TÜRKİYE SOLUNUM ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ

Bir yılda ortalama 15 bini geçen sayıda akciğer kanseri vakası teşhis edildiğini belirten Türkiye Solunum Araştırmaları Dernek (TÜSAD) Başkanı Prof. Dr. Can Öztürk, 40 yıllık geçmişi olan dernek hakkında Sağlık Dergisi’ne bilgi verdi.

Esra Öz: Derneğiniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Prof. Dr. Can Öztürk:
1970 yılında kurulan dernek, solunum hastalıkları alanında , tüberküloz ağırlıklı kurumsal yapılanmaların dışında, uzmanlık derneği niteliğinde ilk sivil toplum kuruluşudur. Kuruluşunu izleyen yıllarda, Türkiye’nin değişik yörelerinde, tüm “Göğüs Hastalıkları” alanında çalışan hekimleri bir araya getiren, 30 adet yıllık ulusal kongre gerçekleştirmiş ve düzenli olarak kongre kitaplarını (Bildiri ve sunum özetlerini içeren belirli) yayınlamış.
TÜSAD, 40 yıllık geçmişinde, 30 ulusal kongre, sayısız bilimsel toplantı, sempozyum, çeşitli bilimsel yayınlar, çok sayıda uluslararası sempozyum, bir dünya kongresi, halka yönelik ve değişik sağlık sorunlarına odaklanan farkındalık projeleri, Sağlık Bakanlığı , Türk Tabipleri Birliği ve diğer kuruluşlarla işbirliği içerisinde yürütülen birçok etkinliği başarıyla gerçekleştirdi. TÜSAD, Avrupa Birliği standartlarında göğüs hastalıkları uzmanlık eğitiminin esasını oluşturacak olan “Eğitim Programı”nın hazırlığını yürüten organizasyonlardan biridir.

Ne gibi faaliyetleriniz var? Derneğinize kimler üye olabiliyor? Şu anki üye sayınız nedir?
TÜSAD; solunum siteminin fonksiyon ve hastalıkları ilgili konularda, tıp mensupları, halk ve hastalar için eğitici, öğretici toplantılar düzenlemek, bu konularda bilimsel ve sosyal çalışmalarda bulunmak, üyelerinin mesleki sorunlarına yönelik çözüm geliştirmek başlıca hedeflerdir. Bu hedeflere ulaşmak için, derneğin yönetim organları dışında; çalışma grupları, komiteler ve kurullar büyük bir uyum içinde faaliyetlerini yürütmektedir.
Son yıllarda; çevresel etkenler ve özellikle tütün kullanımı, alerjik faktörler ve çocukluk döneminde geçirilmiş infeksiyonlara bağlı olarak ileri yaşlarda ortaya çıkan komplikasyonlar; solunum sistemi hastalıklarını toplumda en sık rastlanılan sağlık sorunları haline getirmiştir. Çoğu kronik seyirli olan bu hastalıkların, ülke koşullarına uygun olarak maliyet-etkin bir şekilde kontrol edilmesi gerekliliği ve bunlara önlemeye yönelik yapılması gereken faaliyetler ve organizasyonlar derneğe çok önemli bir misyon yüklemektedir.
Göğüs hastalıkları uzmanlık alanımızla ilgili konularda, gerek Sağlık Bakanlığı, gerekse Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türk Tabipleri Birliği gibi sağlık alanında otorite durumundaki kurumlara, dernek tarafından önemli bir danışmanlık hizmeti aktarımı yapılmakta ve bu kurumlarla ortak bir vizyon oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Derneğimizin üye sayısı bin 800 dür. Tüzüğümüze göre derneğimizin iki çeşit üyesi vardır:
A. Asli üyeler
1. Göğüs hastalıkları uzmanları ve araştırma görevlileri
2. İlgili meslek grubu üyeleri: Solunum Sistemi ve hastalıkları ile ilgili konularda derneğin amaçlarına uygun çalışan ve araştırmalar yapan yüksek öğrenimini tamamlamış kişiler.
Üyelik başvurusunu takiben Dernek Yönetim Kurulu kararı ile üyelik kesinleşir.
B. Onursal üyeler
Dernek Yönetim Kurulu önerisi ve Genel Kurul onayı ile derneğin amaç ve çalışmalarına katkıda bulunan kişilere onursal üyelik verilir.

Derneğinizin yeterlik kurulu ve yeterlik sınavı var mı? Yapılan sınavlar hakkında bilgi verir misiniz?
Türk Göğüs Hastalıkları Yeterlik Kurulu 2001 yılında Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği ve Türk Toraks Derneği tarafından ortaklaşa ve eşgüdüm ile kurulmuştur. Dokuz kez yeterlik sınavı yapılmış ve 280 uzmana yeterlik belgesi verilmiştir.

Branşınızı ve derneğinizi, dünya ile değerlendirdiğinizde nerede görüyorsunuz?
Solunum hastalıklarının büyük bir kısmını kronik gidişli hastalıklar oluşturuyor. Bizim alanımızdaki en sık karşılaştığımız kronik hastalıklar, astım gibi allerjik kökenli hastalıklar, KOAH dediğimiz kronik obstrüktif akciğer hastalıkları ve bunların ötesinde nedeni bilinmeyen bazı akciğer hastalıkları, uyku ile oluşan solunum bozukluklarıdır. Ancak bizim alanımızda bu hastalıkların dışında alt solunum yollarının enfeksiyon hastalıkları önemli bir yer tutuyor. Pnömoni veya bronş enfeksiyonları bu alanda sık karşılaştığımız sağlık sorunları…

“Bir Yılda Ortalama 15 Bini Geçen Sayıda Akciğer Kanseri Vakası Teşhis Ediliyor”
Akciğer kanseri özellikle ülkemizde son yıllarda da gittikçe artma eğilimi gösteren ve halk sağlığı sorunu boyutuna ulaşmış önemli bir problem. Ülkemizde özellikle sigara tüketiminin çok yoğun olması nedeniyle, akciğer kanseri sayıları gittikçe artma eğilimi gösteriyor. Bir yılda ortalama 15 bini geçen sayıda akciğer kanseri vakası teşhis ediliyor her yıl Türkiye koşullarında. Dolayısıyla, önlenebilir kanserlerden olan bu hastalık bizim açımızdan son yıllarda çok sık karşılaştığımız bir sorun haline geldi. Ayrıca tüberküloz son dönemde farklı bir boyutuyla ön plana çıktı. Dirençli tüberküloz dediğimiz, tedaviye dirençli olan hastalarla kendini gösterebilen ve toplum için ciddi bir risk haline gelen bir sağlık sorunu. Bu da yine bizim alanımızda sık karşılaştığımız hastalıklardan birisi. Ayrıca solunum yetmezliği gibi yoğun bakım gerektiren problemler, iş ve meslek ile ilgili hastalıklar ki bunlar da son yıllarda çok gündemde olan konular. İşyerlerindeki sağlık koşullarının olumsuzluğu nedeniyle ortaya çıkan pnömokonyozlar ve diğer mesleki hastalıklar, gerek maluliyet gerekse takip ve tedavi standartları açısından göğüs hastalıklarını yakından ilgilendirmektedir.

Dernek başkanlığınız süresince hedefleriniz nelerdir?
Tüm üyelere saygılı ve eşit mesafede olmak; sürekli tıp eğitimi etkinliklerinde ve toplumsal projelerde üyelerimizin her birini derneğimiz çatısı altında arzu ettikleri pozisyonlarda fonksiyone edebilmek için tüm olanaklarımızı kullanmak, ana hedefimdir.
Uzmanlık alanımız için çok önemsediğimiz ve derneğimizin de önemli bir katkı verdiği “ Türk Göğüs Hastalıkları Yeterlik Kurulu”, uzmanlık eğitiminde Avrupa Birliği ile uyumu sağlayacak eğitim programını bu dönemde hazırladı. Toplumun akciğer sağlığını korumaya ve geliştirmeye yönelik projelere bu dönemde ağırlık verildi. Bu dernek, 21. yüzyılın her türlü teknolojik ve iletişim unsurlarını aktif bir şekilde kullanarak, bilgiyi tüm üyelerine en etkin ve ulaşılabilir boyutta aktaracak bir çizgiye çok kısa sürede gelecektir.

Branşınızda yapılması gerekenler nelerdir?
Solunum hastalıkları alanında son yıllarda tüm dünyayla beraber Türkiye’de de oldukça hızlı gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeleri tanı aşamasında ve tedavi aşamasında olmak üzere iki gruba ayırabiliriz. Özellikle solunum hastalıklarının tanısında endoskopik yöntemler ya da bize özel tanımlayacak olursak bronkoskopik yöntemlerde son derece belirgin ilerlemeler ve yenilikler var. Son yıllarda gündeme gelen bronkoskopik yöntemlerle, akciğer kanseri başta olmak üzere diğer birçok akciğer hastalığının tanısını ve ayrıntılı değerlendirmesini bugün çok rahatlıkla yapabiliyoruz.
Türkiye koşullarında maalesef bu gelişmelerin hepsinden tam olarak yararlandığımız söylenemez. Özellikle yüksek teknolojiyi gerektiren ve yüksek maliyetli cihazlarla gerçekleştirilebilen bazı incelemeler ve uygulamalar sadece belli merkezlerde şu an için uygulanabiliyor. Çok yaygın olarak uygulandığını söylememiz mümkün değil. Ancak bunun ötesinde tedaviye yönelik gelişmelerden bahsedecek olursak, dünyadaki güncel gelişmelere paralel olarak uluslararası organizasyonların ve uzmanlık derneklerinin uyguladığı ve geliştirdiği kanıta dayalı bilgiler ile tedavi önerileri, kongre, kurs ve sempozyum gibi faaliyetlerimiz çerçevesinde hekimlerimize ulaştırılmaktadır.

TÜSAD; bu çerçevede her yıl bir ulusal “ solunum” kongresi düzenlemekte ve sayıları binin üzerinde meslektaşımız bu bilimsel ortama katılarak, araştırmalarını sunmakta ve diğer katılımcılarla etkin bir bilgi paylaşımı gerçekleştirilmektedir. Derneğin 15 adet, farklı alanlarda etkinlik gösteren çalışma grubu vardır ve bu gruplar tüm yıla yayılmış olarak birçok bilimsel toplantı organize etmektedirler. Bu bilimsel etkinliklere katılım konusunda, özellikle asistan meslektaşlarımız, iş yükleri ve sayısal yetersizlik gibi nedenlerle zorlanmaktadırlar. Üniversite ve Eğitim hastanelerinde asistan sayılarının gerçekçi düzeylere ulaşması halinde bu eğitim etkinliklerine katılım, müfredat programları çerçevesinde daha düzenli olarak sağlanabilecektir. Yine asistanların ‘ERASMUS’ gibi değişim programları çerçevesinde yurtdışı deneyimlerinin sağlanması, önümüzdeki dönem için önemsediğimiz bir konudur.
Dernek; ayrıca, üyelerinin uluslararası toplantılara katılımı için burs vermekte, kapsamlı ve nitelikli araştırma projelerine maddi destek sağlamaktadır. Derneğin maddi olanaklarının artması ile paralel olarak, uzun süreli yurtdışı ve yurtiçi eğitim programlarının desteklenmesi de sağlanabilecektir.

Özellikle branşınızla ilgili bir beklentiniz var mı?
Göğüs Hastalıkları Uzmanlarının poliklinik sayılarının, batı ülkelerindeki düzeylerde gerçekleştiği, çalışma koşullarının çağdaş ortamlara dönüştüğü ve uzmanlık eğitimi aşamasında; müfredat programı kapsamında gerekli bilgilerin ve pratik eğitimin tüm merkezlerde tamamıyla alınabildiği günlerin daha fazla gecikmeden sağlanması en önemli beklentimizdir.

Branşınızın uzmanlık süresi ve içeriği sizce yeterli mi, yan dal hakkında ne düşünüyorsunuz?
Branşımızın uzmanlık süresi yeni uzmanlık yönetmeliğinde 4 yıl olarak belirlenmiş olup bu süre bizim için yeterli değildir, Türk Göğüs Hastalıkları Yeterlik Kurulu ve yine Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan Tıpta Uzmanlık Kurulu Müfredat Oluşturma Komisyonu (TUKMOS) tarafından da bu sürenin 5 yıla çıkmasının gerekliliği konusunda ortak görüş birliğine varılmıştır.

Branşınızın tercih edilme oranı nedir?
2010 Nisan dönemi Tıpta Uzmanlık Sınavı sonuçlarına göre en çok tercih edilen 10 branş içinde “Göğüs Hastalıkları” yer almamaktadır. Bu durumda özellikle son yıllarda dahili branşlara karşı azalan ilginin ve “ Yoğun Bakım” eğitiminin uzmanlık eğitimi sürecinde getirdiği zorlukların etkisi olduğunu düşünüyoruz.

TUS sınavı hakkında ne düşünüyorsunuz? Uzmanlık eğitimi alabilmek için sizce nasıl bir yöntem olmalı?
TUS sınavı uzmanlık öğrencilerinin seçimi için oldukça adil ve objektif bir sınav olmakla birlikte sadece yazılı sınav ile seçim yapmanın kişisel özelliklerin değerlendirilmesi ve iletişim açısından bir ölçme yapılabilmesi olanağını ortadan kaldırması nedeniyle bir ilk basamak olarak devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. İlaveten sözel bir sınav veya görüşme, hatta iletişim becerileri ve kişisel özelliklerin değerlendirildiği bir deneme süresinin de olabileceğini düşünüyoruz.

Branşınızda özellikle üzerinde durulması gereken bir konu var mı?
KOAH olarak, sağlık profesyonelleri dışında toplum ve hastalar tarafından fazla bilinmeyen ve özellikle sigarayla ilişkili olan bir hastalık üzerinde durulması gerektiğini düşünüyoruz.. Bu hastalık sigara içenlerin yaklaşık yüzde 15’inde ortaya çıkıyor. Ülkemizde yaklaşık 4 milyon civarında KOAH’lı hastamız olduğunu düşünüyoruz. Ancak bu hastalar, özellikle sigara içen kişiler, bu hastalığa ilişkin bulgular ortaya çıkmasına rağmen çoğu zaman bunun farkında olmayabiliyorlar. Bu hastaların en önemli belirtileri; düzelmeyen, geçmeyen öksürükler, zamanla gittikçe artan ve efor kapasitesini azaltan nefes darlığı ve balgam çıkarma şeklinde olabiliyor. Örneğin, eskiden yürüyebildiği mesafeleri veya çıkabildiği merdivenleri, sigara içen kişiler zaman içerisinde yürüyemez ya da çıkamaz hale geliyorlar. Sonuçta, akciğerlerde, bronşlarda geriye dönüşü olmayan bazı yapısal bozulmalar karşımıza çıkıyor ve bu bozulmalar neticesinde iltihabi diyebileceğimiz nitelikte kronik gidişli bir hastalık şeklinde KOAH dediğimiz bu durum gelişiyor. Tedavi yaklaşımında özellikle bu hastalara erken tanı konması ve ileri evrelere erişmeden hastalığın tedavisi büyük önem taşıyor. Tedavi edilmediği takdirde akciğer içi damar basınçlarıyla başlayan problemler zamanla kalbi zorlayarak ve yükleyerek hastaları kalp yetmezliğine kadar götürebiliyor. Yani karşımıza kalp yetmezliği ve solunum yetmezliğiyle nefes darlığı içinde ve oksijen desteği almadan yaşamını sürdüremeyecek duruma gelmiş olan bir hasta grubu çıkıyor, bu hastalığın son dönemlerinde. Bu nedenle hastalık özellikle çok sık görüldüğünden ve sigara yönünden de ilişkisi çok net ve kesin olduğu için, KOAH dediğimiz hastalığı biz gerçekten önemsiyoruz ve bir şekilde bunun halk tarafından ve sigara içenler tarafından bilinmesini sağlamamız gerekiyor.

Derneklere örnek teşkil edecek çalışmalarınız nelerdir?
Derneğimiz her yıl düzenli olarak yılda bir kez genellikle Ekim ayı sonunda olmak üzere ulusal kongre yapmaktadır ve bu kongrede bilimsel konular ana hedef olmakla birlikte her yıl mutlaka bir global veya toplumsal tema da işlenmektedir. Örneğin geçen yıl, “Doğal Hayatı Koruma Vakfı” ile birlikte küresel iklim değişiklikleri ve insan sağlığı üzerine etkileri, doğal kaynakları koruma, doğal hayatı koruma gibi konularda, kongre katılımcıların farkındalığının artırılmasına yönelik bir dizi etkinlik gerçekleştirilmiştir.

E-Eğitimler
Sürekli Tıp Eğitimi Etkinliklerinin, elektronik ortamda gerçekleştirilebilmesi için yürüttüğümüz “E- Eğitim” projesi, değişik konularda “Çağrı Merkezleri” projeleri, derneğin maddi olanakları çerçevesinde gerçekleştirmeyi düşündüğümüz, tüm uzmanlık derneklerine örnek teşkil edebilecek çalışmalar.