Türkiye’nin en önemli tıp kongrelerinden biri olan ve kriz ortamına rağmen ana branşlarda en yoğun katılımı sağlayan Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) 8. Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi, TJOD Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından bir basın toplantısıyla değerlendirildi. Toplantıya; Prof. Dr. İsmail Mete İtil, Prof. Dr. Bülent Tıraş, Prof. Dr. Cansun Demir, Doç. Dr. Ali Baloğlu, Prof. Dr. Süleyman Akhan ve konuk olarak ABD Yale Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Emre Seli katıldı.
‘Akdeniz Ülkeleri Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Federasyonu’
Toplantının açılış konuşmasını yapan TJOD Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının insanları hayatla buluşturan kişiler olarak, tıptaki diğer uzmanlıklar arasında farklı bir yeri bulunduğunu vurguladı. Kongre’de 2 binden fazla katılımcıyla, 68 oturumda, 23’ü yabancı 330’u yerli oturum başkanı ve konuşmacının yer aldığını kaydeden Prof. Dr. İtil, ilk kez ‘Akdeniz Ülkeleri Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Federasyonu’ oturumu ile geçen yıl hayata veda eden meslektaşları için özel “Vefa Oturumu” düzenlendiğini söyledi. Prof. Dr. İtil, daha sonra toplantıya katılanlara söz verdi.
“Çoğul Gebeliklerin Önlenmesi Amacını Anlıyoruz Ancak, Bu Konuda Hastaların Özel Durumlarını Da Gözeten Esnek Bir Yapı Sağlanmalı”
TJOD İkinci Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, Kongrede yoğun olarak tartışılan konulardan birinin Sağlık Bakanlığı’nın tüp bebek uygulama ve merkezlerine ilişkin yönetmelik değişikliği olduğunun altını çizerek, bu konuda getirilen kısıtlayıcı düzenlemelerin gebelik oranlarını düşüreceğini anlattı. Prof. Dr. Tıraş, 35 yaş altı kadınlara tek embriyo transferi, iki başarısız uygulamanın ardından iki embriyo transferi, 35 yaşın üstündeki kadınlara da en fazla 2 embriyo transferi uygulamasına karşı olduklarını belirterek, çoğul gebeliklerin önlenmesi amacını anladıklarını ancak bu konuda hastaların özel durumlarını da gözeten esnek bir yapı ile 35 yaş üstü kadınlara, yaş gruplarına göre daha fazla embriyo transferine olanak sağlanması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Tıraş, sağlık harcamalarındaki artışa ve hastaneye erişimin kolaylaştırılmasına rağmen kamu hastanelerindeki hasta yükünün devam ettiğini vurguladı.
“ABD’de Embriyo Transferi Sınırlaması Konusunda Devletin Herhangi Bir Düzenlemesinin Yok”
Yale Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Seli de, ABD’de embriyo transferi sınırlaması konusunda devletin herhangi bir düzenlemesinin olmadığını, karar vericinin tedaviyi yürüten doktorlar olduğunu belirterek, sadece bilimsel tavsiyede bulunulduğunu kaydetti
“Embriyo Transferine Yönelik Kısıtlayıcı Düzenlemeye Karşı Danıştay’da Dava Açtık”
Prof. Dr. İtil, TJOD’un yürüttüğü hukuk çalışmaları hakkında bilgi vererek, embriyo transferine yönelik kısıtlayıcı düzenlemeye karşı Danıştay’da dava açtıklarını, diğer yandan, jinekoloji uzman eğitiminde sürenin 5 yıldan 4 yıla düşürülmesiyle, branş kapatmayı öngören düzenlemenin de açılan dava sonucu yürütmesinin durdurulduğunu açıkladı. Prof. Dr. İtil, özellikle TJOD’un, Avrupa üst kuruluşu olan EBCOG’da başta asistan eğitimi olmak üzere üyelikleri bulunduğunu ve Türk hastanelerinin eğitimlerinin akreditasyonunda sağlanan başarının önemine işaret etti.
“Anneler Ölmesin Sloganımız, Aynı Doğrultuda Çalışmalarla Devam Ediyor”
TJOD Genel Sekreteri Prof. Dr. Cansun Demir ise konuşmasında, TJOD olarak “İğneyi kendilerine batırmaktan” kaçınmadıklarını ifade ederek, telif hakları alınan “Doğum Sonrası Kanama” kitabının çevirisinin katılımcılara ücretsiz olarak dağıtıldığını kaydetti. Prof. Dr. Demir, “Anneler Ölmesin sloganımız, aynı doğrultuda çalışmalarla devam ediyor” dedi. Prof. Dr. Demir, en önemli anne ölümleri arasında bulunan doğum sonrası kanamalara ilişkin bilgileri kitap sayesinde tazeleme imkanı bulacaklarını anlattı.
“Türkiye’de Kız Çocuklarına Ve Ergen Kızlara Yönelik Jinekolojik Çalışmalar Emekleme Döneminde”
TJOD Saymanı Prof. Dr. Süleyman Akhan ise Adolesan dönemi jinekolojisi alanında kongre kapsamında verilen bilgilerin önemine değinerek, Türkiye’de kız çocuklarına ve ergen kızlara yönelik jinekolojik çalışmaların emekleme döneminde olduğunu, kongrenin bu kapsamda önemli bir eğitim platformuna dönüştüğünü bildirdi.
TJOD’un Avrupa Üst Kuruluşu Olan EBCOG Bünyesindeki Çalışmaları
TJOD Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ali Baloğlu ise TJOD’un Avrupa üst kuruluşu olan EBCOG bünyesindeki çalışmaları aktardı. Doç. Dr. Baloğlu, mezuniyet sonrası eğitim komisyonundaki üyeliğin önemine işaret ederek, bu komisyonun asistan eğitimi konusunda akreditasyon vermesinin ve Türkiye’deki eğitim kurumlarının bu akreditasyonu almaktaki başarı oranının memnuniyet verici olduğunu söyledi. Baloğlu, “Türkiye’deki eğitim kurumları Avrupa seviyesinde eğitim kuruluşlarıdır. Şimdi, yan dallarda da akreditasyon çalışmaları başladı. Biz kadın doğum alanında Avrupa Birliği’ne girdik, girmekle yetinmedik Avrupa Birliği’ne girecekleri denetliyoruz” dedi.
“Kadın Doğum, Türkiye ve Dünyada Hekim Hataları Yönünden En Fazla Gündeme Gelen Branş”
Basın toplantısında, gazetecilere jinekoloji alanındaki son yenilikler hakkında da bilgi verildi. Prof. Dr. İtil, yaygın olarak görülen rahim sarkmasına (genital prolapsus) karşı geliştirilen yama (meş) uygulamalarının yüksek başarı sağladığına işaret etti. Prof. Dr. İtil tedaviyle, tekrarlama oranlarının da çok düşük seviyelere çekildiğinin altını çizdi. Diğer yandan, Prof. Dr. İtil, kadın doğum branşının Türkiye ve Dünyada hekim hataları yönünden en fazla gündeme gelen branş olduğunu, bunun da nedeninin anne-bebek iki kişinin sağlığının birden yürütülmesinden kaynaklandığını hatırlattı. Buna karşılık Türkiye’de kusur ile tıbbi kötü sonuç tanımları bulunan bir yasa olmadığını, hekim-hasta ilişkisinin “borçlar hukukuna” göre değerlendirildiğini söyleyen Prof. Dr. İtil, bu konuda acil bir düzenlemeye ihtiyaç bulunduğunun altını çizdi.
“Hekim hata yapmamak için sezaryeni tercih ediyor”
Prof. Dr. İtil, Türkiye’de sezaryenle doğum oranının yüksekliğine de dikkat çekti. Dünya ortalaması yüzde 15 olan sezaryenle doğum oranının Türkiye’de yüzde 48’e ulaştığını belirten Prof. Dr. İtil, Sağlık Bakanlığının bu oranı düşürmek için komisyon oluşturduğunu kaydetti. Türkiye’de anne isteğine bağlı sezaryen oranının yüzde 4 olduğunu söyleyen Prof. Dr. İtil, “Sezaryen ile doğumun azalması için ağrısız doğumun yaygınlaşması gerekiyor. Kamu hastanelerinde günde 20-25 doğum oluyor. Hekim hata yapmamak için sezaryeni tercih ediyor. Hastanın da hekimin de normal doğumdan yana tavır alması gerekir” diye konuştu.
Prof. Dr. Cansun Demir de sağlıkta dönüşüm programının sezaryen artışındaki önemli etkenlerden biri olduğunu savundu.