AKCİĞER NAKLİ İLE İLGİLİ YAPTIĞI BİLİMSEL ÇALIŞMALARLA BAŞARILI OPERASYONLARA İMZA ATAN İSVİÇRE ZÜRIH ÜNIVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS CERRAHİSİ KLİNİĞİNDEN DOÇ. DR. İLHAN İNCİ

DÜNYA’DA TÜRK HEKİMLER VE BAŞARI ÖYKÜLERİ

Akciğer transplantasyonu ile ilgili hem deneysel araştırmalar yapan hem de yaptığı başarılı operasyonlar ile  çok değerli bilimsel çalışmalara imza atan İsviçre Zürih Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Kliniğinden Doç. Dr. İlhan İnci, İsviçre Zürih’de çalıştığı klinikten deneyimlerine dair genç meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi.

Ülkemizde ve İsviçre’de verilen tıp eğitimi arasında kıyaslama yaparak, ülkemizde çok iyi hekimler yetiştirildiğini belirten Doç. Dr. İlhan İnci, “Türkiye’de tıbbın durumu, hem teknolojik hem de lojistik bakımdan pek çok ülkeye göre iyi bir durumda” dedi. Türkiye’de hedeflenen aile hekimliği uygulamasının da yaygınlaşmasıyla sağlık alanında hizmet kalitesinin yükselebileceğini vurgulayan Doç. Dr. İnci, İsviçre’deki sağlık hizmeti, yaşam koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Esra Öz’e anlattı.

Ne üzerine çalışıyorsunuz?
Ben göğüs cerrahisi uzmanıyım, akciğer, plevra ve thorax (göğüs kafesinin) ile ilgili olan cerrahi hastalıkları üzerine çalışıyorum.

Hangi tip hastaları ve hastalıkları tedavi ediyorsunuz?
Akciger ve plevra zarının cerrahi tedavisini gerektiren hastalıklar; Örneğin: akciğer kanseri, plevra zarı kanseri (mezotelioma), cerrahi gerektiren enfeksiyöz hastalıklar ( bronsiektazi, tüberküloz) ve thorax ile ilgili cerrahi gerektiren şekil bozuklukları (pectus carinatum ve pectus excavatum) ve thorax travmaları da bizim tedavi alanımıza girmektedir. Son 6 yıldırda akciğer transplantasyonu yapmaktayım. Şu anda deneysel alanda aktif olarak çalıştığım konu; akciğer transplantasyonu yapmadan önce bu değerli organı optimal bir şekilde nasıl koruyabilir ve nasıl en az hasarla hastaya nakil edebiliriz? Şu anda bu konuda devam eden ve bu  alana gerçekten ışık tutacak çalışmaların sürdüğünü size sevinerek söylemek isterim. 

Bu hastalıkların bulguları, belirtileri ve tedavileri hakkında genel bilgiler verebilir misiniz?Hemoptizi ve öksürük şikayetleri ile geldiğinde hele öyküsünde bir de sigara kullanım öyküsü var ise akla ilk gelen tanı tabiiki akciğer kanseri olmakta ve bazen cerrahi olarak bile geç kalınmaktadır. Bazen bu şikayetlerin ikisi bile bir arada bulunmadan da hasta bize gelmekte ve kanser tanısı almaktadır. Cerrahi sonrası prognozları hastalığın tipi ve evresi gibi pekçok faktöre bağlıdır.

Bunun yanında yine öksürük ile gelen bir kişide ampiyem ve akciğer kist hidatiği Türkiye`deki kadar sıkça olmasa da çalıştığım klinikte karsılaştığımız hastalıklar arasında yer almaktadır. Bu hastalar cerrahi tedavi sonrası tam olarak sağlıklarına kavuşabilmektedirler.

Yine genç hastalar göğüs ağrısı nedeni ile bize başvurduklarında normal akciğer grafisi ve oskültasyon ile pnemothorax tanısı konmakta ve tedavi hastaya göre düzenlenmektedir.
Bu hastalıkların cerrahi tedavisi yeninde ayrıca akciğer transplantasyonu ünitesinde multidisipliner bir ekiple beraber akciğer transplantasyonundan sorumlu hekim olarak Ana Bilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Walter Weder ile birlikte çalışıyorum. Bu grupta daha çok; kistik fibrozis, amfizem (kronik obstrüktif akciğer hastalığı), idiopatik pulmoner fibrozis ve sarkoidozis tanısı almış ve de transplantasyon programına dahil edilmiş hastalarımız var. Bu tanıyı almış hastalar transplantasyon programı çerçevesinde en son bizim ünitemize gelerek kendilerine uygun akciğerin çıkmasını beklemektedirler.

Bu hastalığın  dünyada ve Türkiye’de görülme sıklığı nedir, bu konuda istatistikî bilgileri paylaşabilir misiniz?
Akciğer kanseri bugün tüm dünyada ve Türkiye‘de birinci sırada yer alan kanser  türündendir. Yine akciğer kist hidatiği, ampiyem ve mezotelyoma Türkiye‘de en sık karşılaştığımız hastalıklar arasında yer almaktadır.

Çalıştığım klinikte izlediğimiz transplantasyona aday hasta grupları Türkiye`de de sıkça karsılaştığımız hastalıklardır.  Yine ülkemizde akciğer transplantasyonu alanında yapılan ameliyatlarında çok başarılı olduğunu duymaktayım ve bu konuda emek veren değerli arkadaşlarıma başarılarının devamını dilemekteyim.


Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
6 Şubat 1964 tarihinde Eskisehir’in Sivrihisar ilçesinde doğdum. Tıp Fakültesi ve uzmanlık eğitimim dahil tüm ögrenimimi Türkiye‘de tamamladım. 2005 yılından beri Isviçre  Zürih Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Kliniğinde Doçent  olarak calışmaktayım.

Bugüne kadar eğitim aldığınız ve çalıştığınız kurumlar hakkında bilgi verebilir misiniz? 

İlkokul eğitimimi Batman‘da, ortaokul öğrenimimin bir kısmını Diyarbakır Anadolu Lisesi, diğer bölümünü lise eğitimim ile beraber Izmir Bornova Anadolu Lisesi‘nde tamamladım. 1988 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdikten sonra 1989 yılında TUS ile Diyarbakir Tıp Fakültesi Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Bölümüne asistan olarak girdim. Buradan uzmanlığımı aldıktan sonra aynı Üniversitede 4 yıl akademik kadroda uzman ve yardımcı doçent olarak çalıştım. Daha sonra Eylül 1997‘de Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesinde Gögüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı‘nı kurdum. 1999-2001 yılları arası Zürih Üniversitesi Göğüs Cerrahisi Kliniğinde  research fellow, akciğer transplantasyonu üzerinde deneysel çalışmalar yaptım. 2001 yılında Türkiye’ye döndükten sonra 2002 tarihinde Doçent unvanımı aldım ve 2005 yılına kadar Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğretim üyesi ve bölüm başkanı olarak görevimi sürdürdüm.


Eğitim aldığınız kurumların halen bulunduğunuz konuma gelmenizdeki katkıları nelerdir, şu anda çalıştığınız kurumu neden seçtiniz?
Türkiye’de eğitim aldığım ve çalıştığım tüm kurumların benim bugün burada bulunduğum pozisyona olan katkıları tabi ki göz ardı edilemez. Bu katkılar benim kişisel çabamı bütünledi. 2001 yılında Türkiye’ye döndükten sonra aslında amacım burada edindiğim bilgi ve deneyimi ülkeme taşımaktı. Ancak amaçladığım ve hayal ettiğim bu görevi uygulamaya geçirmekte bir takım engellerle karsılaştığım anda Zürih Üniversitesi’ndeki Sayın Hocam Prof. Dr. Walter Weder’den Zürih’e geri dönmek icin davet aldım ve 2005 yılında tekrar buraya dönerek görevime başladım.

Halen pratiğini yaptığınız branşın Türkiye ve Isviçre’deki durumunu karşılaştırabilir misiniz?
Göğüs cerrahisi ile ilgili hastalıkların tedavisi yanında, akciğer transplantasyonundan sorumlu öğretim üyesi olarak çalışmaktayım. Türkiye’de de akciğer transplantasyonu ile ilgili sevindirici haberleri hem medya hem de meslektaşlarım aracılığı ile takip etmekteyim. Bu dalda çalışmak ve başarılı olmak için gerekli olmazsa olmaz 3 öğe: üst düzey özveri, üst düzey eğitimli bir takım ve finansal destek.

http://en.wikipedia.org  

Halen çalışmakta olduğunuz kurumu ya da çalışmış olduğunuz kurumları eğitim, tıbbi pratik ve sağlık hizmetleri konuları açısından Türkiye’de kurumlar ile karşılaştırabilir misiniz?
Ülkemizdeki tıbbi eğitim ve pratik açısından buradaki kurumlar ile karşılaştırma yapıldığında, bizim çok iyi hekimler olarak yetiştirildiğimiz konusunda şüphe yoktur. Şu anda Türkiye’de hedeflenen aile hekimi uygulaması yaygınlaştıkça sağlanan sağlık hizmetleri kalitesinin de yükseleceği bir gerçektir.

Türkiye’de halen eğitim almakta olan tıp öğrencilerine ya da genç hekimlere neler önerirsiniz?
Benim genç meslektaşlarıma önerim, bu meslek yeterince zor ve özveri isteyen bir meslek. Kimsenin tesiri altında kalmadan kesin ve net olarak, ne yapmak istediklerini bilmeleri ve bu yaptıklarından mutlaka zevk almaları!

Hangi bilimsel dergileri takip ediyorsunuz?
Takip ettiğim bilimsel dergiler: Journal of Heart and Lung Transplantation, Transplantation, Transplant International, Annals of Thoracic Surgery, Jounal of Thoracic and Cardiovascular Surgery, Chest, European Jornal of Cardiothoracic Surgery

Mesleğinizle ilgili en çok ziyaret ettiğiniz 3 internet sitesi nedir?
CTS-Net, Pub-Med

Alanınızda araştırma yapanlara mutlaka okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri?
Textbook olarak General Thoracic Surgery (Editör: Shields TW).

Bilim ile uğraşan veya ilgilenen herkese mutlaka okumalarını tavsiye ettiğin bir kitaplar hangileri?
 Çalıştıkları konulardaki temel ve text-bookları okumalarını tavsiye ederim.

Yurt dışında hekimlik yapmanın sıkıntıları nelerdir?

İnsanın hangi meslekten olursa olsun kendi anadili ve kültüründen farklı bir ülkede yaşaması ve çalışması bence en büyük zorluklardan birisidir. Özellikle cerrahi bir branşta çalışıyorsanız işiniz daha da zordur çünkü kendinizi kabul ettirmek zorundasınızdır.


Türkiye’de tıbbın durumu nedir? Ülke dışında tahsil almak gerekli midir? Kimler için daha uygundur?
Türkiye’de tıbbın durumu, hem teknolojik hem de lojistik bakımdan pek çok ülkeye göre iyi bir durumda. Yurt dışında tahsil almak konusuna gelince, kişi yurt dışında sürekli çalışacak ise, bu eğitim gerekli ve kişiye büyük bir avantaj sağlar. Ancak kişinin özellikle araştırma alanında bilgi ve deneyimlerini arttırması açısından yurt dışında eğitim veren merkezlerde, belirli sürelerde çalışmasının faydalı olacağı görüşündeyim.

İsviçre’deki hasta popülasyonunun karakteristik özellikleri nelerdir? Türkiye’ye göre ne gibi farkları vardır?

Benim branşımda bu merkezdeki hasta popülasyonu Türkiye ile aynı durumda. Tek fark akciğer transplantasyonu endikasyonu olan kistik fibrozis vakaları ile daha çok karşılaşıyor olmamdır. Ayrıca akciğer amfizemi nedeni ile volüm küçültücü cerrahi tedavi endikasyonu alan hastalarda diğer farklı hasta popülasyonunu oluşturmaktadır.


İsviçre’deki kurumların yabancı doktorlara karşı özel bir tutumu var mıdır?
Benim çalıştığım merkezde sizin ifade ettiğiniz şekilde herhangi farklı bir tutum yok.
 
İsviçre’deki ünlü tıp kurumlarına veya hastanelerine eğitim amaçlı olarak girebilmek mümkün müdür?
Eğer meslektaşlarım araştırma amaçlı belli bir konuda çalışmak isterlerse çalışmak istedikleri bölümün sorumlu hocası ile kontakt kurup belli bir zaman dilimi içinde burada çalışabilirler ancak, finansal olarak kendi olanaklarını kullanmaları gerekmektedir. Bu şekilde Türkiye’den de pek çok meslektaşımızın burada misafir konumunda çalıştığını ve kazandıkları deneyimlerini paylaşmak üzere Türkiye`ye geri döndüklerini belirtmek isterim.

İsviçre’deki Türk hekimler arası dayanışma ne durumdadır?
Bu merkezde çalışan çok fazla Türk hekim yok. Az sayıda olan Türk meslektaşlarım ile de dayanışma içindeyiz.  

Halen üzerinde çalışmakta olduğunuz araştırma konuları nelerdir?
Şu anda üzerinde çalışmakta olduğum araştırma konuları: Akciğer transplantasyonu sonrası primer graft disfonksiyonu, ex-vivo akciğer perfüzyonu ile marginal donor akciğerinin kullanılabilir hale getirilmesi, non-heart beating donor (donation after cardiac death).

Bu çalışmaları hangi kurumda yapmaktasınız, ekibinizden bahsedebilir misiniz?
Bu çalışmaları Zürih Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Araştırma Bölümünde Göğüs Cerrahisi kliniği adına yapmaktayım. Ekibimde bir veteriner, iki teknisyen ve üç tane araştırma görevlisi bulunuyor.

Bize araştırma ekibinizin bir rutin gününü anlatabilir misiniz?
Yapılacak projeye bağlı olarak deney hayvanı olarak genellikle domuzlarda çalışmaktayım, uyutulup deneysel ameliyathaneye getirilir. Daha sonra ekip olarak projeye uygun akış içinde deney tamamlanır. Bu işlem sabah 6.30’dan aksam 20.00-20.30’a kadar sürer.

AKCİĞER NAKLİ İLE İLGİLİ YAPTIĞI BİLİMSEL ÇALIŞMALARLA BAŞARILI OPERASYONLARA İMZA ATAN İSVİÇRE ZÜRIH ÜNIVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS CERRAHİSİ KLİNİĞİNDEN DOÇ. DR. İLHAN İNCİ

DÜNYA’DA TÜRK HEKİMLER VE BAŞARI ÖYKÜLERİ

Akciğer transplantasyonu ile ilgili hem deneysel araştırmalar yapan hem de yaptığı başarılı operasyonlar ile  çok değerli bilimsel çalışmalara imza atan İsviçre Zürih Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Kliniğinden Doç. Dr. İlhan İnci, İsviçre Zürih’de çalıştığı klinikten deneyimlerine dair genç meslektaşlarına rehber olacak bilgiler verdi.

Ülkemizde ve İsviçre’de verilen tıp eğitimi arasında kıyaslama yaparak, ülkemizde çok iyi hekimler yetiştirildiğini belirten Doç. Dr. İlhan İnci, “Türkiye’de tıbbın durumu, hem teknolojik hem de lojistik bakımdan pek çok ülkeye göre iyi bir durumda” dedi. Türkiye’de hedeflenen aile hekimliği uygulamasının da yaygınlaşmasıyla sağlık alanında hizmet kalitesinin yükselebileceğini vurgulayan Doç. Dr. İnci, İsviçre’deki sağlık hizmeti, yaşam koşulları ve tıp eğitimi hakkındaki görüşlerini Esra Öz’e anlattı.

Ne üzerine çalışıyorsunuz?
Ben göğüs cerrahisi uzmanıyım, akciğer, plevra ve thorax (göğüs kafesinin) ile ilgili olan cerrahi hastalıkları üzerine çalışıyorum.

Hangi tip hastaları ve hastalıkları tedavi ediyorsunuz?
Akciger ve plevra zarının cerrahi tedavisini gerektiren hastalıklar; Örneğin: akciğer kanseri, plevra zarı kanseri (mezotelioma), cerrahi gerektiren enfeksiyöz hastalıklar ( bronsiektazi, tüberküloz) ve thorax ile ilgili cerrahi gerektiren şekil bozuklukları (pectus carinatum ve pectus excavatum) ve thorax travmaları da bizim tedavi alanımıza girmektedir. Son 6 yıldırda akciğer transplantasyonu yapmaktayım. Şu anda deneysel alanda aktif olarak çalıştığım konu; akciğer transplantasyonu yapmadan önce bu değerli organı optimal bir şekilde nasıl koruyabilir ve nasıl en az hasarla hastaya nakil edebiliriz? Şu anda bu konuda devam eden ve bu  alana gerçekten ışık tutacak çalışmaların sürdüğünü size sevinerek söylemek isterim. 

Bu hastalıkların bulguları, belirtileri ve tedavileri hakkında genel bilgiler verebilir misiniz?Hemoptizi ve öksürük şikayetleri ile geldiğinde hele öyküsünde bir de sigara kullanım öyküsü var ise akla ilk gelen tanı tabiiki akciğer kanseri olmakta ve bazen cerrahi olarak bile geç kalınmaktadır. Bazen bu şikayetlerin ikisi bile bir arada bulunmadan da hasta bize gelmekte ve kanser tanısı almaktadır. Cerrahi sonrası prognozları hastalığın tipi ve evresi gibi pekçok faktöre bağlıdır.

Bunun yanında yine öksürük ile gelen bir kişide ampiyem ve akciğer kist hidatiği Türkiye`deki kadar sıkça olmasa da çalıştığım klinikte karsılaştığımız hastalıklar arasında yer almaktadır. Bu hastalar cerrahi tedavi sonrası tam olarak sağlıklarına kavuşabilmektedirler.

Yine genç hastalar göğüs ağrısı nedeni ile bize başvurduklarında normal akciğer grafisi ve oskültasyon ile pnemothorax tanısı konmakta ve tedavi hastaya göre düzenlenmektedir.
Bu hastalıkların cerrahi tedavisi yeninde ayrıca akciğer transplantasyonu ünitesinde multidisipliner bir ekiple beraber akciğer transplantasyonundan sorumlu hekim olarak Ana Bilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Walter Weder ile birlikte çalışıyorum. Bu grupta daha çok; kistik fibrozis, amfizem (kronik obstrüktif akciğer hastalığı), idiopatik pulmoner fibrozis ve sarkoidozis tanısı almış ve de transplantasyon programına dahil edilmiş hastalarımız var. Bu tanıyı almış hastalar transplantasyon programı çerçevesinde en son bizim ünitemize gelerek kendilerine uygun akciğerin çıkmasını beklemektedirler.

Bu hastalığın  dünyada ve Türkiye’de görülme sıklığı nedir, bu konuda istatistikî bilgileri paylaşabilir misiniz?
Akciğer kanseri bugün tüm dünyada ve Türkiye‘de birinci sırada yer alan kanser  türündendir. Yine akciğer kist hidatiği, ampiyem ve mezotelyoma Türkiye‘de en sık karşılaştığımız hastalıklar arasında yer almaktadır.

Çalıştığım klinikte izlediğimiz transplantasyona aday hasta grupları Türkiye`de de sıkça karsılaştığımız hastalıklardır.  Yine ülkemizde akciğer transplantasyonu alanında yapılan ameliyatlarında çok başarılı olduğunu duymaktayım ve bu konuda emek veren değerli arkadaşlarıma başarılarının devamını dilemekteyim.


Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
6 Şubat 1964 tarihinde Eskisehir’in Sivrihisar ilçesinde doğdum. Tıp Fakültesi ve uzmanlık eğitimim dahil tüm ögrenimimi Türkiye‘de tamamladım. 2005 yılından beri Isviçre  Zürih Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Kliniğinde Doçent  olarak calışmaktayım.

Bugüne kadar eğitim aldığınız ve çalıştığınız kurumlar hakkında bilgi verebilir misiniz? 

İlkokul eğitimimi Batman‘da, ortaokul öğrenimimin bir kısmını Diyarbakır Anadolu Lisesi, diğer bölümünü lise eğitimim ile beraber Izmir Bornova Anadolu Lisesi‘nde tamamladım. 1988 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdikten sonra 1989 yılında TUS ile Diyarbakir Tıp Fakültesi Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Bölümüne asistan olarak girdim. Buradan uzmanlığımı aldıktan sonra aynı Üniversitede 4 yıl akademik kadroda uzman ve yardımcı doçent olarak çalıştım. Daha sonra Eylül 1997‘de Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesinde Gögüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı‘nı kurdum. 1999-2001 yılları arası Zürih Üniversitesi Göğüs Cerrahisi Kliniğinde  research fellow, akciğer transplantasyonu üzerinde deneysel çalışmalar yaptım. 2001 yılında Türkiye’ye döndükten sonra 2002 tarihinde Doçent unvanımı aldım ve 2005 yılına kadar Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğretim üyesi ve bölüm başkanı olarak görevimi sürdürdüm.


Eğitim aldığınız kurumların halen bulunduğunuz konuma gelmenizdeki katkıları nelerdir, şu anda çalıştığınız kurumu neden seçtiniz?
Türkiye’de eğitim aldığım ve çalıştığım tüm kurumların benim bugün burada bulunduğum pozisyona olan katkıları tabi ki göz ardı edilemez. Bu katkılar benim kişisel çabamı bütünledi. 2001 yılında Türkiye’ye döndükten sonra aslında amacım burada edindiğim bilgi ve deneyimi ülkeme taşımaktı. Ancak amaçladığım ve hayal ettiğim bu görevi uygulamaya geçirmekte bir takım engellerle karsılaştığım anda Zürih Üniversitesi’ndeki Sayın Hocam Prof. Dr. Walter Weder’den Zürih’e geri dönmek icin davet aldım ve 2005 yılında tekrar buraya dönerek görevime başladım.

Halen pratiğini yaptığınız branşın Türkiye ve Isviçre’deki durumunu karşılaştırabilir misiniz?
Göğüs cerrahisi ile ilgili hastalıkların tedavisi yanında, akciğer transplantasyonundan sorumlu öğretim üyesi olarak çalışmaktayım. Türkiye’de de akciğer transplantasyonu ile ilgili sevindirici haberleri hem medya hem de meslektaşlarım aracılığı ile takip etmekteyim. Bu dalda çalışmak ve başarılı olmak için gerekli olmazsa olmaz 3 öğe: üst düzey özveri, üst düzey eğitimli bir takım ve finansal destek.

http://en.wikipedia.org  

Halen çalışmakta olduğunuz kurumu ya da çalışmış olduğunuz kurumları eğitim, tıbbi pratik ve sağlık hizmetleri konuları açısından Türkiye’de kurumlar ile karşılaştırabilir misiniz?
Ülkemizdeki tıbbi eğitim ve pratik açısından buradaki kurumlar ile karşılaştırma yapıldığında, bizim çok iyi hekimler olarak yetiştirildiğimiz konusunda şüphe yoktur. Şu anda Türkiye’de hedeflenen aile hekimi uygulaması yaygınlaştıkça sağlanan sağlık hizmetleri kalitesinin de yükseleceği bir gerçektir.

Türkiye’de halen eğitim almakta olan tıp öğrencilerine ya da genç hekimlere neler önerirsiniz?
Benim genç meslektaşlarıma önerim, bu meslek yeterince zor ve özveri isteyen bir meslek. Kimsenin tesiri altında kalmadan kesin ve net olarak, ne yapmak istediklerini bilmeleri ve bu yaptıklarından mutlaka zevk almaları!

Hangi bilimsel dergileri takip ediyorsunuz?
Takip ettiğim bilimsel dergiler: Journal of Heart and Lung Transplantation, Transplantation, Transplant International, Annals of Thoracic Surgery, Jounal of Thoracic and Cardiovascular Surgery, Chest, European Jornal of Cardiothoracic Surgery

Mesleğinizle ilgili en çok ziyaret ettiğiniz 3 internet sitesi nedir?
CTS-Net, Pub-Med

Alanınızda araştırma yapanlara mutlaka okumalarını tavsiye ettiğiniz kitaplar hangileri?
Textbook olarak General Thoracic Surgery (Editör: Shields TW).

Bilim ile uğraşan veya ilgilenen herkese mutlaka okumalarını tavsiye ettiğin bir kitaplar hangileri?
 Çalıştıkları konulardaki temel ve text-bookları okumalarını tavsiye ederim.

Yurt dışında hekimlik yapmanın sıkıntıları nelerdir?

İnsanın hangi meslekten olursa olsun kendi anadili ve kültüründen farklı bir ülkede yaşaması ve çalışması bence en büyük zorluklardan birisidir. Özellikle cerrahi bir branşta çalışıyorsanız işiniz daha da zordur çünkü kendinizi kabul ettirmek zorundasınızdır.


Türkiye’de tıbbın durumu nedir? Ülke dışında tahsil almak gerekli midir? Kimler için daha uygundur?
Türkiye’de tıbbın durumu, hem teknolojik hem de lojistik bakımdan pek çok ülkeye göre iyi bir durumda. Yurt dışında tahsil almak konusuna gelince, kişi yurt dışında sürekli çalışacak ise, bu eğitim gerekli ve kişiye büyük bir avantaj sağlar. Ancak kişinin özellikle araştırma alanında bilgi ve deneyimlerini arttırması açısından yurt dışında eğitim veren merkezlerde, belirli sürelerde çalışmasının faydalı olacağı görüşündeyim.

İsviçre’deki hasta popülasyonunun karakteristik özellikleri nelerdir? Türkiye’ye göre ne gibi farkları vardır?

Benim branşımda bu merkezdeki hasta popülasyonu Türkiye ile aynı durumda. Tek fark akciğer transplantasyonu endikasyonu olan kistik fibrozis vakaları ile daha çok karşılaşıyor olmamdır. Ayrıca akciğer amfizemi nedeni ile volüm küçültücü cerrahi tedavi endikasyonu alan hastalarda diğer farklı hasta popülasyonunu oluşturmaktadır.


İsviçre’deki kurumların yabancı doktorlara karşı özel bir tutumu var mıdır?
Benim çalıştığım merkezde sizin ifade ettiğiniz şekilde herhangi farklı bir tutum yok.
 
İsviçre’deki ünlü tıp kurumlarına veya hastanelerine eğitim amaçlı olarak girebilmek mümkün müdür?
Eğer meslektaşlarım araştırma amaçlı belli bir konuda çalışmak isterlerse çalışmak istedikleri bölümün sorumlu hocası ile kontakt kurup belli bir zaman dilimi içinde burada çalışabilirler ancak, finansal olarak kendi olanaklarını kullanmaları gerekmektedir. Bu şekilde Türkiye’den de pek çok meslektaşımızın burada misafir konumunda çalıştığını ve kazandıkları deneyimlerini paylaşmak üzere Türkiye`ye geri döndüklerini belirtmek isterim.

İsviçre’deki Türk hekimler arası dayanışma ne durumdadır?
Bu merkezde çalışan çok fazla Türk hekim yok. Az sayıda olan Türk meslektaşlarım ile de dayanışma içindeyiz.  

Halen üzerinde çalışmakta olduğunuz araştırma konuları nelerdir?
Şu anda üzerinde çalışmakta olduğum araştırma konuları: Akciğer transplantasyonu sonrası primer graft disfonksiyonu, ex-vivo akciğer perfüzyonu ile marginal donor akciğerinin kullanılabilir hale getirilmesi, non-heart beating donor (donation after cardiac death).

Bu çalışmaları hangi kurumda yapmaktasınız, ekibinizden bahsedebilir misiniz?
Bu çalışmaları Zürih Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Araştırma Bölümünde Göğüs Cerrahisi kliniği adına yapmaktayım. Ekibimde bir veteriner, iki teknisyen ve üç tane araştırma görevlisi bulunuyor.

Bize araştırma ekibinizin bir rutin gününü anlatabilir misiniz?
Yapılacak projeye bağlı olarak deney hayvanı olarak genellikle domuzlarda çalışmaktayım, uyutulup deneysel ameliyathaneye getirilir. Daha sonra ekip olarak projeye uygun akış içinde deney tamamlanır. Bu işlem sabah 6.30’dan aksam 20.00-20.30’a kadar sürer.