Son dönemlerde diyabetin farklı bir şekilde tedavi edildiğini vurgulayan haberler gündeme geliyor. İnsanlar hastalıklardan kurtulmak için hemen bu yöntemlere başvuruyor.
Medyada gördüğümüz bu haberler ya da sosyal medyada reklamı yapılan bu operasyonlar anlatıldığı gibi mi? “Diyabeti bitiriyoruz!”, “İnsülin iğnelerini kaldırıp atın!” gibi benzetmeli çıkarımların son derece tehlikeli ve gereksiz sorunlarla karşılaşılmasına neden olabildiğini belirten Prof. Dr. Halil Coşkun, “Bugün için ülkemizde Sağlık Bakanlığı, SGK ve TTB bünyesinde diyabetin cerrahi tedavisine yönelik tarif edilmiş hiçbir özel ameliyat tipi bulunmuyor” dedi. Prof. Dr. Coşkun ile konuyu detaylı şekilde konuştuk.
Bu haberlerin etkisiyle, obezite cerrahisinde artış var mı?
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de obezite cerrahisi hızlı bir artış gösteriyor. Elde edilen son verilere göre dünyada her yıl yaklaşık 500 bin ameliyat yapılır duruma geldi. Bu ameliyatların yaklaşık 300 binini ABD, geri kalanını ise diğer dünya ülkeleri yapıyor. Ülkemizde de net veriler olmamakla birlikte yıllık 12-15 bin ameliyat sayısını erişmiş bulunuyoruz. Bununla birlikte Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 1980’li yıllarda dünyada 108 milyon insan diyabetli iken, 2014 yılında bu sayı 500 milyon dolayına ulaştı. Bu sayının yaklaşık yüzde 90’ınını Tip2 Diyabetli hastalar oluşturuyor.
Obezite oranı arttıkça Tip2 Diyabetli hasta sayısı da artıyor, çünkü bu hastaların yüzde 90’ı obezite grubunda bulunuyor.
Obezite cerrahisi ile diyabet cerrahisi aynı mı?
Beni tanıyan meslektaşlarımın büyük kısmı uzun yıllardır obezite cerrahisi ile ilgilendiğimi bilirler. Obezite cerrahisi diyorum çünkü bu yıllarda Metabolik Cerrahi veya Diyabet Cerrahisi kavramı yoktu. Oysa bu işle uğraşan cerrahlar biliyordu ki obezite ameliyatlarından sonra bir çok hastamızın Tip2 Diyabetlerin de ciddi düzelmeler görüyorduk. Yani obezite ameliyatları sadece zayıflama sağlamıyor, kilo vermeden bağımsız başta Tip2 Diyabet olmak üzere birçok metabolik hastalığın da gerilemesine hatta tamamen düzelmesine neden oluyordu.
Tüm bu verilerin bir araya gelmesi sonucunda 2007 yılında American Society for Bariatric Surgery (ASBS) ve International Fedaration for the Surgery of Obesity (IFSO) elde edilen sonuçların neticesinde isim değişikliğine giderek, ASMBS (American Society for Metabolic and Bariatric Surgery), IFSO ise isminin sonuna “Metabolic Disorders” ekini alarak yapılan ameliyatların artık sadece tek başına kilo kaybı ameliyatı olmadığını, hala araştırmaları devam etmekle birlikte başta Tip2 Diyabet olmak üzere “Metabolik Hastalıkları” düzelten bir cerrahi olduğunu onaylamış oldu.
O zaman bu ameliyata diyabet cerrahisi demek doğru mu olacak?
İşte bu tarihten itibaren işler biraz karmaşık bir durum almaya başladı. Çünkü bir grup araştırmacı özellikle tüm Tip2 Diyabeti bulunan hastaları bu ameliyat ile tedavi etmenin uygun olup olamayacağını sorgulamaya başladı. Aslında konuyla ilgili olarak tıbbi literatürde ilk kez Pories WJ ve arkadaşları yapmış oldukları çalışmada morbid obez+Tip2 Diyabetli hastalarda Gastrik Bypass ameliyatının olumlu etkilerini yayınlamışlardı ancak kişisel düşüncem o dönemde çok fazla bir etki uyandırmamıştı.
Diyabet cerrahisi ilk ne zaman ortaya çıktı?
Diyabet Cerrahisini bu kadar gündeme getiren asıl kişi ise Prof. Dr. Francesco Rubino oldu, kendisi gerçekten bu alanda ciddi akademik çalışmalar yaparak obezite ameliyatlarının Tip2 diyabet üzerinde nasıl düzelme meydana getirdiğini açıklığa kavuşturmaya çalıştı. Bu gün hala dünyada bu alanın önderliğini yapmaya devam etmektedir. Kendisi ve bu alanda çalışmalar yapan birçok araştırmacı ile birlikte ilk kez 2007 yılının sonunda İtalya, Roma da 1. Diyabet Cerrahi Zirvesini, 2011 yılında ise ABD, New York da 2. Diyabet Cerrahi Zirvesini yaparak akademik dünyayı bir araya getirdi. En son olarak da 2015 yılında İngiltere, Londra da 3. Diyabet Cerrahi Zirvesini gerçekleştirerek tüm verileri bir araya toparlanarak 2016 yılı içerisinde Diabetes Care dergisinde bu alanla ilgili bir konsensus raporu yayınlandı.
Yapılan son 2 toplantıya bende katılarak çalışmaları yakından takip etme imkanı buldum.
Yeni oluşan bir alanın ismi konusunda insanların kafası karışıyor. Obezite ve Diyabet Cerrahisi ismi mi kullanılmalı?
2012 yılında Diyabet Cerrahisinin detaylarını ve güncel çalışmaları takip edebilmek amacıyla F. Rubino’nun o dönemde çalıştığı merkez olan ABD, Cornell Medical Center Diabetes Surgery Dept. da kendisiyle belli bir süre çalışma imkanı yakaladım. Temelde şunu söyleyebilirim ki Tip2 Diyabet için yapılan özel bir ameliyat şekli yoktu, halada yok maalesef. Yapılan ameliyatlar obezite ameliyatlarının kendisi, tüm obezite ameliyatları belli oranda Tip2 Diyabetin düzelmesini sağlıyor. Ama buna rağmen günümüzde Obezite ve Diyabet Cerrahisi diye bir kavram gündeme geldi ve bende bunu 2012 yılından itibaren hem web sitelerimde hem de sosyal medya alanlarında kullanmaya başladım. Ancak şunu da itiraf etmeliyim ki, pekte doğru bir kullanım yapmamışım, nitekim son dönemde bu kavramdan vazgeçerek “Obezite ve Metabolik Cerrahi” kavramına tekrar geri dönüş yaptım.
Bunun nedenlerini şu şekilde açıklayacağım;
• Diabetes Care de yayınlanan makale bugün için 45 tıbbi organizasyonun onayladığı ve Tip2 Diyabetin cerrahi tedavisi ile ilgili güncel bilimsel verileri içermektedir ve bizler bu çıkarımlara etik değerlerimiz gereği uymak zorundayız.
• Diabetes Care’de yayınlanan makalede Diyabetin tedavisi için geçen ameliyat tipleri Gastrik Bypass, Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide), Duedonal Switch ve Mide Bandından (Kelepçe) oluşmaktadır, başka bir özel ameliyat tarifi yapılmıyor.
• Diyabet Cerrahisi kavramı bugün için obez (VKİ>30 kg/m2) bireyler için geçerlidir, hiçbir şekilde normal kilolu hastalara uygulanması söz konusu değildir.
• VKİ 30-35 kg/m2 olan Class 1 obez grup için eğer diyabet medikal tedavi ile kontrol altındaysa cerrahi tedavi gene önerilmemektedir (detaylar için makalenin kendisini incelemenizi öneririm).
• Obezite ameliyatında uygulanan cerrahi yöntemler Tip2 Diyabeti yüzde 60-90 oranında tedavi ediyor ancak her yöntem herkes de aynı etkiyi göstermiyor. Burada diyabetin süresi, diyabete bağlı komplikasyonların oluşup oluşmadığı, diyabetin kontrol altında olup olmadığı gibi birçok değişken faktör rol oynuyor.
• Tek başına Diyabet Cerrahisi kavramını doğru bulmuyorum çünkü yapılan ameliyatlar sadece diyabeti değil diğer metabolik hastalıkları da ciddi oranda düzeltiyor. Dolayısıyla yarın bir gün bir meslektaşım çıkıp da ben “Hipertansiyon Cerrahisi” yapıyorum derse, söyleyecek bir lafımız olamaz! Söylediğine yanlıştır diyecek hiçbir verimiz bulunmuyor çünkü obezite ameliyatları hipertansiyonu %50-85 oranında tedavi ediyor.
Uzun yıllardır bu alanda çalışmalar yapan, birçok merkezde bir çok otör ile çalışmış birisi olarak “Diyabet Cerrahisi” kavramının yerine “Metabolik Cerrahi” kavramının kullanılmasını öneriyorum. Tabiki bu bir öneri, kimseyi buna zorlayamam ancak kendilerini özellikle Obezite ve Diyabet Cerrahı olarak tanımlayan meslektaşlarımın olası etik ve hukuki sorunlarda karşılaşacakları problemlere karşı dikkatlerini çekmeyi bir hekim olarak görev biliyorum.