bilimleri enstitüsü, yüksek okul programları, hukuk fakültelerindeki adli tıp dersleri de etkilenecek. İyi bir iş yükü analizi modeline ihtiyacımız var. Son çıkarılan genelgeyle rektörlüklerin elindeki saklı kadroların tümüyle anabilim dallarına dağıtılması istendi. Üniversite yönetim kurullarında konuşuluyor. Bunlar nasıl dağıtılacak, kriterler nasıl oluşturulacak?” dedi.
Toplantı sonuç bildirgesi şöyle:
• Tıp fakülteleri bugün ciddi bir krizin içindedir.
• Plansız biçimde, alt yapı olanakları oluşturulmadan, öğrenci sayısı eğitim kalitesini tehlikeli şeklide kontenjanlar ve tıp fakültesi sayısı artırılmıştır.
• Tıp Eğitimi Anabilim Dallarının Tıp Fakültelerinde kapatılarak Sağlık Bilimleri Enstitülerine bağlanması tıp eğitimi niteliğini olumsuz etkileyecektir.
• Tıp fakülteleri için yürütülmekte olan norm kadro çalışması ile akademik kadro temini ve geçişleri engellenmiş, akademisyenlerde ciddi kaygı ve motivasyon eksikliği yaratılmıştır.
• Hekimler için yürürlükte olan zorunlu hizmet şimdi de rotasyon adı ile öğretim üyelerine bir kez daha uygulanmaktadır.
• Bunun yanı sıra tıp fakültelerinin finansman yapısı değiştirilerek kamusal destek azaltılmakta, tamamen döner sermayeye bağımlı kılınmaktadır. Sonuçta akademik merkezlerin işletmeye dönüştürülmesi bilimsel mali sıkıntılar doğurmaktadır.
• Bu finansal yapı içerisinde tam gün çalışma sistemine geçilmesi ve bunun performans sistemi ile döner sermaye gelirlerinden karşılanması planlanmaktadır. Bu durumda akademik merkezler eğitim ve araştırma işlevlerinden daha da uzaklaşarak iyiden iyiye hizmet hastanelerine dönüşecektir.