Hepatogastroenteroloji ve Endoskopi Workshop 2010 sempozyumu, Medicana International Konferans salon’unda yapıldı. Toplantıda gastroenteroloji, hepatoloji ve endoskopi alanındaki gelişmeleri ele alındı. Sempozyumda, çağımızın hastalığı reflü, mide asidini baskılayan “ proton pompa inhibitörü ilaçlar ve uzun dönemde kullanımları ile ilgili güvenlik sorunları, Türk toplumunda sıkça görülmeye başlanan inflamatuvar bağırsak hastalıkları, inflamatuvar bağırsak hastalığı ve irritabl bağırsak sendromu nedeni olarak önem kazanan gıda alerjileri, karaciğer transplantasyonu ve gastroenterolojide laboratuar testlerinin kullanımı gibi spesifik konulardaki son gelişmeler anlatıldı. Sempozyumda, girişimsel endoskopi konusunda deneyimli yabancı ve yerli endoskopi eksperlerinin uygulamalarını içeren canlı performanslar yer aldı. Endoskopi workshop’ta safra yolu ve pankreas hastalıklarının tanı ve tedavisinde kullanılan endoskopik retrograd kolanjiopankreatografi (ERCP) yapıldı, kolon polipleri olan bir hastanın polipleri endoskopik olarak çıkartıldı.
Medicana International Ankara Hastanesi Medikal Direktörü Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu açılış konuşmasında şunları kaydetti: “Medicana Hastaneler Grubu olarak; sağlık sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda, geleceğe yönelik yaptığımız yatırımlar ve atılımlarla yolumuzda güvenli adımlarla ilerliyoruz. Uluslararası standartları benimseyen, çağdaş alt yapımız ve uzman ekibimizle birlikte Türkiye’ye gelişmiş ülke standardında hizmet vermenin gururunu taşıyoruz.”
Medicana International Ankara Hastanesi Gastroenteroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ülkü Sarıtaş ise şunları söyledi: “Gastroenteroloji, hepatoloji ve endoskopi alanındaki gelişmeler baş döndürücü bir hızla devam ediyor. Birçok sindirim sistemi hastalıklarında cerrahi yerine endoskopik girişimleri kullanıyoruz. Bu toplantıyı düzenlerken amacımız bir taraftan teorik bazda son gelişmeler ışığında teşhis ve tedavileri tartışmak bir taraftan da görsel olarak yaptığımız girişimsel endoskopik işlemleri canlı olarak meslektaşlarımızla paylaşmak.”
Endoskopik Brakiterapi ile Safra Yolları Kanserleri Tedavi Ediliyor
Sempozyuma Türkiye’nin her yerinden gastroenterologların katıldığını belirten Prof. Dr. Sarıtaş, Sağlık Dergisi’ne açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Sarıtaş şöyle devam etti: “Safra yolu kanserlerinde radyasyon tedavisinin endoskopik yolla stent içinden uygulandığı ve “endoskopik brakiterapi” olarak adlandırılan yöntemi ülkemizde ilk kez biz hastanemizde uyguladık. Daha öncesinde brakiterapi radyologlar tarafından karaciğer içerisinden yapılıyordu, bu yöntemle kanama riski oluyordu ve hasta için daha zor tolere edilmekteydi. Endoskopik yöntemle safra yolundaki tümörlü bölgeye metalik stent taktıktan sonra, stent içinden nasobiliyer dren dediğimiz bir ucu safra yolunda diğer ucu burundan çıkan ikinci bir dren takıyoruz. Radyasyon kataterini bu nasobiliyer dren içinden geçirerek hastaya herhangi bir ağrı veya sıkıntı vermeden kaç seans uygulayacak ise, o kadar seans tedavi yaptıktan sonra nasobiliyer dreni burundan çekip çıkartıyoruz. Böylece tümör küçülüyor. Hatta yok oluyor. Normal radyoterapide radyasyon dışarıdan verilirken safra yolu kanseri derinde olduğu için dışarıdan verilen radyasyon yeterince etkili olmuyor ve safra yoluna gelinceye kadar karaciğer gibi diğer dokuları da etkiliyor. Halbuki endoskopik brakiterapide radyasyon nasobiliyer dren ve stent içinden uygulandığı için, iki katlı bir güvenlik bariyeri oluşturulmuş oluyor. Böylece sadece safra yolundaki kanserli dokuda etkili oluyor, diğer dokularda herhangi bir olumsuz etki görülmüyor. Stent takmış olduğumuz içinde safra yolunda radyasyona bağlı nedbe dokusu gelişimine bağlı darlık oluşmasını da engellemiş oluyoruz. Brakiterapi rahim ve broş kanserlerinde de uygulanabiliyor. Uygulamanın hiçbir yan etkisi yok. Radyasyon maddesi vücuttan yarılanma ömrünü tamamlayarak yok oluyor.”
“ABD’de İlaç Harcamasının, Yüzde 50’si Endikasyonsuz Kullanım Kaynaklı”
Reflünün her 4 erişkin kişiden birinde görüldüğünü bildiren Prof. Dr. Sarıtaş, “ Obezite, gece geç saatte yemek yeme, stres, sigara, kahve, çikolata, cips ,gazlı içecekler gibi bazı yanlış beslenme alışkanlıkları reflüye neden oluyor. Reflüde, proton pompa inhibitörü ilaçları kullanıyoruz. Ancak gereksiz ilaç kullanımına dikkat etmek gerekiyor. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre 26 milyar dolar ilaç harcamasının, yüzde 50’si endikasyonsuz kullanımdan kaynaklanıyor. Tedavide ise öncelikle hastalarımıza yaşam tarzlarını düzeltilmeleri, kilo vermeleri ve reflüye yol açan yanlış beslenme alışkanlıklarından vazgeçmelerini öneriyoruz. Verilen ilaçları düzenli kullanmaları özellikle önemli. Reflü beraberinde mide fıtığı var ise bu hastalarda cerrahi tedavi bir seçenek” dedi.
“Gebelerde Hiperemez İle Birlikte Reflü Daha Sık Görülüyor”
Reflünün gebelerde büyük sorun oluşturduğunu hatırlatan Prof. Dr. Sarıtaş, “İlaç kullanımı gebeliğin ilk üç ayında fetüse zarar verebilir. Gebelerde yaşam tarzı önlemleri yanında antiasit denilen midenin asitini hemen yok eden ilaçları kullanıyoruz, yanıt alınmazsa kontrollü şekilde proton pompa inhibitörleri kullanılabilir. Gebelerde hiperemezis ile birlikte reflü daha sık görülüyor” diye konuştu.