Uyluk kemiği başının, kalça eklemini yaptığı eklem çukuruna ‘Asetabulum’ denildiğini dile getiren Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Arazi, bu bölgede meydana gelen kırıkların tedavisinin çok zor olduğunu ve genellikle cerrahi tedaviden sakınıldığını kaydetti. Dr. Arazi, bu nedenle çoğu kez ameliyatsız tedavi yöntemlerin tercih edildiğini, bunların da sıklıkla uzun dönem sonuçlarının istenildiği gibi olmadığına dikkat çekti.
“Vücudun en büyük eklemi olan kalça ekleminin önemli bir parçası olan ve yük taşıyan çatı görevi yapan asetabulumun kırılması sonucu ciddi yaralanmalar ortaya çıkmaktadır. Damar ve sinir yönünden yoğun olan bu bölgede cerrahi tedavinin diğer kemik kırıklarında olduğu kadar kolaylıkla yapılamıyor” diyen Prof. Dr. Arazi, kırıkların zaman zaman kendi haline bırakıldığını, etkin tedavi edilmeyen kırıkların ilerleyen süreçte hastalar için daha ağır bir tedavi süreci oluşturduğunu ve sıklıkla kalça protez cerrahisine gidildiğini kaydetti. Özellikle genç hastalarda başarılı ameliyat yapılmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Arazi, kırıkların anatomik olarak düzgün tutturulması üzerine çalışmalarını sürdürdüğünü, ancak ülkemizde ve dünyada zor bir teknik olduğu için bu tip ameliyatların yaygın olarak yapılamadığına dikkat çekti.
Prof. Dr. Arazi, “Genellikle uzun kemiklerde görülen ayrılmış kırıkların ameliyat ile tespit edilmesi nispeten kolaydır. Çünkü bu bölgelerde çoğu kez damar, sinir gibi dokulardan uzak çalışırsınız, ayrıca kaslar da size engel olmaz. İşte pelvis ve asetabulum bölgesinde tüm bu yapılar bize çeşitli şekillerde engel oluşturmaktadır. Ayrılmış kırığın tekrar eski haline getirilmesi kolay olmamaktadır. Ayrıca kırık parçalarını birleştirmek için kullandığımız plak vida gibi tespit araçlarını yerleştirirken de çok dikkatli olmamız gerekmektedir. Vidalar damar ve sinirlere ve eklem yüzü gibi hassas dokulara zarar verebilir. Kötü yapılan tespitler de kısa sürede başarısız klinik sonuçlara neden olmaktadır. Bence ameliyatın püf noktası, kırıkların ameliyat öncesi çekilen röntgen grafilerinden iyi okunup anlaşılmasıdır. Doğru kırık tanımlaması yaparsanız doğru yerden kırığa ulaşma şansınız olur. Çünkü eğer doğru cerrahi kesi seçilmezse ameliyatta ciddi sıkıntılarla karşılaşabiliriz. Bu kırıkları doğru tanımak da uzun zaman almakta ve ciddi bir öğrenme eğrisi gerekmektedir. Hedeflenen anatomik tespit olduğu için öncelikle kırığın doğru anlaşılması ve buna uygun cerrahi kesi seçilmesi ve nazik cerrahi tedavi başarının anahtarlarıdır” dedi.
En Kötü Kırık Çıkık Tipleri Motor Bisiklet Yaralanmalarında
Asetabulum ve pelvis kırıklarına olan ilgisinin asistanlığının ilk yıllarına yani 1990’lı yıllara kadar dayandığını ifade eden Prof. Dr. Arazi, “O yıllarda Prof. Dr. Abdurrahman Kutlu bu alana olan merakımı fark edip, desteklemiştir. Yani o yıllardan beri pelvis ve asetabulum-kalça bölgesi cerrahisine karşı ilgim yıllar geçtikçe artarak devam etmiştir. Bu bölge travmalarının oldukça zor olduğunu ve tedavide biraz geri kaldığımızı fark ettim. Bu konu üzerinde çalıştım, şu anda Selçuk Üniversitesi bünyesindeki kliniğimiz, Konya ve çevresinde Ortopedi ve Travmatoloji alanında değişik alt branşlarıyla referans bir klinik haline gelmiştir. Asetabulum ve pelvis kırıkları çoğu kez genç hastalarda ve yüksek enerjili yaralanmalarla olmaktadır. Bu hastalarda çoğunlukla neden trafik kazaları oluyor. Özellikle motor bisiklet kazaları, ciddi kas iskelet yaralanmalarına neden oluyor. Ayrıca yüksekten düşmeler ve deprem gibi doğal afetler de bu ciddi yaralanmalara neden olmaktadır” dedi.
Yurtdışında da Sınırlı Merkezlerde Uygulanıyor
Prof. Dr. Arazi, amacının böylesine ciddi yaralanmalı hastaların tedavi kalitesini arttırmak olduğunu dile getirerek kendi deneyim ve becerisini arttırırken, farklı toplantı ve kurslarda bilgi alışverişinde bulunulduğunu kaydetti. Bu konuyla ilgili ilk ödülünü 2001 yılında ‘Acta Orthopaedica Traumatologica Turcica’ dergisi tarafından “En iyi 2. klinik araştırma ödülü” olarak aldığını belirten Prof. Dr. Arazi, 6 yıllık sonuçlarını 2003 yılı Ulusal Ortopedi ve Travmatoloji kongresinde sözel bildiri olarak sunduğunu ve bu toplantıda çalışmanın travma dalında en iyi sözel bildiri ödülü aldığını belirtti. Rodos ve Selanik’te değişik toplantılarda ve yurt içinde çok sayıda kongre ve kurslarda Asetabulum kırıkları ile ilgili çalışmalarının sonuçlarını sunduklarını bildiren Prof. Dr. Arazi, çalışmadan beklediklerini elde ettiklerini ve çalışmalarının hızla devam ettiğini vurguladı.
Prof. Dr. Arazi, “Yurtdışında da sınırlı merkezde ve sınırlı cerrah tarafından uygulanan, ülkemizde ise daha sınırlı olarak uygulanan bu cerrahi tekniği, ciddi anlamda ilk uygulayanlardan olduk. Teknikte son yıllarda hem ülkemizde ve hem de dünyada biraz daha fazla cerrah tarafından uygulanır hale gelmiştir. Zor görünen teknik ile deneyimimiz arttı, komplikasyon oranlarımız daha da azaldı. Özellikle genç hastalarımızın kalça eklemlerini daha çok kurtarır olduk. Bizim deneyimimiz artması ve bilgi becerilerimizi diğer meslektaşlarımız ile paylaşmamız sayesinde de ülkemizde bu işi başarıyla ve tekniğine tam uygun olarak yapan cerrahlarımızın sayısını daha da artması en büyük dileğimizdir” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Arazi Hakkında
1967 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Arazi, lise eğitimini Ankara’da tamamladıktan sonra Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesinde tıp eğitimine başladı. Aynı fakültede sırasıyla 1990’da tıp doktoru, 1995’de Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı olan Prof. Dr. Arazi, 2000 yılında Doçent olurken, 2006 yılında Profesör unvanını aldı. Kanada, ABD ve Fransa’da akademik çalışmalarda bulundu. Halen Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesinde Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olarak çalışan Dr. Arazi, aynı zamanda Türk Ortopedi ve Travmatoloji Eğitim Konseyi ve Ortopedik Travma Şubesi derneklerinin genel sekreterlik görevlerini devam ettirmektedir.