JAPONYA’DA TUS SINAVINI GEÇEN OFTALMOLOJI ALANINDA İLK TÜRK OLARAK HASTA MUAYENE EDEN VE OPERASYON YAPAN DR. MURAT DOĞRU

Japon TUS’unu geçen ilk  yabancı doçent ve oftalmolojideki ilk Türk olmayı başaran Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Doğru, araştırmaları ve eğitimdeki yaşadıkları ile ilgili meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi.

Keio üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesi olan Doç. Dr. Murat Doğru, Japonya’ da oturma izni hakkı almasının yanında iki aşamalı Japon Tıpta Uzmanlık Sınavını geçerek bir ilke imza attı. Göz kuruluğu üzerine çalışmalarını sürdüren Doğru, Japonya’daki yaşam şartları, çalışma koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Med-Index’e anlattı.

Ne üzerine çalışıyorsunuz?
Kornea ve ön segmenti üzerine çalışıyorum. Kuru göz ve alerji üzerine uzmanlık yaptım. Yeni tanı teknikleri geliştirilmesi yani gözyaşı miktarı ve gözyaşı kalitesinin tanımlanması ile ilgili diyagnostik tetkikler üzerine araştırmalarımı yürütüyorum. Gözyaşı bezi ile ilgili temel çalışmalarım var. Yeni göz damlalarının geliştirilmesi üzerine fare deneylerim var. 

Hangi tip hastaları ve hastalıkları tedavi ediyorsunuz? Bu hastalıkların bulguları, belirtileri ve tedavileri hakkında genel bilgiler verebilir misiniz?
Göz kuruluğu olan hastaları tedavi ediyoruz. Hafif olgulara prezervan içermeyen suni gözyaşı göz damlalarını tercih ediyoruz. Çünkü prezervan madde içeren gözyaşı damlaları bir süre sonra özellikle sık kullanımda kornea ya da konjonktivada epitel üzerinde hasar yapıyor. Toksik bir etki oluşuyor. Bu damla ile epitel iyileştirme yönünden istenilen etkiyi elde edememişsek. Hiyaluronik asit içeren göz damlaları kullanıyoruz. Ona da cevap vermeyen olgularda “otolog serum” denilen, kişinin kendi serumundan göz damlası hazırlanıyor. 

Göz Kuruluğuna “Otolog Serum” Yöntemini Uludağ Üniversitesi’ne Getirdim
Kişinin kendi kanında yara iyileştirici birçok madde var. Kuru gözü ya da iyileşmeyen yarası olan hastalara kullanıldığında çok güzel yanıt alınıyor. Türkiye’ye döndüğümde 2000 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bu yöntemi getirdim. Bu yöntem artIk bir çok Üniversitemizde yapılıyor. 

“Punktum Tıkaçları” ile Gözyaşı Kanallarını Tıkıyoruz
Gözyaşı kanallarını tıpa gibi maddelerle kapatarak da tedavi edebiliyoruz. Gözyaşı bezlerinden yeterli miktarda gözyaşı salgılayamayanlarda ve kuru göz hastalarında gözyaşı kanallarını “Punktum Tıkaçları” ile tıkıyoruz. Gözyaşı salgılanıyor, bu salgı kanallardan gitmiyor ve bu şekilde gözün nemli kalması sağlanıyor. 

Bu hastalığın dünyada ve Türkiye’de görülme sıklığı nedir, bu konuda istatistikî bilgileri paylaşabilir misiniz?
“Japonya’da 20 milyon kişi kuru göz hastası” diye bir bilgi var. Büyük çapta epidemiyolojik çalışmalarım var. Ofis çalışanlarında 40-70 yaşa arasındaki 4 bin 300 kişi üzerinde bir araştırma yaptım. Ofis çalışanları günde 4 saat üzerinde bilgisayar kullanacak olursa, kuru göz gelişmesi için önemli bir risk faktörü oluşturur. Ofis çalışanlarının yaklaşık yüzde 20’si kuru göz hastası. Sadece ofis çalışanları için değil, liselerde Japonya’da yaptığımız büyük bir çalışma var. 20 yaş altındaki 3 bin çocuğa baktık, 5 kişiden 1’i kuru göz hastası, gençlerde de çok sık karşılaşılıyor. 60 yaş üzerindeki büyüklerde de yine gözyaşı kalitesinin bozukluğuna bağlı olarak kuru göz görülüyor. 
Türkiye’de çok net bilmiyorum. Ancak, Hacettepe’den Prof. Dr. Murat İrkeç hocamızın değerli epidemiyolojik çalışmaları olduğunu biliyorum. 

Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
1965 Ankara doğumluyum, ilköğretim Namık Kemal, sonra Ankara Koleji’nde ortaokul ve liseyi birincilikle bitirdim. Hacettepe Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesi mezunuyum. Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda (TUS) Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz hastalıklarını kazandım. 



Her Hafta Sonu Japonca Dersi Aldım
Japonya’ya neden ilgi duyduğumu bilemiyorum. Bazı teorilerim var; Japonların ünlü çizgi filmi Atom Karınca’yı çok severdim. İlkokulda sıra arkadaşım Key Reşit Erer’in annesi Japon, babası Türk’tü. Onun etkisi olmuş olabilir. Lisede Ankara’da ilk defa elçilik bünyesinde bir Japonca dil kursuna başladım. Zor bir dildi ve sınıfta en son ben kaldım. Hocamız Akira Ogawa’ya rica ettim ve üniversite boyunca her cumartesi özel ders aldım. Japonca yazmayı öğrendim. Japoncanın 200 harfini ve Çin alfabesini ezberledim. Hocam, “ Artık geri kalanını Japonya’da gördükçe öğreneceksin” dedi. Onun etkisi olabilir.

Uzmanlıktan Sonra Japonya’da Eğitim Almak için Başvurdum
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra Japonya’ya gelmenin en iyi yolu olarak gördüğüm, Elçilik ile Milli Eğitim Bakanlığı ortak sınavına girdim. Burslara başvurdum, projemi beğendiler ancak uzman olduktan sonra tekrar sınava girmem söylendi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde asistanlık sürecimde bölüm başkanı olan hocam Prof. Dr. Hikmet Özçetin, uzmanlık eğitimimden sonra Japonya’da eğitim almamın daha uygun olduğunu söyledi. Hocam, Singapur’da katıldığı göz kongresinde tanıştığı bir hocanın adresini bulmamı istedi. Avrupa göz kongresi asistan hekim eğitimlerine katıldım. Bu kongreye, Türkiye’deki asistanların da mutlaka katılmasını öneririm. Japon firmalarının standına, hocanın adını verdim. Onların yardımıyla hocayı buldum. 
Uzmanlığımı aldıktan sonra tekrar Milli Eğitim Bakanlığının sınavlarına girdim. 4 yıl sonra yeniden proje hazırladım. O sırada, “Beni hatırladınız mı” dedim. Japon Elçiliğinden iki kişi, “Hatırlıyoruz” dediler ve aday olarak kabul edildim. 

Kobe Üniversitesi’nde Ön Segment Kornea Hastalıkları Üzerine Doktoramı Yaptım
Bir hafta sonra 1993 Ekim ayında uzmanlığımı alıp bir buçuk yıllığına Japonya’ya araştırma öğrencisi olarak gittim. Bir yıl sonra Hocamız Prof. Dr. Misao Yamamato, “Çok güzel şeyler yapacağına inanıyorum. Doktora sınavına gir” dedi. O zamanlar PhD kavramı Türkiye’de oftalmoloji alanında çok fazla yaygın değildi. Türkiye’deki hocamdan izin aldım ve 4 sene kadar doktora için Kobe Üniversitesi’nde eğitimime başladım. Kobe Üniversitesi’nde Ön segment kornea hastalıkları üzerine doktoramı yaptım. 
Bir yıl boyunca 40 eyaletten biri olan Kobe çevresinde araştırma yaptım. Hocam, excimer lazer aracı geleceği için sistemin kurulmasına yardımcı olmamı istedi. Bir sene Kaisei Hastanesi’nde excimer lazer ile ilgili araştırma yaptım.


Amniyon Zar ile Göz Ameliyatlarını Getirdim
Hikmet hocam, Türkiye’ye çağırdı. 2000 yılında döndüm ve doçentliğimi aldım. 2 sene içerisinde amniyon zar ile göz ameliyatları ve kornea transplantasyonları yaptım. ABD’de yapılan Temel Göz Kongresinde (ARVO) şimdiki hocam Prof. Dr. Kazuo Tsubota ile karşılaştım. “Eğer dönmek istersen yanımda yerin var” dedi. 

İki sene sonra, tekrar kararımı verdim ve “Dönmek istiyorum” dedim. Hocam, 10 dakika içinde cevap verdi. Japonya’da bir Bilim Kuruluşunun ( Japan Society for Promotion of Science), araştırmacısı olarak görev aldım. Tokyo Dental College İchikawa Hastanesinde göreve başladım. 
Japonya Sağlık Bakanlığına başvurdum, ameliyat ve hasta görmek için, en az 10 yıl klinik deneyimi ve yayını olan yabancı öğretim üyelerine, belli hocaların altında hasta bakma ve ameliyat yapma hakkı verdiler. Bu hastanede hem hasta bakıyorum hem de araştırma yapıyorum. Hocamla, burada 2 sene birlikte çalıştık. 

Biz Türkiye’de tıp fakültesinden mezun olunca TUS’a girmek zorundayız. Japonya’da da böyle bir sistem var. Kobe Üniversitesine başladığımda ülke yabancılara kapılarını açmamıştı. Bu sınavlara girmek için ya Japon olmak ya da Japon ile evlenmek gerekiyordu. 
2002 yılında da henüz lisans sınavlarına yabancıların girme hakkı yoktu. 10 bin Japon yeninin üzerinde resmi olan Fukuzawa、Japonya’nın çok meşhur eğitimcisinin kurmuş olduğu Keio Üniversitesinde hocam profesörlük sınavını kazandı ve 2004 yılının Ekim ayında beni yanına aldı. 

2006 Yılında Japonya’da Doçentliğimi Aldım
Tokyo’ya taşındım. Keio Üniversitesinde hem eğitim hem de araştırma yapıyorum. 2006 yılında Japonya’da da doçentliğimi aldım. Keio Üniversitesi ve Tokyo Dental College’de öğretim üyesiyim. 


2009 Yılında Japonya’da Oturma İznimi Aldım
2009 yılında Japonya’da 17 yılı doldurdum ve oturma iznine başvurdum, kolay kolay onay vermiyorlar. 4 ay içerisinde karar verdiler, 2009 yılında izin aldım. Oturma izinleri 3 yılda bir başvuru ile otomatik olarak yenilenir, bir de ilk başvuruda hangi hastanede çalışacağını belirtmek gerekiyor. 
Hocam 2009 Yılında, ben oturma izni alınca Japonya’da Sağlık Bakanlığına danıştı, 2007 yılında Japonya sistemi değişmiş. Artık oturma ya da çalışma izni olan Japon olmayanlar da bu sınava girebiliyor. Hocam, “Bu sınavlara girebilirsin” dedi. 

Japon TUS’unu Mart Ayında Geçtim
Japonca TUS sınavları oldukça zor bir sınav. Bu sınavı Mart ayında geçtim. Şu anda da göz dışında bütün branşlarda hasta bakabiliyorum ve bütün Japonya’da da geçerli. Yabancılar için iki aşamalı olan bu sınavın ilk aşamasında Sağlık Bakanlığına gidiliyor, Türkiye’de aldığımız eğitim detaylı inceleniyor. Bir sözlü ve pratik sınava giriliyor, onu geçebilirsen Japon TUS’una girme hakkına sahip oluyorsun. Japonya’da ilk oldu bu, doçentliğini almış ve ayrıca oftalmoloji bransinda ilk yabancı ve ilk Türk oldum. 

Japonya’da 3 Türk Doktor Var
Şu anda benim bildiğim Japonya’da Wakayama Üniversitesinde bir KBB uzmanı ve Hacettepe Tıp Patoloji’den hocamız Ayşe Ayhan, Hiroşima’da bulunuyor. Japonya’da Türk doktor olarak benimle birlikte sadece üç kişi var. Japonya’ya alışınca peri masalı gibi geliyor. Herkes çok nazik, zor durumda herkes yardıma koşuyor. 

Dr. Doğru’nun çalışma arkadaşları 
Türkiye göz alanında klinik ve araştırmalar açısından karşılaştırabilir misiniz?
Ülkemizde göz alanı çok iyi durumda, özellikle cerrahi alanda, özellikle yeni teknolojilerde eksiğimiz yok. Ancak temel araştırma alanında eksiklerimiz var. İmkanların yeterli olmadığı için böyle bir durum oluyor. İsteyen kişiler tek üniversite çatısı altında kolaylıkla gerçekleştiremiyorlar. Bu kadar fona sahip üniversitemiz yok. Üniversite bünyesindeki araştırmalar yapabilirler ancak Amerika’ya kıyasla da daha zor durumda. Yalnız TUBITAK in bizim ve yurt dışındaki üniversiteler ile ortak çalışma fonları oluşturduğunu hocamız Dr.Murat İrkec’ten duymuşluğum var.

Türkiye’de halen eğitim almakta olan tıp öğrencilerine ya da genç hekimlere neler önerirsiniz?
Daima alçak gönüllü olmak ve bir ideali belirleyip asla o idealden vazgeçmemek. Japonya’da TUS’a 3 kez girdim, 2 kez kaldım ve sonunda kazandım. İnanç ile devam etmeli, azim, alçak gönüllü olup, içlerindeki sevgiyi her gün çevreleri ve hastaları ile paylaşmalarını öneriyorum. 

Hangi bilimsel dergileri takip ediyorsunuz?
Göz alanında; Investigative Ophthalmology and Visual Science, Ophtalmology, American Journal of Ophtalmology, The Ocular Surface , British Journal of Ophtalmology
Birçok sistemik hastalıklar bulgularini gözde gösteriyor. Göz dışındaki dergileri de takip ediyorum. Nature Medicine, Lancet, Science ve Mucosal Immunology i takip ederim.

Mesleğinizle ilgili en çok ziyaret ettiğiniz 3 internet sitesi nedir?
Pubmed, TFOS, Türk Oftalmoloji Derneği



Alanınızda araştırma yapanlara mutlaka okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri?
The Cornea kitabını mutlaka okumalılar. Kuru gözle ile ilgili The Guar Eye kitabını okumalarını tavsiye ederim. 
2004-2007 yıllarında Dry eye Workshop kuru göz çalışma grubu, kuru göz alanında yapılmış olan tüm çalışmalar tetkik ve tedavileri rapor halinde yayınlandı. Kuru göz alanının incili diyorlar. Detaylı bilgiler var ve The Ocular Surface de 2007 yılında çıktı. 17 dile çevrildi.
Londra’da 2007 yılında Meibom bez ile ilgili kuru göz alanında bir çalışma grubu kuruldu. 
Gözyaşı lipid, su ve en altta musin karışımıdır. Bir gözyaşı içindeki yağlar, meibom bezlerden salgılanır. O konu ile ilgili tetkik ve tedaviler olsun. Ortak bir karar yoktu. Çalışmaya başlayan grup 2007 yılında başladı, 2011 yılında IOVS’de yayınlandı. Haziran 2013 den itibaren IOVS in kuru göz, alerji ve ön segment alanında editörlüğünde seçildim. Türkiye’den de bu alanlar da bir çok yayını bu dergide görmek isterim.

Bilim ile uğraşan veya ilgilenen herkese mutlaka okumalarını tavsiye ettiğin bir kitaplar hangileri? 
Bir göz hekiminin mutlaka sanat ile uğraşması ve dil eğitimi alması gerekir. İngilizce Time, Newsweek, CNN ve BBC izlerim. 
Okuduğum Kolejden Kıvılcım Kamgözen hocamızın aşıladığı bir alışkanlık vardı; her hafta İngilizce kitap okurduk. Jane Austen, Thomas Hardy, ve son zamanlarda akıcı olduğundan Dan Brown gibi yazarların, yabancı dilde kitapları okunmalı. 

Japonya’da hekimlik yapmanın sıkıntıları nelerdir?
Japonya’da hekimlik yapmanın en sıkıntılı yönü, dildir. Japonca dil sınavını geçmek çok zor. Japonya ya geldiğimde Kobe üniversitesinde 1 yıl boyunca her gün, sonrasında haftada 3 gün ders almıştım. 4 senemi aldı. Haftada 2 gün akşam okuluna gittim. Japonca gazete okumak ve bilimsel yayınları takip etmeyi başardım. 


Japonya’da Kalp Kırmak Bedel Ödetir 
Sabır gerekiyor, Japoncada saygı seviyeleri farklı. Hocalarınla ve imparator ailesi ile hitap farklı şekilde oluyor. Bu insanın üzerine büyük stres yüklüyor. Japonya’nın belli bir dini yok, Japonya’nın dini ahlaktır. Son derece ahlaklı bir toplum ve saygılı olup çevrendeki kimseyi kırmamak temel kuraldır. Çevrendeki birini kırdığında kanunen bir bedel ödeniyor. Buna “isharyo” deniyor. Kalbimi kırdı diye biri sizi mahkemeye verebilir. Hatta ironik bir yönü de var. Gecenler de TV’de izledim; nişanlısının cimri olduğunu gerekçisiyle, “Kalbini kırmadan bu bedeli ödemeden ayrılabilir miyim?” diye soruyor.
Afetlerin sık yaşandığı bir ülke. Bunlara hazır olmak gerekli. En zor durumlarda bile Japonya’da tanımadığınız insanlar size yardım ediyor. 

Türkiye’de tıbbın durumu nedir? Ülke dışında tahsil almak gerekli midir? Bu durum kimler için daha uygundur?
Türkiye tıbbi eğitim açısından iyi durumda. Hacettepe’de Pediatrik enfeksiyondan Prof. Dr. Güler Kanra hocamız, Dahiliyeden Hasan Telatar hocamız, Emin Kansu ve Tülay Kansu hocalarımız, bizi o kadar iyi yetiştirmişler ki, 24 yıl sonra TUS’u geçtim. 24 yıl geçmiş olmasına rağmen, o bilgileri canlandırmak zor olmadı.. Bizim hocalarımız dünya çapında. 

Türkiye’ye yılda bir kez geliyorum. Oftalmoloji kongresine katılıyorum. Bir memnuniyetsizlik var ancak şu anki üniversitelerimizin durumunu bilmiyorum. İçinde yaşamadığım için bilemiyorum. Kendisini geliştirmek isteyenlerin, belirli sureyle yurt dışında eğitim almanın gerekli olduğunu düşünürüm. Japonya da ben de varım. Araştırma yapmak isteyen oftalmologlarımız her zaman gelebilirler.

Japonya’da hasta popülasyonunun karakteristik özellikleri nelerdir? Türkiye’ye göre ne gibi farkları var?
Japonya atom bombasını yaşamış tek ülkedir. Japonlar göz ve cilt alerjisine yatkınlar, astım görülme oranı fazla. ABD ve Türkiye’ye göre daha sık alerji hastaları rastlandığı için tedavisi açısından çok daha ileri durumda. Japonya’da Behçet hastalığı ve oto immun hastalıklar daha fazla. 
Hekime şiddet olayına 20 yıldır Japonya’dayım, 1 kez rastladım. Genç doktorlardan birine hasta yakını tarafından şiddet oldu. Ve sonra doktordan özür dilediler. Hastalar çok saygılı olurlar. Üç yaşındaki çocukları bile gelse eğilerek Japon selamı ile saygı gösterir. 

Halen üzerinde çalışmakta olduğunuz araştırma konuları nelerdir?
Temel olarak yaptığım çalışmam hızlı yaşlanan bir fare modelim var. Belli enzimleri bloke ettiğimiz bir fare türü. Hızlı yaşlandığı içinde, çok fazla kuru göz görülen bir model. 
Ayrıca IPS kök hücrelerinden gözyaşı bezini geliştirmeye çalışıyoruz. 

Bu çalışmaları hangi kurumda yapmaktasınız, ekibinizden bahsedebilir misiniz?
Keio Üniversitesinde Tetsuya Kawakita ve Yoko Ogawa ile birlikte yürütülen bir çalışma. 

Bize araştırma ekibinizin bir rutin gününü anlatabilir misiniz?
Haftanın 2 günü Keio’dayım. 3 günü de Ichikawa Hastanesindeyim. Sabah 9’da güne başlarım, maillerimi okurum sonra, bilimsel araştırma ile ilgili toplantı yapılır. 
Araştırmam için birçok konuda çalışıyorum. Perşembe günleri polikliniğe gidip hastalara bakıyoruz. Akşam çalışma toplantıları oluyor. İş günü çok uzun, sonra birlikte yemeğe gidiyoruz. Japonlar o şekilde sosyal oluyorlar. Gün içinde oluşan stresleri birlikte yenilen neşeli aksam yemeklerinde atıyoruz. Klinik olarak büyük bir aile gibiyiz. 
Zamanımın büyük kısmı araştırmalarla geçiyor. Hafta da bir gün poliklinik yapıyorum.