Türk Biyokimya Derneği tarafından 29 Ekim-1Kasım 2008 tarihleri arasında gerçekleştirilen 20. Ulusal Biyokimya Kongresi Kapadokya Dedeman Oteli’nde yapıldı. Kongre öncesinde, “Proje Geliştirme ve Yazma” ve “Moleküler Tanı Teknikleri” çalıştayları gerçekleştirildi. Çalıştaylar yoğun ilgi ile karşılandı ve hem teorik hem de uygulamalı olan çalıştayların en kısa sürede tekrar edilmesi istendi ve teorik ve uygulama notlarının kitap haline getirilmesi kararı alındı. Türk Biyokimya Derneği’nin saymanı ve Türk Biyokimya Dergisi yardımcı editörü olan ve bu yıl aramızdan ayrılan Prof. Dr. Ayşe Neşe Genç’in anısına gerçekleştirilen açılış konuşması, aynı zamanda Dünya Biyokimya ve Moleküler Biyoloji Birliği’nin “Jubile” konuşması Prof. Dr. Hermona Soreq tarafından yapıldı. Prof. Dr. Ayşe Neşe Genç gibi kolinesterazlarla çalışan Hermona Soreq’in moleküler biyolojiden başlayıp Alzheimer hastalığının tedavisinde kullanılan ilaç keşfine kadar uzanan konuşması büyük ilgi çekti. Profesör Soreq, geliştirdikleri ilacın Amerikan İlaç Federasyonu’ndan (FDA) onay beklediğni belirtti. Katılımcılarının çoğunluğunu 35 yaş altı araştırıcıların oluşturduğu Kongre’de dikkat çeken bir başka nokta da konuşmacıların da çoğunluğunun gençlerden oluşmasıydı.
Ele Alınmayan Konulara Bu Kongrede Dikkat Çekildi
Konuşmacıları TÜBA tarafından verilen “Genç Bilim İnsanlarını Destekleme Programı” (GEBİP) ödülü alarak yurtdışında çalıştıktan sonra Türkiye’de de çalışmalarını sürdürenler arasından seçtiklerini dile getiren Prof. Dr. Nazmi Özer, toplantıya 600 kişinin üzerinde katılım olduğunu ve katılımcılar arasından 70 genç bilim insanına burs verilerek kongreye katılımlarının sağlandığını belirtti. Ülkemizde kök hücre çalışmalarının klinisyenlerin çalışmaları ile sınırlı kaldığını, bunun en önemli eksikliklerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Özer, bu konunun biyokimyacılara ve moleküler biyologlara tanıtılmasının çok önemli olduğunu ve bu konuda önemli ilerlemelerin ancak klinikçilerle temel bilimcilerin birlikte çalışması ile olası olduğunu söyledi. Prof. Dr. Özer, şimdiye kadar yapılan tüm kök hücre çalışmalarının hücre düzeyinde kaldığını ve moleküler düzeye inilmediğini hatırlatarak, “Moleküler düzeye inilmediği için, ülkemizde kök hücrelerin tedavide kullanımı sınırlı kalmaktadır” dedi.
Diyabetin Ekonomisi Ve Zoonotik Hastalıklar
Kongrede ele alınan bir başka konunun da diyabet olduğunu belirten Prof. Dr. Özer, diyabetin bugüne kadar hiç ele alınmayan ekonomisi dahil olmak üzere her yönünün, temel bilimciler ve klinisyenler tarafından birlikte ele alınarak, tüm ayrıntıları ile tartışıldığını belirtti. Diyabetli insan sayısının ülkemizde yüzde elli oranlarına yükseldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Özer, diyabet hastalarının topluma maliyetinin göz önünde tutularak, alınacak önlemlerin belirlenmesinde etkili olacak çalışmaların yapılmasının üzerinde durulduğunu söyledi. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, Kuş gribi gibi zoonotik hastalıkların riski altında bulunduğumuza hatırlatan Prof. Dr. Özer, ülkemizde gündeme gelmeyen konular içerisinde yer alan konulardan birisinin de hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar (zoonotik hastalıklar) olduğunu ancak bu konuda temel bilimciler tarafından hiçbir çalışmanın yapılmadığını belirtti. Prof. Dr. Özer, Gıda ve çevre konusunda, çevre çalışmalarının mühendislik düzeyinde kaldığını, gerçekte ise çevre ile ilgili yapılması gereken çalışmaların, mühendisliğin yanında esas biyokimya ve moleküler biyoloji alanlarında olması gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca, Tübitak’tan gelen yetkililerin Avrupa Birliği 7. çerçeve programı, Tübitak bursları konusunda bilgi verdiklerini kaydeden Prof. Dr. Özer, Sağlık Bakanlığı ve Üniversite hastanelerinde performans uygulamaları konularında katılımcılara bilgi verildiğini ifade etti.
FEBS’te Kurallar Düzenlendi
Avrupa Biyokimya Dernekleri Federasyonu (FEBS) başkanlığını da yürüten Prof. Dr. Nazmi Özer, FEBS’in yönetmeliklerini değiştirdiklerini; FEBS Kongrelerinin kalitesini yükseltmek için, Kongre Danışma Kurulu oluşturduklarını belirterek, “Burs”, “Yayın”, “Eğitim”, “İleri Kurslar” Komiteleri ile “Kadının Bilimdeki Yeri” ve “Gelişmekte Olan Ülkelerin Biyokimyasını Geliştirme” Çalışma Gruplarının görev ve yetki tanımlarının yapıldığını ifade etti. Ayrıca, FEBS Yönetim Kurulu ve çalışma grupları için seçme seçilme koşullarının düzenlendiğini dile getiren Prof. Dr. Özer, FEBS’in ilgi alanının Avrupa ülkeleriyle sınırlı kalmayacağını Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan gibi ülkelerin de FEBS üyesi olarak FEBS’in olanaklarından yararlandırılacağını ve hatta diğer Asya ülkelerinden gelecek öğrencilere (örneğin Çin’den) burs verileceğini söyledi.
FEBS olarak bilimsel camiada kabul gören 3 tane dergi çıkarttıklarını ve bu dergilerden yılda 4-5 milyon Euro kazanıldıklarını vurgulayan Prof. Dr. Özer, bu paranın öğrenci bursları ve değişik çalıştaylar düzenlemek için kullanıldığını kaydetti. Prof. Dr. Özer, başkan olduğu 2007 yılından bu yana bu konuda bilim insanlarını çalıştay düzenlemeleri için teşvik ettiğini ancak bu konuda çok istediği başarıyı yakalayamadığını belirtti. FEBS tarafından iki aydan üç yıla kadar burs verildiğini, ayrıca yeni bir burs daha geliştirildiğini, bu bursun “Avrupaya Geri Dönme Bursu” olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Özer, bu burstan Avrupa ülkelerine (ülkemiz de buna dahil) Amerika’dan geri gelen öğrencilerin yararlanabildiğini, bu öğrencilerin ülkelerinde laboratuvarlarını başlatabilmeleri için 10-15 bin Euro destek verildiğini dile getirdi.
Kıbrıs’ta Tıp Fakültesi Kuruldu
Kıbrıs’ta 17 yıl önce ODTÜ Fizik Bölümü mezunu Dr. Suat İ. Günsel tarafından kurulan Yakın Doğu Üniversitesi(YDÜ)’nün bugün 18 bin öğrencisi bulunuyor. Bünyesinde 16 fakülte bulunan Yakın Doğu Üniversitesi’nin sağlık alanındaki; diş hekimliği, eczacılık, sağlık bilimleri gibi fakültelerine bu yıl tıp fakültesi de katıldı. Kıbrıs’ta eğitim hastanesi olmadığı için hastaların tedavi için değişik ülkelere özellikle Güney Kıbrıs’a gittiğini kaydeden Prof. Dr. Özer, tıp fakültesinin bu eksikliği gidermek ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde daha üst düzey sağlık hizmeti sunmak amacıyla kurulduğunu dile getirdi. Bu merkezde bulunan süper bilgisayarın Dünya Üniversiteleri içinde 12’inci, Avrupa Üniversiteleri arasında 3’üncü ve Orta Doğu’da birinci hızlı bilgisayarı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özer son 6 aydır dünya kanser verilerinin burada işleniğini belirtti. Bu yıl fakülteye 70 öğrenciden hazırlığı geçen 20 öğrenci ile başladıklarını ve hedeflerinin, gerek öğrenci ve eğitim kalitesi ve gerekse araştırma-laboratuvar olanakları açısından Avrupa ülkeleri ile yarışacak bir düzeye ulaşmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özer, bu donanımlı laboratuvarlarda öğrencilerin DNA izole etmek, kolon kromatografisi ve elektroforez yapmak, PCR uygulamak, mutasyon saptamak gibi günümüzün son araştırma tekniklerini öğrenme şansına kavuşacaklarını dile getirdi. Fakülte kaynaklı üç çalışmayı 29 Ekim – 1 Kasım’da tarihlerinde Kapadokya’da gerçekleştirilen XX. Ulusal Biyokimya Kongresinde sunduklarını söyleyen Prof. Dr. Özer, 3 adet çalışmalarını makale haline getirerek uluslararası indeksli dergilerde yayınlamak için hazırladıklarını belirtti.