Kongre Başkanı Prof. Dr. Süleyman Dinçer, bilimsel çalışmaların yer aldığı kongreden çok başarılı sonuçlar elde edeceklerini belirtti. Tüm katılımcılara teşekkür eden Dinçer, kongrenin Türk ve dünya bilimine katkı sağlayacağını söyledi.
“Türkiye, İlaç ve Tıbbi Cihazda Dışa Bağımlı”
Kongrenin açılışına katılan YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, kendisinin bir tıp kongresinde bulunmasının yadırganmaması gerektiğini bunun haklı gerekçelere dayandığını ifade ederek, “Sağlık alanında hizmette çok iyi işler yapılırken, araç gereçlerin, buna ilaçları, aşıları, serumları, MR’ları her şeyi dahil edebilirsiniz, yüzde 98 dışarı bağımlıyız. Bu gerçekten, üzücü bir şey. Bunu derhal değiştirmemiz lazım” dedi.
Özcan, son zamanlarda YÖK ile Sağlık Bakanlığı arasındaki ilişkinin gündeme geldiğini anımsatarak, bu nedenle tamamen işin ortasında olduklarını bildirdi. Yüksek öğretimle ilgili bazı noktalara dikkat çekmek istediğini, dünyada yüksek öğretimin değişim gösterdiğini, Türkiye’de de yüksek öğretimi değişime zorladığını ifade eden Özcan, “Vizyon ve misyonumuzun da değişikliğe uğramasını gerektiren bazı makro rüzgarlar dediğimiz konular var” diye konuştu. Özcan, son zamanlarda dünyadaki bütün yüksek öğretim sistemlerinin ”belli güçlerin, belli rüzgarların etkisi altında” olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bunlardan en önemlisi, son yıllarda yüksek öğretime olan taleptir. Dünyanın her ülkesinde yüksek öğretime korkunç bir talep var. Bu klasik anlamın dışında tezahür ediyor. İnsanlar, ikinci üniversite diplomalarını almak istiyorlar, insanlar kendilerini eksik gördükleri konularda üniversite eğitimi almayı talep ediyorlar. Ayrıca, lisans tamamlama eğitimine başlamak istiyorlar. Farklı şekillerde de olsa tüm bu taleplerin muhatabı üniversiteler oluyor. Her seferinde bize geliyorlar. Türkiye de bunun istisnası değil. Ülkemizde de bu tür talepler gerçekten arttı. Özellikle ülkemizde iki yıllık okullardan mezun olan 600 binin üzerinde insanımız var. Hemşirelikten başlayarak bu 2-3 yıllık okulları 4 yıllığa tamamlamaya başladık. Birkaç üniversitemiz şimdi bu faaliyet içerisindeler. Bu tür faaliyetler ve taleplerin giderek artacağını düşünüyoruz. Üniversitelerimizin de bu tür talepleri karşılamak için hazır olduğunu biliyoruz. Bu da bizi gerçekten sevindiriyor.”
“Times Dergisinde Geçen Yıl 112. Ve 183. Sırada Olan İki Üniversitemiz, Maalesef Bu Yıl 200’lü Sıraların Arkasına Düştü”
Üniversitelerde üretilen makale sayısının önemli olduğunu vurgulayan Özcan şunları kaydetti: “Dünyanın neresinde ne oluyorsa takip edilmesi gerekir. Biz de gelişmeleri günü gününe takip etmeye çalışıyoruz. Maalesef, ülkemizdeki üniversiteler çok uzun zaman dünyadaki bu rekabetten uzak kaldılar, çünkü sistem kapalıydı. Sistemin böyle bir talebi de yoktu. Ama şimdi hem bilgi birikimimiz bakımında davetlere katılabilecek durumdayız hem de kendimizin ne olduğunu görmek gibi bir dileğimiz var. Açalım kapılarımızı bakalım, kaç öğretim üyesi, kaç öğrenci bizi tercih ediyor. Makaleler de ne kadar iyi durumdayız. Bunların kaçı önemli dergilerde yayımlanıyor, görmeliyiz. Times Dergisinde geçen yıl 112. ve 183. sırada olan iki üniversitemiz, maalesef bu yıl 200’lü sıraların arkasına düştü. Bu, Türk eğitim sistemine karşı yapılan bir oyundur. Gerçekten, hiçbir neden yokken sıraları oynatmak çok akıllıca bir iş değil. Olsun, bu bizi yıldıramayacak. Biz, tekrar hak ettiğimiz üstteki sıralara tırmanmaya devam edeceğiz.”
Türkiye, Yayın Sayısında İyi, Patentte Kötü
Özcan, yayınlarda gerçekten çok iyi durumda olunduğunu belirterek, “Son 30 yılın istatistiklerine bakıldığında Türkiye, indeksli dergilerdeki yayın hızında dünyada 3. sırada. Bizim önümüzde Çin ve İran var. Yayınlarımız çok iyi, fevkalade tatminkar bilgi birikimi var, ama patente geçişte herhalde dünyanın en kötü ülkelerinden birisiyiz.2008’de İsrail’de indeksli dergilerde basılan makale sayısı 9 bindi. Türkiye’nin de 18 bindi. Tam iki katıydı. Ama ABD patent müracaatlarına bakıldığında onların sayısı 556, bizim sayımız ise 85’dir” dedi.
Kongre Avrupa Ve Asya Hematologlarına Uygun
Kongrenin açılışında Özbekistan’dan katılan Prof. Dr. Saidcelal Bakramoc, toplantının bilimsel olarak Avrupa ve Asya hematologlarına uygun olarak hazırlandığını ifade etti. Özbekistan’da özellikle TİKA gibi kurumların ve Prof. Dr. Dinçer gibi bilim insanlarının desteği ile kemik iliği nakline başlandığını belirten Bakramoc, bundan dolayı Türkiye’ye teşekkür borçlu olduklarını anlattı.
Rusya’dan Yuri Chervonobab ise Türkiye’de hematoloji alanında yapılan çalışmaların dünyaya örnek bir nitelik taşıdığını ifade ederek, kongrenin iki ülke arasındaki dostluk ve bilim çalışmalarını geliştireceğini belirtti.
Kırgızistan’dan Abdülhalim Raimzhanov da Orta Asya’da ilk kez kemik iliği naklini gerçekleştiren ülke olduklarını bildirdi.