THE POST FİLMİ GAZETECİLİĞİN KURALLARINI HATIRLATIYOR

Günümüz gazeteciliği gün geçtikçe yara alıyor. Gerek yeni medya ile herkesin kendini gazeteci sanması,  gerek uzman gazetecilerin kadrolarının azalması da buna tuz biber ekiyor. Ancak, bu süreç The New York Times gazetesinin yeni girişimleriyle değişmeye başladı. 

Geçmişte de gazetelerin ve gazetecilerin yaşadıkları hiç kolay olmadı. The Post filminde 1971’de Pentagon belgeleri etrafında dönen yasal süreç işleniyor. Film, Washington Post editörü Ben Bradlee  ve gazetenin sahibi Katharine Graham, ordu analisti Daniel Ellsberg tarafından yazılan ve sızdırılan Pentagon belgelerinin yayınlanmasındaki sancılı süreci konu alıyor. 

Belgeleri ilk yayınlayan The New York Times oluyor, o süreçte gazeteye yayın yasağı geliyor. Bu sırada belgeler Post ekibine de ulaşıyor, sonrasında yeni belgelerin ellerine geçmesiyle Post ekibi ikilemde kalıyor. 


Tabii gazetenin sahibinin kadın olması da erkeklerin hüküm sürdüğü bir alanda göze batıyor. 

Maddi zorluklar yaşayan gazetenin, bu süreçte destekleyicilerinin olmayacağı düşünülüyor. Gazetecilerin hapse girme riski gündeme geliyor.  Gazetecilerin gerçekleri söylemesi, en dikkat çeken hususlardan biri oluyor. Filmde gerçekler ve dürüstlük örneklerini sık sık görüyorsunuz. Korkularına yenik düşmeyen gazeteciler, halka gerçekleri yazmayı savunuyorlar. 

Sonunda haber yayınlanıyor. 

Sonraki süreçte de belgelerin yayınlanabilmesi ve özgür basının korunabilmesi için gazete ile hükumet arasında büyük bir hukuk mücadelesi başlıyor. 



Yargıç Black şu kararı veriyor:   

Amerika’nın kurucuları özgür basına, demokrasimizdeki asıl görevlerini yerine getirmeleri için gereken korumayı sağlamıştır. Basının görevi halka hizmet etmektir, halkı yönetenlere değil. 

Medya rekabeti bu olayla dayanışmaya dönüşüyor. 

Filmin sonundaki söz de kulaklara küpe oluyor: 

Haberler tarihin ilk taslağıdır. 

Şimdi günümüze dönelim ve Channel 4 kanalının Cambridge Analytica’nın maskesini düşüren araştırmacı gazetecilik örneğini hatırlayalım. Facebook üzerinden insanların korkuları ve umutları öğrenildi. Sonra bu bilgiler de başkalarının kullanması ve insanları yönetmesi için satıldı. 

İşte bu noktada, siz bilinçli medya okuryazarı ve dijital medya okuryazarı olursanız bu sistematik sömürüden kurtulabilirsiniz. Medyayı da desteklemeyi unutmayın! 

Nitelikli gazeteci, gelişen toplum demektir.