ECZACILIK EKONOMİSİ NEREDEN NEREYE GELDİ?

2002-2012 yılları arasında eczanelerin ekonomik yapısının nasıl değiştiği hakkında bilgi veren Türk Eczacıları Birliği (TEB) Genel Sekreteri Harun Kızılay, eczacıların gün geçtikçe kan kaybettiğini ve bu duruma bir an önce çözüm bulunması gerektiğini söyledi.


2002-2012 yılları arasında sağlık hizmetlerinde çok önemli değişiklikler oldu. Şu anda mevcut iktidar vatandaş memnuniyetinin istatistiki olarak artmasıyla da çok belirgin sağlık hizmetinde değişiklikler yaptı. Adeta paradigmanın değiştiğini belirten Türk Eczacıları Birliği (TEB) Genel Sekreteri Harun Kızılay, şunları söyledi: “Bu süreç içerisinde değişiklikler yapılırken bu hizmeti sunan kişiler, ihmal edildi. Son 10 yıla bakıldığında hükümet sağlık alanında başarılı ama bu başarı elbette hükümetin uygulamaları ile değil. Bu başarı bu hizmeti vatandaşa sunan insanlarında başarısıdır. fakat geldiğimiz noktada biraz değerlendirme yapacak olursak eczacılar ihmal edilmiş vaziyette.
 

“Geldiğimiz Noktada Eczane Ekonomileri Açısından Baktığımızda Çok Ciddi Anlamda Sorun ile Karşı Karşıya Kalıyor”

2002 yılında vatandaşlarımızın büyük bir kısmı 46 milyon civarında SSK’lı ve yaklaşık 10 milyon civarında yeşil kart ile bakmakla yükümlü oldukları insanlar vardı. Bunlar serbest eczanelerden hizmet almıyorlardı. 2005 yılında SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devriyle birlikte artık bu hastalarda serbest eczanelerden hizmet almaya başladı. Sistemde bazı tıkanmalar meydana gelse de eczacı bunu sineye çekti ve hizmet etmeye devam etti. Ancak geldiğimiz noktada eczane ekonomileri açısından baktığımızda çok ciddi anlamda sorun ile karşı karşıyalar. 

“2012 Yılı Verilerine göre, Bizim 24 Bin 309 Adet Eczanemiz Var”

2012 yılı verilerine göre, 24 bin 309 adet eczanemiz var. Eczanelerin Sosyal Güvenlik Kurumu ile yapmış olduğu sözleşmelerde 4 kategori var. Bunlardan birinci kategori aylık 0-50 bin TL arasında satış hasılatı yapan eczane sayısı toplam 12 bin. Yani ilaç fiyatlarının düşmesi, eczacılarında doğal olarak cirolarını düşürdü. Ama 2002-2012 yılları arasında çok büyük değişimler yaşandı. 

“Son 10 Yıl İçerisinde Yaklaşık 8 Bin Eczane Açıldı”

Referans ilaç fiyatlandırma sistemi nedeniyle ilaç fiyatlarında düşüşler oldu. Cirolar düştü. Bu arada da eczane sayısı giderek arttı. Son 10 yıl içerisinde yaklaşık 8 bin eczane açıldı. Açılan bu eczanelerde genelde büyük şehirlerde toplanmış durumda. 

Hakkari’de 12 Bin 600 Kişiye Bir Eczane Düşerken Muğla’da 2 Bin Kişiye 1 Eczane

Dolayısıyla eczaneler arasında gelir paylaşımı, gelir dağılımı da asimetrik şekilde gelişti. Bugün Hakkari’de 12 bin 600 kişiye bir eczane düşerken, Muğla’da 2 bin kişiye 1 eczane düşüyor. Elbette cirolarında belirgin bir şekilde düşmüş olması ve sınırsız bir eczane açılışı eczaneler arasındaki dengeyi değiştirdi.”

“Eczaneler Aile Sağlığı Merkezinin Açıldığı Bölgelere Göç Etmek Zorunda Kaldı”

Aile hekimliği pilot uygulaması ile birlikte başlayan, eczanelerin il ya da ilçelerdeki göçünün hızlandığını hatırlatan Kızılay, “Sonuçta eczacılar memur değildir. Her hangi bir yere gidip adapte olabilecek ya da çalışabilecek insanlar değiller. Eczacılar, eczane açtıkları çevredeki, insanlarla yakınlık kurması gerekiyor. Eczanelerin il ya da ilçelere göç etmeleri hem hasta hem de ticari anlamda olumsuz etkiledi. Aile hekimliği uygulaması eskiden çok belirgin değildi ve eczaneler muayenehanelere yakın yerlere konuşlanmıştı. Ama muayenehanelerin ortadan kaldırılması ile birlikte, o bölgedeki eczaneler aile sağlığı merkezlerinin açıldığı bölgelere göç etmek zorunda kaldı. Bu eczaneler için yer değişimi de gelirleri açısından ve belli bir zaman geçirmeleri gerektiği için büyük bir zorluk meydana getirdi. 

İskonto Oranı Yüzde 41’lere Kadar Ulaştı

Bütün bunlar ve buna benzer durumlar eklendiğinde eczacıların mali yapılarında çok ciddi sorunlar oldu. Bir başka önemli sorun eskiden ilaç üreticileri Sosyal Güvenlik Kurumuna eski adıyla SSK’ya yüzde 4-11 arasında değişen iskonto yapardı. Ama bu iskonto ve oran yüzde 41’lere kadar ulaştı. Bu iskontonun eczacıya yaptığı bazı hasarlar var. Ekonomik anlamda eczacıların taşıma zararı diyoruz. Kasım 2011 ayından itibaren ilaç firmalarının SGK’ya yapmaları gereken iskontoları bir kısmı yapmadı. Bunlar eczacının cebinden çıktı. Yani eczanenin bulundukları yerden göçleri ekonomik zorlukları, ilaç fiyat kararnamesi nedeniyle oluşan durum, ilaç üreticilerinin iskontolarıyla ilgili farklılıklarıyla ilgili hepsi bir araya geldiğinde eczanelerin sabit girdileri arttı. Ama ciroları düştü. Dolayısıyla eczane açılışlarında da her hangi bir sınırlamanın olmaması son 10 yıl içerisinde sağlık hizmetinin sunulması konusunda büyük bir özveri gösteren eczacıları ekonomik anlamda baskı altına aldı. 

“Vatandaşa Her Zaman ve Her Türlü Fedakarlığı Yapanların Bu Düşüşüne Bir Dur Denmesi Lazım”

Eczane ekonomilerinde 2002-2012 yılına kadar gelen süreç içerisinde yapılmış olan iyi sağlık uygulamaları vatandaşı memnun etti. Bu yapılan işlemler önemli işlemlerdir. Ama bu hizmeti sunan eczacılar örselendi. Bizim burada beklentimiz sağlık hizmeti sunucuları içerisinde önemli yer teşkil eden eczacıların, sorunlarının çözümü ivedilikle sağlanmalı. Eczanelerin sağlık hizmeti üreten, vatandaşa her zaman ve her türlü fedakarlığı yapanların bu düşüşüne bir dur denmesi lazım. Yapılan protokollerde, ilaç üreticilerinin SGK aracılığıyla eczacıları aracı kılarak yapmış olduğu iskontoların, direkt olarak ilaç şirketi ile SGK ile arasında yapılmasını talep ediyoruz. Çünkü Medulla provizyon sisteminden o ilaç firmasına ait kaç kutu satın aldığını görülebilecek. 

Eczaneler Kılcal Damarlara Kadar İnmiş Durumda

Eczacıların kamuya yapmış olduğu baremlerinin değiştirilmesi ve reçete başı almış oldukları 25 kuruşluk hizmet bedelinin daha makul bir seviyeye getirilmesi gerekiyor. Sonuçta eczane sayısı 24 bin neredeyse her semtte eczanemiz var. Bu kadar kılcal damarlara kadar inmiş olan ve hizmet sunan eczacıların hizmetlerini daha sağlıklı ortamda sunmaları için onların ekonomik olarak en azından sorunlarını azaltması lazım. Tam olarak çözülemese bile. Bunun içinde Sağlık Bakanlığı, SGK ve ekonomi kurumunun eczane ekonomileri ile ilgili bizim feryatlarımıza biraz kulak vermeleri gerekiyor. Türkiye’de eczane sayısı açısından 12 bin tane eczanemizin aylık geliri yapmış olduğu bir incelemeye göre 0 -1500 lira arasında değişiyor. 
Eczacılarımızın yaklaşık yüzde 10’u aylık ortalama bin 100 TL gelir elde ediyor ki bu asgari ücretin bir buçuk katı kadardır. Eczanede bir sermaye konuyor. İstihdam oluşturuluyor. Vergi veriyor, yanında işçi çalıştırıyor. Ama buna rağmen eczacının o sosyal seviyesine uygun olmayan bir gelir seviyesi şu anda söz konusu. Dolayısıyla çok ciddi anlamda eczane ekonomileri alarm vermeye başladı. Bu konu ile ilgili ekonomik koordinasyon kurulu başta olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu ile TEB çeşitli görüşmeler yapıyor” dedi. 
Doğru, etik ve tarafsız haberciliğin adresi Med-Index : www.med-index.com Mutlaka ziyaret edin!

ECZACILIK EKONOMİSİ NEREDEN NEREYE GELDİ?

2002-2012 yılları arasında eczanelerin ekonomik yapısının nasıl değiştiği hakkında bilgi veren Türk Eczacıları Birliği (TEB) Genel Sekreteri Harun Kızılay, eczacıların gün geçtikçe kan kaybettiğini ve bu duruma bir an önce çözüm bulunması gerektiğini söyledi.


2002-2012 yılları arasında sağlık hizmetlerinde çok önemli değişiklikler oldu. Şu anda mevcut iktidar vatandaş memnuniyetinin istatistiki olarak artmasıyla da çok belirgin sağlık hizmetinde değişiklikler yaptı. Adeta paradigmanın değiştiğini belirten Türk Eczacıları Birliği (TEB) Genel Sekreteri Harun Kızılay, şunları söyledi: “Bu süreç içerisinde değişiklikler yapılırken bu hizmeti sunan kişiler, ihmal edildi. Son 10 yıla bakıldığında hükümet sağlık alanında başarılı ama bu başarı elbette hükümetin uygulamaları ile değil. Bu başarı bu hizmeti vatandaşa sunan insanlarında başarısıdır. fakat geldiğimiz noktada biraz değerlendirme yapacak olursak eczacılar ihmal edilmiş vaziyette.
 

“Geldiğimiz Noktada Eczane Ekonomileri Açısından Baktığımızda Çok Ciddi Anlamda Sorun ile Karşı Karşıya Kalıyor”

2002 yılında vatandaşlarımızın büyük bir kısmı 46 milyon civarında SSK’lı ve yaklaşık 10 milyon civarında yeşil kart ile bakmakla yükümlü oldukları insanlar vardı. Bunlar serbest eczanelerden hizmet almıyorlardı. 2005 yılında SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devriyle birlikte artık bu hastalarda serbest eczanelerden hizmet almaya başladı. Sistemde bazı tıkanmalar meydana gelse de eczacı bunu sineye çekti ve hizmet etmeye devam etti. Ancak geldiğimiz noktada eczane ekonomileri açısından baktığımızda çok ciddi anlamda sorun ile karşı karşıyalar. 

“2012 Yılı Verilerine göre, Bizim 24 Bin 309 Adet Eczanemiz Var”

2012 yılı verilerine göre, 24 bin 309 adet eczanemiz var. Eczanelerin Sosyal Güvenlik Kurumu ile yapmış olduğu sözleşmelerde 4 kategori var. Bunlardan birinci kategori aylık 0-50 bin TL arasında satış hasılatı yapan eczane sayısı toplam 12 bin. Yani ilaç fiyatlarının düşmesi, eczacılarında doğal olarak cirolarını düşürdü. Ama 2002-2012 yılları arasında çok büyük değişimler yaşandı. 

“Son 10 Yıl İçerisinde Yaklaşık 8 Bin Eczane Açıldı”

Referans ilaç fiyatlandırma sistemi nedeniyle ilaç fiyatlarında düşüşler oldu. Cirolar düştü. Bu arada da eczane sayısı giderek arttı. Son 10 yıl içerisinde yaklaşık 8 bin eczane açıldı. Açılan bu eczanelerde genelde büyük şehirlerde toplanmış durumda. 

Hakkari’de 12 Bin 600 Kişiye Bir Eczane Düşerken Muğla’da 2 Bin Kişiye 1 Eczane

Dolayısıyla eczaneler arasında gelir paylaşımı, gelir dağılımı da asimetrik şekilde gelişti. Bugün Hakkari’de 12 bin 600 kişiye bir eczane düşerken, Muğla’da 2 bin kişiye 1 eczane düşüyor. Elbette cirolarında belirgin bir şekilde düşmüş olması ve sınırsız bir eczane açılışı eczaneler arasındaki dengeyi değiştirdi.”

“Eczaneler Aile Sağlığı Merkezinin Açıldığı Bölgelere Göç Etmek Zorunda Kaldı”

Aile hekimliği pilot uygulaması ile birlikte başlayan, eczanelerin il ya da ilçelerdeki göçünün hızlandığını hatırlatan Kızılay, “Sonuçta eczacılar memur değildir. Her hangi bir yere gidip adapte olabilecek ya da çalışabilecek insanlar değiller. Eczacılar, eczane açtıkları çevredeki, insanlarla yakınlık kurması gerekiyor. Eczanelerin il ya da ilçelere göç etmeleri hem hasta hem de ticari anlamda olumsuz etkiledi. Aile hekimliği uygulaması eskiden çok belirgin değildi ve eczaneler muayenehanelere yakın yerlere konuşlanmıştı. Ama muayenehanelerin ortadan kaldırılması ile birlikte, o bölgedeki eczaneler aile sağlığı merkezlerinin açıldığı bölgelere göç etmek zorunda kaldı. Bu eczaneler için yer değişimi de gelirleri açısından ve belli bir zaman geçirmeleri gerektiği için büyük bir zorluk meydana getirdi. 

İskonto Oranı Yüzde 41’lere Kadar Ulaştı

Bütün bunlar ve buna benzer durumlar eklendiğinde eczacıların mali yapılarında çok ciddi sorunlar oldu. Bir başka önemli sorun eskiden ilaç üreticileri Sosyal Güvenlik Kurumuna eski adıyla SSK’ya yüzde 4-11 arasında değişen iskonto yapardı. Ama bu iskonto ve oran yüzde 41’lere kadar ulaştı. Bu iskontonun eczacıya yaptığı bazı hasarlar var. Ekonomik anlamda eczacıların taşıma zararı diyoruz. Kasım 2011 ayından itibaren ilaç firmalarının SGK’ya yapmaları gereken iskontoları bir kısmı yapmadı. Bunlar eczacının cebinden çıktı. Yani eczanenin bulundukları yerden göçleri ekonomik zorlukları, ilaç fiyat kararnamesi nedeniyle oluşan durum, ilaç üreticilerinin iskontolarıyla ilgili farklılıklarıyla ilgili hepsi bir araya geldiğinde eczanelerin sabit girdileri arttı. Ama ciroları düştü. Dolayısıyla eczane açılışlarında da her hangi bir sınırlamanın olmaması son 10 yıl içerisinde sağlık hizmetinin sunulması konusunda büyük bir özveri gösteren eczacıları ekonomik anlamda baskı altına aldı. 

“Vatandaşa Her Zaman ve Her Türlü Fedakarlığı Yapanların Bu Düşüşüne Bir Dur Denmesi Lazım”

Eczane ekonomilerinde 2002-2012 yılına kadar gelen süreç içerisinde yapılmış olan iyi sağlık uygulamaları vatandaşı memnun etti. Bu yapılan işlemler önemli işlemlerdir. Ama bu hizmeti sunan eczacılar örselendi. Bizim burada beklentimiz sağlık hizmeti sunucuları içerisinde önemli yer teşkil eden eczacıların, sorunlarının çözümü ivedilikle sağlanmalı. Eczanelerin sağlık hizmeti üreten, vatandaşa her zaman ve her türlü fedakarlığı yapanların bu düşüşüne bir dur denmesi lazım. Yapılan protokollerde, ilaç üreticilerinin SGK aracılığıyla eczacıları aracı kılarak yapmış olduğu iskontoların, direkt olarak ilaç şirketi ile SGK ile arasında yapılmasını talep ediyoruz. Çünkü Medulla provizyon sisteminden o ilaç firmasına ait kaç kutu satın aldığını görülebilecek. 

Eczaneler Kılcal Damarlara Kadar İnmiş Durumda

Eczacıların kamuya yapmış olduğu baremlerinin değiştirilmesi ve reçete başı almış oldukları 25 kuruşluk hizmet bedelinin daha makul bir seviyeye getirilmesi gerekiyor. Sonuçta eczane sayısı 24 bin neredeyse her semtte eczanemiz var. Bu kadar kılcal damarlara kadar inmiş olan ve hizmet sunan eczacıların hizmetlerini daha sağlıklı ortamda sunmaları için onların ekonomik olarak en azından sorunlarını azaltması lazım. Tam olarak çözülemese bile. Bunun içinde Sağlık Bakanlığı, SGK ve ekonomi kurumunun eczane ekonomileri ile ilgili bizim feryatlarımıza biraz kulak vermeleri gerekiyor. Türkiye’de eczane sayısı açısından 12 bin tane eczanemizin aylık geliri yapmış olduğu bir incelemeye göre 0 -1500 lira arasında değişiyor. 
Eczacılarımızın yaklaşık yüzde 10’u aylık ortalama bin 100 TL gelir elde ediyor ki bu asgari ücretin bir buçuk katı kadardır. Eczanede bir sermaye konuyor. İstihdam oluşturuluyor. Vergi veriyor, yanında işçi çalıştırıyor. Ama buna rağmen eczacının o sosyal seviyesine uygun olmayan bir gelir seviyesi şu anda söz konusu. Dolayısıyla çok ciddi anlamda eczane ekonomileri alarm vermeye başladı. Bu konu ile ilgili ekonomik koordinasyon kurulu başta olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu ile TEB çeşitli görüşmeler yapıyor” dedi. 
Doğru, etik ve tarafsız haberciliğin adresi Med-Index : www.med-index.com Mutlaka ziyaret edin!