TÜRKİYE KAYNAKLI İLK KANSER TEDAVİ YÖNTEMİ: YÜKSEK DOZ STEROİD TEDAVİSİ

Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer Kanser tedavisinde son gelişmeler ve ülkemizdeki kanseri arttıran faktörler hakkında Sağlık Dergisine açıklamalarda bulundu.

Çok çeşitli kanser türleri için farklı tedavi yöntemlerinin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Murat Tuncer, kanser tedavisinde temel bazı yollar belirlendiğini söyledi. Prof. Dr. Tuncer uygulanan tedaviye örnek olarak şunları verdi: “Kök hücre yaklaşımı, Cyberknife tedavisi, radyoterapide küçük alanlı hedef tedavi yaklaşımları, yan etkileri azaltan yaklaşımlar, moleküler ve hücresel tedavi yaklaşımları, genetik bozukluklarla sorunları hücresel düzeyde çözen yeni yaklaşımlardır.” Kanserde aşı tedavisi, bağışıklık sistemini düzene sokarak tedavi eden bir yöntem olmasının yanında yaşam kalitesini arttırdığını dile getiren Prof. Dr. Murat Tuncer bu yaklaşımların tümünün son 5-10 yılda bulunduğuna dikkat çekti. Protein-kinaz inhibitörlerinin yeni yaklaşımlar getirdiğine işaret eden Prof. Dr. Tuncer hücresel tedavide temelde sorunlu hücrenin düzeltilip yeniden vücuda verildiğini sözlerine ekledi.

Hedef tedavi yönteminin kanserli hücrenin vücudun dışında düzeltilip tekrar vücuda verildiğini söyleyen Prof. Dr. Tuncer: “Multipl myelom, KML gibi bazı kanserlerde yeni kemoterapi ajanlarının kullanıldığını, bazı kemik tümör tedavilerinde de araştırma safhasında bulunmaktadır. ilk olarak ülkemizden duyulan tedavi yöntemi, yüksek doz steroid tedavisidir. Bu yöntem Lösemi hastalarında uygulanıyor. Bu uygulamanın başka kanserlerde de başarılı olduğu görüldü” dedi.

Hodgkin lenfomada yüzde 100 başarı sağlanıyor
Kanser çalışmalarının ekip çalışması olarak yürütüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Tuncer Hodgkin lenfoma, lösemi de yüzde 100 e yakın başarı sağlandığını dile getirdi. Tuncer: “Bazı ilaçlar çok pahalı, hekim promosyonu ile olduğundan çok daha fazla etkili gibi gösteriliyor. Hatta bu ilaçları son çare olarak tavsiye edenlerde var. Bunun önüne geçmek için tedavi standardizasyonları üzerinde çalışmalar yapılıyor. Kanser ilaçlarının maliyeti ve gerçek etkileri belirlenecek ve buna göre uygulanacak. Hastaya ilaç verilmesi belli protokollerle olacak ve geri ödeme olduğu için onun dışındaki tedavileri ya hekim kendi sorumluluğunda karşılayacak ya da hasta karşılayacak” şeklinde konuştu.

Bazı kullanım hatalarına dikkat çeken ilaçlara örnek veren Dr.Tuncer kullanıldığında 30 hastanın, 2 ay ömrünü uzatan ancak yaşam kalitesini ciddi ölçüde aksatan bir ilacın etkileri konusunda hastaya hekimin bilgi vermesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Murat Tuncer bu ilaçların son çare olarak algılanmaması ve ‘belki şu kadar katkıda bulunur’ şeklinde hastaya açıklama yapılmasının önemli olduğunu vurguladı. Kanser tedavisi yaklaşımında, hastanın kanserden tam olarak kurtulmasını hedeflediklerini dile getiren Tuncer şöyle konuştu: “Hastanın kullandığı ilaç, hayatını 2-3 ay uzatsa da eğer tüm fiziksel fonksiyonlarını bozacaksa, hasta ya da yakını ile kullanmadan önce konuşularak karar verilmelidir. Cerrahi yaklaşımlarda onkolojik dal ayrı bir dal ancak ülkemizde sadece Ankara Üniversitesinde var. Onkolojik cerrahi ayrı olarak görülmelidir. Safra kesesi taş operasyonuyla, safra kesesi kanseri ameliyatları çok farklıdır. ”

Çin’den sonra en çok sigara tüketen ülkeyiz
Tüm kanser tedavilerinin ülkemizde yapıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Tuncer hastaların etkinliği ispat edilmemiş tedavilere çok fazla para dökmemelerini önerdi. Dünyada sadece bir yerde olan tedavi diye bir şey olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Tuncer, “ Günde şu kadar gram yerseniz kanser olmazsınız diye haberler çıksa da, bunlara pseudoscience yani yalancı bilim diyoruz. Akdeniz mutfağı, taze meyve, sebze, eti haşlayarak yemek önerilir. Ayrıca fiziksel aktivite yapmak gereklidir. Kanserin üçte biri beslenme, üçte biri sigara, üçte biri de; genetik, çevre, iş, stresten kaynaklanır. Bir kişinin genetik yatkınlığı olsa bile çevresel etkileri ve yaşam tarzını değiştirerek kanser riskini önleyebilir. Her ülke kendi geleneklerine göre beslenmelidir, bir ırk binlerce yıldır et ağırlıklı beslenirken, birden bire sebze ağırlıklı beslenemez” dedi.

Son senelerde kanserin daha çok farkına varıldığına dikkat çeken Tuncer, kanser de rölatif artış olmasının yanında bir de gerçek anlamda artış olduğunu ifade etti. Tuncer sözlerine şöyle devam etti: “Yaşlı nüfus artıyor, sigara içen kişi sayısı artıyor. Avrupa’nın en çok obez-preobez insan sayısına sahibiz, aynı zamanda en az düzenli aktivite yapan ülkesiyiz. Çin’den sonra en çok sigara tüketen biziz. Türkiye’de erkeklerde akciğer kanseri ilk sırada iken, kadınlarda meme kanseri ilk sırayı alıyor. Her iki cinsiyette de mide kanseri ikinci sırada yer alıyor.”