Uyku esnasında nefes kesilmeleri anlamına gelen uyku apnesinin, gündüz yorgunluk ve uyku hali, otururken uyuklama veya uykuya dalma hali, sabah başağrısı, cinsel isteksizlik, huzursuzluk gibi şikâyetlere neden olduğunu kaydeden Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Karadağ, bu rahatsızlığın tedavisi için Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Erişen ile ortak yaptıkları çalışma hakkında Sağlık Dergisine bilgi verdi.
12 hasta üzerinde yürütülen çalışmada saf horlama hastalığı veya hafif-orta tıkayıcı uyku apnesi sendromu (TUAS) rahatsızlıklarında etkin tedavi yöntemini araştırdıklarını kaydeden
Prof. Dr. Karadağ, yumuşak damağı (palatal bölge) sertleştirerek, horlamaya neden olan titremeyi azaltacak ve yumuşak damağın hava yolunu tıkanmasına engel olacak üç implatın,
palatal bölgeye yerleştirilmesi işleminin etkili olduğunu ifade etti. Tedavi etkinliği açısından diğer yöntemlerle eşdeğer olduğu, düşük morbidite ile tek seans uygulanması ve hasta uyumu açısından diğer yöntemlere göre avantajlarının olduğunu belirten Prof. Dr. Karadağ, “Bu hastalıkların tedavisinde, yaşam tarzına yönelik bazı önlemler ve cerrahi dışı tedaviler kadar cerrahi girişimlerin de yeri büyüktür. Cerrahi girişimler, üst solunum yolundaki patolojiye bağlı olarak çok farklı olup, birçoğu yumuşak damağa yöneliktir. Tedavide amaç, hastalığı ve ona bağlı yakınmaları ve morbiditeyi ortadan kaldırmak veya en aza indirmektir. Ayrıca girişime bağlı sorunlardan, komplikasyonlardan mümkün olduğunca kaçınmaktır. Bu amaçla birçok soğuk ve sıcak cerrahi yöntemler tanımlanmıştır. Yöntem ne olursa olsun bu bölgeye yönelik cerrahi girişimlerin temel prensibi; var olan aşırı yumuşak doku hacmini azaltmak veya gevşek olan dokuları gerginleştirmektir.” dedi.
Cerrahi Yöntemler
Tedavi amacıyla birçok cerrahi yöntem tanımlandığını ifade eden Prof. Dr. Karadağ, klasik cerrahi yöntemlerinden biri olan Uvulopalatofarengoplasti (UPPP) ile havayolunu açmak için yumuşak damağın bir kısmının, küçük dilin ve bademciklerin çıkarılarak gerçekleştirildiğini vurguladı. Prof. Dr. Karadağ, “cerrahi yöntemlere baktığımızda UPPP ameliyatı TUAS’da uygulanan en sık ve en eski yöntemlerden birisidir. Ancak apnenin şiddeti arttıkça UPPP’nin etkinliği azalmaktadır. Bu yöntem yumuşak damak arkasındaki tıkanıklıklarda başarılı olurken, dil arkasındaki tıkanıklıklarda başarılı değildir. Ameliyattan sonra yaklaşık iki hafta süresince yoğun ağrı olması nedeniyle parasetamol yeterli olmayıp non-steroid anti enflamatuarlar hatta bazen narkotik analjezikler gerekmektedir.” şeklinde konuştu.
Sıcak uygulamalar
Sıcak uygulama olarak ünipolar veya bipolar koter, lazer, radyofrekans, thermal welding ve plazma koagülasyonu gibi bazı enerji kaynakları kullanılmıştır. Yumuşak damağa lazer uygulamasının sık tercih edilen yöntemlerden biri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Karadağ, lazer ile küçük dilin kalacı şekilde küçültüldüğünü kaydetti, ancak bu yöntemin TUAS’da başarı oranının düşük olduğuna dikkat çekti. Lazer uygulamasının saf horlama rahatsızlığı olan hastalarda tercih edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Karadağ, RFTA yöntemi olan radyofrekans enerjisi ile hedef dokuda ısı oluşturularak, hacim küçülmesi sağlanan cerrahi yöntemine göre dezavantajlarının olduğunu belirtti. Prof. Dr. Karadağ, hem belirgin boğaz ağrısı hem de maliyetinin fazlalığı nedeniyle tercih edilmediğine dikkat çekti.
“Palatal İmplant Girişimi Saf Horlama Hastalığında Oldukça Etkin”
Palatal implant işleminin basit, poliklinik şartlarında uygulanabilir, minimal morbiditesi olan bir yöntem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karadağ, “Yumuşak damak kas tabakası içine paralel olarak yerleştirilen ince silindir şeklinde üç polyester çubuktan oluşan sistem, yumuşak damak titreşimini azaltır ve yumuşak damağın havayolunu kapamasını engeller. Palatal implantların saf horlama hastalığındaki başarısına baktığımızda, minimal morbiditesinin olduğu, horlama şiddetini belirgin azalttığı ve eş memnuniyetinin
oldukça iyi olduğu literatürde görülmüştür. Hastanın eşine göre horlamada görsel analog skalaya göre yüzde 35 düzelme oldu ve bu istatistiksel olarak anlamlı idi. Ayrıca yine eşe göre horlama sıklığında istatistiksel olarak anlamlı olmasa da belirgin azalma oldu. Hastada 5-7 kez horlama sıklığı yaklaşık yüzde 50 oranında azaldı. Benzer şekilde horlama şiddetinde belirgin düzelme saptandı ve eş taraşından bildirilen “ara-sıra yumuşak horlama” şiddeti oranı yüzde 50’den yüzde 75’e çıktı. Sonuç olarak uygun hasta seçildiğinde, palatal implant girişiminin saf horlama hastalığında oldukça etkin bir tedavi yöntemi olduğunu ve diğer tedavilere iyi bir alternatif olduğunu düşünmekteyiz.” dedi.