1990 yılından bu yana İş Sağlığı Güvenliği Kanunu ile ilgili çalışmalar Bakanlık olarak sürmektedir. Mesleki sağlık güvenlik kanun tasarısı düşüncesi şeklinde ortaya çıkan çalışma, ilk olarak Vedat Reha Mert Bey tarafından başlatıldı. Daha önce Daire Başkanlığı olan Genel Müdürlüğümüz 2000 yılında İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü olurken, 2003 yılında kanunla tescil edildi. 2000 yılında V.Reha Mert’in başkanlığında 50 iş müfettişi, kanun taslağını hazırladıktan sonra AB uyum yasaları çalışmaları başladı. 35 yönetmelik yayınlanırken, 2005 yılında İLO’nun 155 sayılı sözleşmesi gereği Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi kuruldu. Bu konsey 2006 yılında kanun taslağı üzerinde çalışma yapılması yönünde karar aldı. Ancak sosyal taraflarca 1 yıl içerisinde kanun taslağı hazırlanamadığı için, Bakanlık 2007 yılı içerisinde bir taslak hazırladı ve taraflara göndererek, görüşleri alındı.
Kanun 10 Ekim’de Teslim Edilecek
Şubat 2008 tarihinde konsey yeniden toplanarak, kanun taslağı üzerinde görüştü. Sosyal tarafların kendi görüşlerinin yansıtılmadığının üzerinde durduklarını dile getiren İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, bir alt komisyon kurularak taslak üzerinde son şeklin verilmesi çalışmalarının yapıldığını söyledi. Bu komisyonun 3 defa toplantı gerçekleştirildiğini ve son toplantıya TTB ve TMMMOB gibi meslek kuruluşlarının katılmadığını belirten Özer, “Beklediklerinin olmadığını düşündükleri için toplantılara katılmayacaklarını söylediler. Haziran ayında konsey toplanarak tasarının son şeklini verdi. Bakanlıkta yapılan toplantı ve görüşler çerçevesinde tasarı üzerinde çalışmamız devam etti. 9 Eylül tarihinde yapılan toplantıda yine iş sağlığı güvenliğinin 25 üyesinin yanında İşçi- İşveren, memur konfederasyonu, TOBB, TESK, TTBB, TMMMOB, Sağlık Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı olmak üzere 13 üye ile toplanıldı. Toplantıda TİSK yeni bir kanun tasarısı üzerinde çalıştığını ve 1 Ekim’de teslim edeceğini belirtmiştir. Diğer taraflar da taslağın son hali üzerinde beyanda bulunacaklarını söylemişlerdir. Sayın Bakanın başkanlığında 10 Ekim’de tasarının son şekli verilecek ve sosyal tarafların görüşleri alınmış şekilde Başbakanlığa gönderilecek. 60. hükümetin eylem planında AB uyum çerçevesinde taahhüt edilmiş bir takvime göre 2008’in 4. çeyreğinde her şey sonuçlanmış olacak. 14 Ekim’de Brüksel’de konuyla ilgili toplantı olacak ve bu görüşmede yapılan değişiklikler görüşülecek” dedi.
Tüm Sağlık Çalışanları Kapsam Dahilinde
İş sağlığı ve güvenliğinin tamamen iş sağlığı şartlarını düzenleyen, teknik ve sağlık yönünden değerlendirilmesini getiren bir kanun olduğunu söyleyen Özer, yeni kanun tasarı taslağının hekimler gibi sağlık çalışanlarını da güvence altına aldığını ve böylece bütün çalışanları içine kapsadığını söyledi. Özer, istisnanın sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kanunları çerçevesinde yaptıkları çalışmalar, polislerin ve jandarmanın kolluk kuvvetlerinin kendilerine özgü operasyonlarının olduğuna dikkat çekti. Özer, kanunun hazırlanmasındaki amaçlarının İş Sağlığı ve Güvenliğinin Bağımsız bir kanun olması ve 89/391 sayılı AB direktifinin uyumlaştırılması olduğunu vurguladı.
50 Çalışan Sayısı Kalkıyor
İşyeri hekimi çalıştırma şartının 50 işçi sınırlaması varken artık bunun kaldırıldığını belirten Özer, “Bütün çalışanlara sağlık ve güvenlik hizmeti getirildi. 1 kişi de çalıştırılsa 3 kişi de çalıştırılsa çalışanlarına bu hizmet sunulacak. Çalışma ortamının sağlıklı olup olmadığı kontrol edilecek. İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yaygınlaştırılması getirilirken bazı taraflar karşı çıkıyor. Ticari hale getirildiğine dair tepki veriyorlar. Ancak diğer ülkelerde de böyle bir uygulama yapılıyor. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden kişisel maruziyete ve çalışma ortamına yönelik olarak gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmalar yapılmasını sağlamakla yükümlüdür” şeklinde konuştu. İş yerlerinin artık taşerona iş vermekle kurtulamayacağını söyleyen Özer, iş verenin taşeronu denetleme yükümlülüğü getirileceğini kaydetti.
İlkyardım, yangınla mücadele, kişilerin tahliyesi, ciddi ve yakın tehlike gibi durumlar için acil durum planları hazırlanacağını bildiren Özer, işverenin iş yerini sürekli kontrol ederek daha rahat çalışma ortamı sunacağını sözlerine ekledi. “Zamanla iş yerindeki risk değerlendirmesinin yapılması daha da çoğalacağı için bunun maliyeti düşecek” diyen Özer, bu konuda denetleyeceklerle ilgili yönetmeliğin hazırlandığını ve kanun çıkarıldıktan sonra usul ve esasları tamamlanacağını iletti.
İş Yeri Hekimliği Sertifikası
İş yeri hekimliği sertifikası vermek için Türk Tabipler Odasının, kendi kendini yetkili kıldığını belirten Özer, aslında bu yetkinin Çalışma Bakanlığına ait olduğunu hatırlatarak ”Bu yetkiyi artık İş Sağlığı ve Güvenliği Genel müdürlüğü verebilecek” dedi. Bu kanun ile birlikte 12 yenilik getirileceği müjdesini veren Özer, hastanelerin de bu denetim kapsamında olacağını söyledi.
Meslek Hastalığına Dikkat
Bir iş kazasının maliyetinin milyarlarla ölçüldüğünün altını çizen Özer, “Meslek hastalığının maliyetini ölçen yok. Kömür işletmelerinde çalışanlara ödenen tazminatlar milyarları, trilyonları buluyor.1970 lerde ölen bir kömür işçisinin akciğerini testere kesmediği söyleniyordu. Kayıtlara geçen meslek hastası sayısı 233, gerçekle bağdaşmıyor” şeklinde değerlendirdi. Sağlık Merkezlerinin kendilerine intikal eden iş kazası veya şüphesi/ teşhisi konan meslek hastalığı olduğunda 10 gün içerisinde Bakanlığa bildirmekle yükümlü olacaklarını dile getiren Özer, bildirilmediği takdirde cezai müeyyidesi olacağını belirtti.
Tuzla Sıkı Denetim Altında
Mart ayından bu yana Tuzla’da Genel Müdürlük uzmanlarının, ortam ölçümü yaptıklarını vurgulayan Özer, iş yerlerinin gaz, toz ve ağır metaller yönünden ölçümlerinin yapıldığını ve sonucun meslek hastalığı yönünden iç açıcı olmadığını söyledi. İnsan hayatının çok önemli olduğuna dikkat çeken Özer “Bu sebepten kanun taslağı için tarafları topladık, ne getiriyorsunuz, yanlış getirilen maddeler var. Bulunulan kuruma rant sağlanmaya çalışılıyor. Bu tasarı mükemmel değil, gelin bu tasarıyı mükemmele yaklaştıralım. Bakan bey sizin söylemediğiniz şeyler yazmak istemiyoruz diyor. Kimse özelini bu tasarıya sokmak istemesin” değerlendirmesini yapan Özer, meslek kuruluşları veya sivil toplum kuruluşları, kendine şahsi kurumuna pay çıkartmak için, telaş içine girmemeleri için uyardıklarını kaydetti.
1958 yılında Ankara doğumlu olan Kasım Özer, 1975 yılında ODTÜ Maden Mühendisliğini bitirdi. Maden kelimesine karşı olan ilgisinden dolayı tercih eden Özer, Kömür İşletmelerinde 2 yıl maden mühendisi olarak çalıştıktan sonra 1985 yılında İş Müfettiş Yardımcısı olarak Çalışma Bakanlığında göreve başladı. 25 Ocak 2008 tarihinde İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü görevine tayin oldu. İş müfettişi sıfatıyla 1991 yılında İngiltere’de Kamu yönetimi teknikleri ve AB konusunda 3 aylık seminere katılan Özer, ayrıca 1997 yılında Japonya’da iş yeri ortamının iyileştirilmesi seminerlerine katıldı.