TÜRKİYE BÖLGENİN “SAĞLIK ÜSSÜ”

İstanbul’da düzenlenen EXPOMED-LABTEK fuarını ziyaret eden Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, tıbbi cihaz alanında Türkiye’nin bölgede önderlik yapabilecek güce sahip olduğunu söyledi.

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ EXPOMED-LABTEK fuarını ziyaret ederek sektör temsilcilerinin sorunlarını dinledi. Katılımcılar arasında memnuniyet yaratan ziyaret sonrası düzenlenen toplantıda açıklamalarda bulunan Akdağ, Türkiye’nin son yıllarda oldukça başarılı bir sağlık reformuna sahne olduğunu söyledi. Akdağ, “Başbakan’ımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, hepimiz sağlık konusuna çok büyük bir önem atfettik. Sağlık Dönüşümün etkili ve yapısal kısmı yüzde 75 oranında tamamlandı. 2014’ün sonuna doğru sağlık kampüslerinin tamamlanmasıyla dönüşümü tamamlamayı hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.

İnsan Kaynağı Yetersiz
Sağlıkta dönüşüm programının insan kaynaklarının sayısal yetersizliği yönünden yetersiz kaldığını belirten Bakan Akdağ, 2023 yılına kadar bu yetersizliği de tamamlamayı öngördüklerini ifade etti. Bu hususta Yüksek Öğrenim Kurumu’na ve üniversitelere önemli görevler düştüğünün altını çizen Akdağ, “Doktor sayımız, uzman doktor sayımız, hemşire sayımız, fizyoterapist, klinik psikolog sayımız yetersizdir” dedi. Akdağ, “Meselenin meslek liseleri ile ilgili olarak da Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevleri var. Meselenin o kısmını da onlarla görüşerek halledeceğiz” diye konuştu.


Tıp Fakültesi Kontenjanları Yetersiz
Tükiye’de doktorların itibarlarının azaldığı yönündeki iddiaları kabul edemeyeceklerini kaydeden Akdağ, tıp fakültelerinin hala en çok tercih edilen bölümlerin başında geldiğine işaret etti. Akdağ, eğitim ihtiyacı olan pek çok genç varken yaşanan doktor sıkıntısını ise şöyle değerlendirdi, “Bazen meselemin bu tarafını bilmeyenler bize soruyorlar ‘Tıp fakültelerine veya diğer sağlık alanlarına yönelim neden azaldı? İnsanlar neden bu bölümleri tercih etmiyorlar?’ Tercih ediyorlar ama kontenjanlar azaldı. Tıp fakültelerinin puanları sürekli olarak artmıştır” değerlendirmesini yaptı.

Daha Çok Biyomedikal Mühendis Lazım
Biyomedikal mühendisliğin Türkiye’de yeterince gelişmiş olmadığını söyleyen Prof. Akdağ, insan kaynağı sıkıntısının bu alanda da yaşandığına dikkat çekti. Prof. Akdağ, “Piyasada yeterinde iyi yetişmiş biyomedikal mühendis olduğunu söyleyemeyiz. Sağlık bakanlığı biraz daha yoğun biyomedikal mühendis istihdam etmeye başlarsa firmalar şikâyet edecek ve fiyat yükselecek. Bu yüzden biyomedikal mühendisi ve tecrübeyi de yanına alan alt gruplar oluşturarak bu çalışmayı yaparak en kısa zamanda bitirmeliyiz” dedi.


En Az İşsiz Sağlık Alanında
Türkiye’de, sağlık sektörünün işsizliğin en az yaşandığı alan olduğunu ifade eden Prof. Akdağ, sağlık sektörünün kamuda ve özelde daha da büyüyerek geniş istihdam olanakları sunacağını belirtti. Prof. Akdağ, “Sağlıkta Dönüşüm programı, gerek özel gerekse kamu tarafından, genişleyen bir sağlık ortamı oluşturdu. Böylece çalışan kişiye olan ihtiyaç arttı. Özel sektörden hastanelerden bize şikâyet geliyor ‘Siz hemşire aldıkça biz hemşire bulamıyoruz’ diyorlar. Oysa Türkiye’de pek çok üniversite mezunu genç iş bulamıyor” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye Yalnız Değil
Türkiye’de çalışması yönünde kanun yaptıklarını belirten Prof. Akdağ, O dönemin cumhurbaşkanı tarafından o maddenin iptal edildiğini kaydetti. Akdağ, “Tabiî ki bir denklik sınavı ve Türkçe bilme şartı aranacaktır. Dolayısıyla sağlık turizmini geliştirmek açısından yurt dışından doktor ve diğer sağlık çalışanı getirtmemiz lazım” diye konuştu. Doktor yetersizliği açısından Türkiye’nin yalnız olmadığına değinen Prof. Akdağ, konuşmasına İngiltere örneğiyle devam etti. Prof. Akdağ, “İngiltere’de muhafazakâr bir sağlık sistemi vardır. Son 10 yıl içinde onlarda özel sağlık hizmet sunucularından hizmet alıyorlar. Hastanelere, ‘Doktorlarınızın yüzde 25’i yurtdışından olursa sizden hizmet alırız’ teklifini getiriyorlar. Oysa biz yasaklıyoruz. Bunu yasaklamanın bir manası yok. Çünkü yetersiz bir sektörden bahsediyoruz” değerlendirmesini yaptı.


Meslek Örgütleri Yanlış Yönlendiriyor
Meslek örgütlerinin son yıllardaki direncinin ve yanlış yönlendirmesinin kısmen bilgi eksikliği, kısmen de ‘ayı fazlalaşırsa bu meslekle ilgili üretilen hizmetin değeri azalır’ şeklindeki endişelerden kaynakladığını söyleyen Prof. Akdağ, bu tür kaygıların toplumsal açıdan doğru almadığını ifade etti. Amaçlarının bir meslek grubunu enflasyona uğratarak mağdur etmek olmadığının altını çizen Prof. Akdağ, “Yaptığımız hesaplara göre 2023’e kadar Türkiye’de hem doktor hem hemşire sayısını arttırmak böyle bir sonuca yol açmayacaktır. O kişiler yine iş bulabilecekler. Sadece kamu ve özel sektör tarafındaki ihtiyaç giderilecektir” dedi.


Sağlık Daha İşlevsel Hale Getirildi
Sağlık Dönüşüm Programı çerçevesinde alınan tedbirlerle sektörde yaşanan daralmanın aşıldığını söyleyen Prof. Akdağ, pek çok özel hastane ve tıp merkezinin kapanma noktasından geri döndüğünü ifade etti. Hastanelerin malzemeden yoksun, organizasyon açısından yetersiz, klasik devletçi zihniyetinde bürokrasinin ağır yükü altında ezilen konumdan kurtarılarak işlevsel hale getirildiğini anlatan Prof. Akdağ, yapılan açılımlarla satın alma ve memur çalıştırma zihniyetinin aşıldığını söyledi. Prof. Akdağ sözlerine şöyle devam etti, “Bu sürecin en büyük sıkıntısı da vatandaşa çıkıyordu. Ambulans istese kendisinden para istenir, Acilin kapısına gidilir para istenir, yoğun bakım yatağı yok. Şimdiki gibi hava ambulansı hizmeti bir yana böyle bir şeyler hayal bile edilemezdi.”

Tıbbi Cihaz Kayır Sistemi’ne “İyi Uygulama” Taktir Belgesi
Tıbbi Cihazlar için oluşturulan ulusal bilgi bankasının sektörün tüm dernekleriyle ortak çalışarak daha da geliştirilmesi gerektiğini dile getiren Prof. Akdağ, sisteme bu güne kadar 1.5 milyon kayıt yapılmasının çalışmanın başarının göstergesi olduğuna işaret etti. Akdağ, “Şimdi bunları nasıl başlıklar halinde kodlarız bunun üzerinde hep beraber çalışmalıyız. Ben bu işle ilgili daireye, genel müdürlüğe ve müsteşar yardımcısına bu anlamda çalışma yapılması talimat vereceğim” dedi. Kendisinin hastanede satın alma bölümünde çalıştığını ve yaşanan sıkıntıları bildiğini aktaran Prof. Akdağ, standartların yerinde olmaması durumunda düzgün ürün almada son derece ciddi zorluklarla karşılaşılacağını dile getirdi. Sistemin serbest rekabet sağlanacak duruma getirilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Akdağ, “Sektörü de içine alan alt çalışma grupları oluşturmalıyız. Bu alt çalışma grupları ciddi bir biçimde çalışlara bu bölümlendirmeyi yapmalı. O zaman ‘Acaba ihaleyi yapan hastane bir yönlendirmemi yapıyor?’ gibi sıkıntılar da ortadan kalkar” değerlendirmesini yaptı. Akdağ, uygulamanın başarısını “Tıbbi Cihaz Kayır Sistemi, Uluslararası Sosyal Güvenlik Birliği’nden de ‘İyi Uygulama’ olarak taktir belgesi ile ödüllendirilmiştir” sözleriyle dile getirdi.


Ortak Çalışmalıyız
Müteşebbislerin başarılarından duydukları memnuniyeti dile getiren Prof. Akdağ, 2003 yılından günümüze yaşanan ekonomik gelişmeleri şöyle anlattı, “2003 yılından bu yana bu anlamda da çok ciddi değişiklikler oldu. Ülkemiz cihaz bakımından ortalama yüzde 80 ithalata bağımlı durumdadır. Bu yüzde 20’lik kısma da son 6 yılda ulaştık. Önceden bu oran yüzde 5 civarındaydı.” Yapılacak ortak çalışmalarla önümüzdeki 5 yılda başarı çıtasının daha da yükseklere çıkarılabileceğini ifade eden Prof. Akdağ, Sanayi Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı ve sektörün diğer temsilcilerinin beraber çalışarak çok daha büyük başarılara ulaşabileceklerinin altını çizdi.

100’ün Üzerinde Ülkeye Tıbbi Cihaz Satıyoruz
Üretimde başarıda Ar-Ge’nin önemine dikkat çeken Prof. Akdağ, hükümet olarak kendilerinin bu konuya büyük önem verdiklerini ve aynı hassasiyeti özel sektörden de beklediklerini ifade etti. Akdağ, TÜBİTAK ve SANTEZ’le ortak çalışma yapmanın mümkün olduğunu kaydetti. 2003 yılına kadar medikal sektörün özel bir alan olarak düzenlenmediğini ve ilgili olduğu üretim alanının regülâsyonlarına tabi olduğunu belirten Prof. Akdağ, 2003 yılından itibaren tıbbi cihaz yönetmeliklerini yayınladık. CE sertifikasını zorunlu hale getirdik. O dönem sektörden arkadaşlarla katıldığım bir toplantıda sektör bundan şikâyetçiydi. Şimdi şikâyet eden kalmadı. Çünkü bunun lehimize olduğunu anladık. Bu belgeyle sadece yurt içine değil yurt dışına da cihaz satışı yapmak mümkün. Dünya pazarlarına çıkmak mümkün. Şu anda 100’ün üzerinde ülkeye tıbbi cihaz satılıyor. 5-6 yıl içerinde ihracatımız dörde katlandı. Bu ciddi bir gelişmedir” bilgilerini aktardı.


“5” Milyon Dolarlık İş Hacmi
Sektör üreticilerinin de gördüğü üretme azminden duyduğu memnuniyeti dile getiren Prof. Akdağ, “Sadece Türkiye’de değil yurt dışına da satış yapmak istiyorlar. Şunu da kabul etmek lazım ki sektörün Türkiye’deki hacminin gelişmesi yurt dışına satış yapmak noktasında da işimizi kolaylaştırır. Sektör son 5 yıl içinde yaklaşık iki kat büyüyerek 5 milyon dolara yakın bir hacme ulaştı” diye konuştu.

Bölgesel Güç “Türkiye”
Bölge ülkelere yaptıkları ziyaretlerden Türkiye’nin tıbbi cihaz alanında bölgede önderlik yapabilecek güce sahip olduğunu izlenimini elde ettiklerini kaydeden Prof. Akdağ, “Bu sadece üretim açısından değil, alıp satma açısından da böyle. Biliyorsunuz birçok ülke bu alıp satma işini ticarette çok başarılı bir şekilde kullanıyor. Bize gelen uluslararası ilaç, aşı ve diğer medikal firmaların da böyle talepleri var. Türkiye bu alanda bölge üssü olsun diyorlar. Çünkü onlar da biliyorlar ki böyle bir liderlik, dünyadaki birçok ilaç firmasının işini kolaylaştırır. Türkiye lojistik destek oluşturmakta gerçekten artık çok başarılı bir ülke haline geldi” değerlendirmelerinde bulundu. Prof. Akdağ, üreten, satan veya aracılık yapan işadamlarının başarılarına olan inancını dile getirerek bu anlamda fuara atfettiği önemi vurguladı.

TÜRKİYE BÖLGENİN “SAĞLIK ÜSSÜ”

İstanbul’da düzenlenen EXPOMED-LABTEK fuarını ziyaret eden Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, tıbbi cihaz alanında Türkiye’nin bölgede önderlik yapabilecek güce sahip olduğunu söyledi.

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ EXPOMED-LABTEK fuarını ziyaret ederek sektör temsilcilerinin sorunlarını dinledi. Katılımcılar arasında memnuniyet yaratan ziyaret sonrası düzenlenen toplantıda açıklamalarda bulunan Akdağ, Türkiye’nin son yıllarda oldukça başarılı bir sağlık reformuna sahne olduğunu söyledi. Akdağ, “Başbakan’ımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, hepimiz sağlık konusuna çok büyük bir önem atfettik. Sağlık Dönüşümün etkili ve yapısal kısmı yüzde 75 oranında tamamlandı. 2014’ün sonuna doğru sağlık kampüslerinin tamamlanmasıyla dönüşümü tamamlamayı hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.

İnsan Kaynağı Yetersiz
Sağlıkta dönüşüm programının insan kaynaklarının sayısal yetersizliği yönünden yetersiz kaldığını belirten Bakan Akdağ, 2023 yılına kadar bu yetersizliği de tamamlamayı öngördüklerini ifade etti. Bu hususta Yüksek Öğrenim Kurumu’na ve üniversitelere önemli görevler düştüğünün altını çizen Akdağ, “Doktor sayımız, uzman doktor sayımız, hemşire sayımız, fizyoterapist, klinik psikolog sayımız yetersizdir” dedi. Akdağ, “Meselenin meslek liseleri ile ilgili olarak da Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevleri var. Meselenin o kısmını da onlarla görüşerek halledeceğiz” diye konuştu.


Tıp Fakültesi Kontenjanları Yetersiz
Tükiye’de doktorların itibarlarının azaldığı yönündeki iddiaları kabul edemeyeceklerini kaydeden Akdağ, tıp fakültelerinin hala en çok tercih edilen bölümlerin başında geldiğine işaret etti. Akdağ, eğitim ihtiyacı olan pek çok genç varken yaşanan doktor sıkıntısını ise şöyle değerlendirdi, “Bazen meselemin bu tarafını bilmeyenler bize soruyorlar ‘Tıp fakültelerine veya diğer sağlık alanlarına yönelim neden azaldı? İnsanlar neden bu bölümleri tercih etmiyorlar?’ Tercih ediyorlar ama kontenjanlar azaldı. Tıp fakültelerinin puanları sürekli olarak artmıştır” değerlendirmesini yaptı.

Daha Çok Biyomedikal Mühendis Lazım
Biyomedikal mühendisliğin Türkiye’de yeterince gelişmiş olmadığını söyleyen Prof. Akdağ, insan kaynağı sıkıntısının bu alanda da yaşandığına dikkat çekti. Prof. Akdağ, “Piyasada yeterinde iyi yetişmiş biyomedikal mühendis olduğunu söyleyemeyiz. Sağlık bakanlığı biraz daha yoğun biyomedikal mühendis istihdam etmeye başlarsa firmalar şikâyet edecek ve fiyat yükselecek. Bu yüzden biyomedikal mühendisi ve tecrübeyi de yanına alan alt gruplar oluşturarak bu çalışmayı yaparak en kısa zamanda bitirmeliyiz” dedi.


En Az İşsiz Sağlık Alanında
Türkiye’de, sağlık sektörünün işsizliğin en az yaşandığı alan olduğunu ifade eden Prof. Akdağ, sağlık sektörünün kamuda ve özelde daha da büyüyerek geniş istihdam olanakları sunacağını belirtti. Prof. Akdağ, “Sağlıkta Dönüşüm programı, gerek özel gerekse kamu tarafından, genişleyen bir sağlık ortamı oluşturdu. Böylece çalışan kişiye olan ihtiyaç arttı. Özel sektörden hastanelerden bize şikâyet geliyor ‘Siz hemşire aldıkça biz hemşire bulamıyoruz’ diyorlar. Oysa Türkiye’de pek çok üniversite mezunu genç iş bulamıyor” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye Yalnız Değil
Türkiye’de çalışması yönünde kanun yaptıklarını belirten Prof. Akdağ, O dönemin cumhurbaşkanı tarafından o maddenin iptal edildiğini kaydetti. Akdağ, “Tabiî ki bir denklik sınavı ve Türkçe bilme şartı aranacaktır. Dolayısıyla sağlık turizmini geliştirmek açısından yurt dışından doktor ve diğer sağlık çalışanı getirtmemiz lazım” diye konuştu. Doktor yetersizliği açısından Türkiye’nin yalnız olmadığına değinen Prof. Akdağ, konuşmasına İngiltere örneğiyle devam etti. Prof. Akdağ, “İngiltere’de muhafazakâr bir sağlık sistemi vardır. Son 10 yıl içinde onlarda özel sağlık hizmet sunucularından hizmet alıyorlar. Hastanelere, ‘Doktorlarınızın yüzde 25’i yurtdışından olursa sizden hizmet alırız’ teklifini getiriyorlar. Oysa biz yasaklıyoruz. Bunu yasaklamanın bir manası yok. Çünkü yetersiz bir sektörden bahsediyoruz” değerlendirmesini yaptı.


Meslek Örgütleri Yanlış Yönlendiriyor
Meslek örgütlerinin son yıllardaki direncinin ve yanlış yönlendirmesinin kısmen bilgi eksikliği, kısmen de ‘ayı fazlalaşırsa bu meslekle ilgili üretilen hizmetin değeri azalır’ şeklindeki endişelerden kaynakladığını söyleyen Prof. Akdağ, bu tür kaygıların toplumsal açıdan doğru almadığını ifade etti. Amaçlarının bir meslek grubunu enflasyona uğratarak mağdur etmek olmadığının altını çizen Prof. Akdağ, “Yaptığımız hesaplara göre 2023’e kadar Türkiye’de hem doktor hem hemşire sayısını arttırmak böyle bir sonuca yol açmayacaktır. O kişiler yine iş bulabilecekler. Sadece kamu ve özel sektör tarafındaki ihtiyaç giderilecektir” dedi.


Sağlık Daha İşlevsel Hale Getirildi
Sağlık Dönüşüm Programı çerçevesinde alınan tedbirlerle sektörde yaşanan daralmanın aşıldığını söyleyen Prof. Akdağ, pek çok özel hastane ve tıp merkezinin kapanma noktasından geri döndüğünü ifade etti. Hastanelerin malzemeden yoksun, organizasyon açısından yetersiz, klasik devletçi zihniyetinde bürokrasinin ağır yükü altında ezilen konumdan kurtarılarak işlevsel hale getirildiğini anlatan Prof. Akdağ, yapılan açılımlarla satın alma ve memur çalıştırma zihniyetinin aşıldığını söyledi. Prof. Akdağ sözlerine şöyle devam etti, “Bu sürecin en büyük sıkıntısı da vatandaşa çıkıyordu. Ambulans istese kendisinden para istenir, Acilin kapısına gidilir para istenir, yoğun bakım yatağı yok. Şimdiki gibi hava ambulansı hizmeti bir yana böyle bir şeyler hayal bile edilemezdi.”

Tıbbi Cihaz Kayır Sistemi’ne “İyi Uygulama” Taktir Belgesi
Tıbbi Cihazlar için oluşturulan ulusal bilgi bankasının sektörün tüm dernekleriyle ortak çalışarak daha da geliştirilmesi gerektiğini dile getiren Prof. Akdağ, sisteme bu güne kadar 1.5 milyon kayıt yapılmasının çalışmanın başarının göstergesi olduğuna işaret etti. Akdağ, “Şimdi bunları nasıl başlıklar halinde kodlarız bunun üzerinde hep beraber çalışmalıyız. Ben bu işle ilgili daireye, genel müdürlüğe ve müsteşar yardımcısına bu anlamda çalışma yapılması talimat vereceğim” dedi. Kendisinin hastanede satın alma bölümünde çalıştığını ve yaşanan sıkıntıları bildiğini aktaran Prof. Akdağ, standartların yerinde olmaması durumunda düzgün ürün almada son derece ciddi zorluklarla karşılaşılacağını dile getirdi. Sistemin serbest rekabet sağlanacak duruma getirilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Akdağ, “Sektörü de içine alan alt çalışma grupları oluşturmalıyız. Bu alt çalışma grupları ciddi bir biçimde çalışlara bu bölümlendirmeyi yapmalı. O zaman ‘Acaba ihaleyi yapan hastane bir yönlendirmemi yapıyor?’ gibi sıkıntılar da ortadan kalkar” değerlendirmesini yaptı. Akdağ, uygulamanın başarısını “Tıbbi Cihaz Kayır Sistemi, Uluslararası Sosyal Güvenlik Birliği’nden de ‘İyi Uygulama’ olarak taktir belgesi ile ödüllendirilmiştir” sözleriyle dile getirdi.


Ortak Çalışmalıyız
Müteşebbislerin başarılarından duydukları memnuniyeti dile getiren Prof. Akdağ, 2003 yılından günümüze yaşanan ekonomik gelişmeleri şöyle anlattı, “2003 yılından bu yana bu anlamda da çok ciddi değişiklikler oldu. Ülkemiz cihaz bakımından ortalama yüzde 80 ithalata bağımlı durumdadır. Bu yüzde 20’lik kısma da son 6 yılda ulaştık. Önceden bu oran yüzde 5 civarındaydı.” Yapılacak ortak çalışmalarla önümüzdeki 5 yılda başarı çıtasının daha da yükseklere çıkarılabileceğini ifade eden Prof. Akdağ, Sanayi Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı ve sektörün diğer temsilcilerinin beraber çalışarak çok daha büyük başarılara ulaşabileceklerinin altını çizdi.

100’ün Üzerinde Ülkeye Tıbbi Cihaz Satıyoruz
Üretimde başarıda Ar-Ge’nin önemine dikkat çeken Prof. Akdağ, hükümet olarak kendilerinin bu konuya büyük önem verdiklerini ve aynı hassasiyeti özel sektörden de beklediklerini ifade etti. Akdağ, TÜBİTAK ve SANTEZ’le ortak çalışma yapmanın mümkün olduğunu kaydetti. 2003 yılına kadar medikal sektörün özel bir alan olarak düzenlenmediğini ve ilgili olduğu üretim alanının regülâsyonlarına tabi olduğunu belirten Prof. Akdağ, 2003 yılından itibaren tıbbi cihaz yönetmeliklerini yayınladık. CE sertifikasını zorunlu hale getirdik. O dönem sektörden arkadaşlarla katıldığım bir toplantıda sektör bundan şikâyetçiydi. Şimdi şikâyet eden kalmadı. Çünkü bunun lehimize olduğunu anladık. Bu belgeyle sadece yurt içine değil yurt dışına da cihaz satışı yapmak mümkün. Dünya pazarlarına çıkmak mümkün. Şu anda 100’ün üzerinde ülkeye tıbbi cihaz satılıyor. 5-6 yıl içerinde ihracatımız dörde katlandı. Bu ciddi bir gelişmedir” bilgilerini aktardı.


“5” Milyon Dolarlık İş Hacmi
Sektör üreticilerinin de gördüğü üretme azminden duyduğu memnuniyeti dile getiren Prof. Akdağ, “Sadece Türkiye’de değil yurt dışına da satış yapmak istiyorlar. Şunu da kabul etmek lazım ki sektörün Türkiye’deki hacminin gelişmesi yurt dışına satış yapmak noktasında da işimizi kolaylaştırır. Sektör son 5 yıl içinde yaklaşık iki kat büyüyerek 5 milyon dolara yakın bir hacme ulaştı” diye konuştu.

Bölgesel Güç “Türkiye”
Bölge ülkelere yaptıkları ziyaretlerden Türkiye’nin tıbbi cihaz alanında bölgede önderlik yapabilecek güce sahip olduğunu izlenimini elde ettiklerini kaydeden Prof. Akdağ, “Bu sadece üretim açısından değil, alıp satma açısından da böyle. Biliyorsunuz birçok ülke bu alıp satma işini ticarette çok başarılı bir şekilde kullanıyor. Bize gelen uluslararası ilaç, aşı ve diğer medikal firmaların da böyle talepleri var. Türkiye bu alanda bölge üssü olsun diyorlar. Çünkü onlar da biliyorlar ki böyle bir liderlik, dünyadaki birçok ilaç firmasının işini kolaylaştırır. Türkiye lojistik destek oluşturmakta gerçekten artık çok başarılı bir ülke haline geldi” değerlendirmelerinde bulundu. Prof. Akdağ, üreten, satan veya aracılık yapan işadamlarının başarılarına olan inancını dile getirerek bu anlamda fuara atfettiği önemi vurguladı.