Sindirim sistemi hastalıklarında ameliyatsız yeni tedavi seçenekleri neler?

Endoskopik tedavi yöntemlerinin hastalara cerrahi müdahalelerden kaçınma imkanı sunduğunu söyleyen Texas Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Gastroenterolog Prof. Dr. Atilla Ertan, sindirim sistemi hastalıklarının teşhis ve tedavisindeki son gelişmeleri aktardı. Prof. Dr. Ertan, aynı fakültedeki Ertan Digestive Disease Center of Excelence’in kurucu direktörü ve ‘Houston Digestive Health Institute’un de kurucu başkanı olarak görev yapıyor.

Sindirim sistemi hastalıklarının tanısında olumlu gelişmeler olduğunu söyleyen Ertan, bu gelişmelerin radyologlar, patologlar ve genetikçilerle birlikte çalışan ekip çalışması sayesinde olduğunu belirtti. Ertan, “Öncelikle, hastalarımızın sağlığı için organize bir ekip çalışmasının büyük önem taşıdığını belirtmek isterim. Radyologlar, patologlar, genetik laboratuvarı uzmanlarının, hastalarımızın teşhisini doğru koymada ve tedavi planlarını belirlemede çok değerli katkıları oluyor.” dedi.

Prof. Dr. Ertan, hastaların erken teşhis ve tedavi süreçlerinde serolojik göstergelerin önemine de dikkat çekti: “Son yıllarda serolojik göstergelerin kullanımı arttı. Özellikle kanser hastalarının erken teşhis ve tedavisinde bu göstergelerin sonuçları çok değerli oluyor. Hem kanda hem de diğer salgılarda gözlemlenebilen bu bulgular, hastalarımızın tedavi sürecinin etkin bir şekilde takip edilmesine yardımcı oluyor.”

Ayrıca, genetik ve moleküler çalışmaların hastalıkların tanı yöntemlerinin belirlenmesinde önemli yeri olduğunu belirten Prof. Dr. Ertan, bu alanlardaki çalışmaların hastalara yönelik tedavi yaklaşımlarını geliştirmede de büyük katkı sağladığını ve bu yondeki arastirmalarin devam ettigini bildirdi.

İltihabi bağırsak hastalıklarına yeni tedavi seçenekleri geliyor

Özellikle, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı gibi iltihabi bağırsak hastalıklarının etkin tedavisinde de yeni gelişmeler olduğunu söyleyen Ertan, geçmişte iltihabi bağırsak hastalıkların tedavisinde yetersizlikler olduğunu, ancak, son 20 yıl içinde birçok biyolojik ilaçların geliştirilmesiyle bir ilerleme kaydedildiğini’ açıkladı.  Ertan, “Bu biyolojik ilaçlar, iltihabi bağırsak hastalarının büyük bir kısmında olumlu tedavi sonuçları elde edilmesine yardımcı oldu” diye konuştu.

Genellikle damardan veya cilt altına enjekte edilen ve hastalara önemli rahatlık getiren bu ilaçlarla ilgili araştırma ve uygulamaların, kendi merkezlerinde başarılı bir şekilde yıllardır uygulandığını kaydeden Ertan, ağızdan tablet halinde alınması için geliştirilen küçük moleküllü yeni ilaçlardan da bahsetti. Ertan, bu ilaçların hastalara daha kolay bir tedavi seçeneği sunduğunu ve çoğunun etkili ve çok daha ucuz olduğunu belirtti.

Daha ucuz olmaları ve yan etkilerinin daha az olması nedeniyle, bu ilaçların hastalar ve sağlık kuruluşları için önemli avantajlar sağladığını ifade eden Prof. Dr. Ertan, “Hap olarak verilen küçük moleküllü geliştirilmiş ilaçlarla, Behçet hastalığı dahil, tüm iltihabi bağırsak hastalarının etkili biçimde ve ciddi komplikasyonları olmadan tedavilerini yapıyor ve bu sayede, hastalarımıza daha kısa sürede kaliteli yaşam sağlayabiliyoruz. Diğer merkezler yanında, kendi merkezimizde de yapılan yoğun çalışmalarla, ağızdan verilen küçük moleküllü geliştirilmiş ilaçlarla 5-6 yıl içinde, damardan veya cilt altına enjekte edilen ve çok pahalı olan biyolojik ilaçların yerini alacağına inanıyorum”.

Teşhis ve tedavide yapay zeka teknolojileri de son yıllar içinde yoğun biçimde kullanılıyor. Hastaların teşhis ve tedavisinde doktorların sürekli olarak mezuniyet sonrasında eğitimlerinin devamlılığının önemini vurgulayan Ertan, yapay zeka ile ilgili çeşitli kursların bu amaçla düzenlendiğine değindi. Ertan, bu şekilde, tıp alanındaki yeniliklerin doktorlara aktarılması ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine önemli katkılar sağlanabileceğine  dikkat çekti.

Sindirim sistemi kanserlerindeki gelişmelere de değinen Ertan, ileri derecede kanseri olan hastaların tedavi yaklaşımıyla ilgili şunları söyledi: “Türkiye’de hala tartışılan bir konu bu. Tıp fakültemize bağlı MD Anderson Hastanesinde yapılan yoğun araştırmalara göre, ileri derecede kanser hastalarında ameliyat öncesi yapılan  kemoterapi ve radyoterapi ile kanserlerini küçültüp ameliyata hazırlama yöntemi giderek daha önem kazanıyor. Bu yaklaşımla yapılan ameliyatlardan daha iyi sonuçlar alınıyor. Hastalarımız daha uzun süre ve daha kaliteli bir yaşam sürebiliyor.”

Basit diyet ayarlamaları ile alerjik hastalıklar tedavi edilebiliyor

Tedavideki önemli bir konunun sindirim sisteminin alerjik hastalıkları olduğunu söyleyen Ertan, özellikle belirli hücrelerin sindirim kanalı örtüsü içinde toplandığının tanınmasının önemini belirtti. Bu hücrelerin yemek borusu, mide ve bağırsak örtüsünde fazla bulunan bu hücrelerin tanınması, sindirim sisteminin alerjik hastalıkları ile ilgili olduğunu söyledi. Eskiden bu tip hastalıklara stresle ilişkili olduğu düşünülerek yanlış yaklaşıldığına dikkat çeken Ertan, bunun uzun süreli sıkıntıları olan hastalarda, gıda alerjisinin etkisi olduğunu vurguladı. Ertan, “Bu hastalarımıza doğru tanı koyulduğunda, basit diyet ayarlamaları ve bazı ağızdan alınan ilaçlarla tedavisinde yardım edebiliyoruz” dedi.

Behçet Hastalığına yeni tedavi seçenekleri

Türkiye, Orta Doğu ve Japonya gibi bölgelerde daha yaygın olarak görülen Behçet hastalığından söz eden Ertan, Türk bilim insanı Hulusi Behçet’in bu hastalığı tarif ettiğini hatırlattı. Hastalığın tanısının son yıllarda daha iyi yapıldığını ve tedavi yöntemlerinin de geliştiğini ifade eden Ertan, eskiden hastalığın tedavisinin zor olduğunu ancak son yıllarda büyük ilerlemeler kaydedildiğini söyledi. Ertan, “Önceden hastalara biyolojik yapıda ilaçlar veriyorduk ve son üç yıl içinde, ağızdan alınan bir hap seçeneğimiz oldu.” diye konuştu.

Fibrosizi önleyebilen yeni ilaçlar geliştirildi

Şişmanlık sorunu ile birlikte çok gördüğümüz karaciğer yağlanmasının hem Türkiye’de hem de Amerika’da büyük bir sorun olduğuna dikkat çeken Ertan, şişmanlık artışı ile birlikte, bu hastalığın görülme sıklığını artırdığını ifade etti. Bu tip hastaların da doktorlarıyla aktif olarak işbirliği yapmalarının önemli olduğunu ve kilo kaybetmeleri gerektiğini vurgulayan Ertan, eğer bu kişilerin diyabeti varsa iyi bir şekilde kontrol edilmesinin ve alkol alıyorlarsa alkol tüketimlerini sınırlandırmalarının gerekliliğini açıkladı. Ertan, erken teşhis yöntemleri aracılığıyla hastaların eğitiminin de büyük önem taşıdığını belirtti. Hastaların hastalıklarının farkında olmaları ve belirtileri, gelişecek sorunları konusunda bilinçli olmalarının ve erken tanının hayati önem taşıdığını vurguladı. Ertan, fibrosizi önleyebilen yeni ilaçların geliştirildiğini ve siroza geçişi diğer yöntemlerle birlikte önlenebileceğini söyledi.

Endoskopik tedavi yöntemlerinin hastalara cerrahi girişimlerini önleyebileceğini  söyleyen Ertan, balonla veya buji denilen yöntemle yapılan endoskopik işlemlerde, yemek borusu, rektum, bağırsak ve  safra yolları ve hatta pankreas kanalının  iyi huylu darlıkların açılabildiğini belirtti.

Darlıkların bu yöntemlerle açılamadığı durumlarda ise, özel elektrik aletine bağlı iğne bıçağı ile seçilmiş vakalarda darlıkları dikkatle kesip genişletebildiklerini söyleyen Ertan, “Bu işlemin iyi seçilmiş hastalarda ve tecrübeli uzmanlar tarafından  uygulanması  gerekiyor. Özellikle, Crohn hastalarında sıklıkla problem olan ince bağırsaktaki kısa mesafeli ve kompleks olmayan kısmi darlıkları, rutin olarak balonla veya iğne bıçağı ile genişletiyoruz” diye konuştu.

Yakarak yapılan tedavi süreçleri daha hızlı ve etkili

Barrett hastalığı olarak bilinen mide reflüsünün yemek borusundaki mukozada yaptığı ve kansere dönüşme ihtimali yüksek olan lezyonlarda gelişmelerin önemine de değinen Ertan, erken teşhisin bu tür durumların tedavisinde önemli olduğunu belirtti. 400 üzerinde, Barrett displazisi veya erken Barrett kanserli hastası olduğunu açıklayan Ertan, bu hastalara özel elektrikle veya dondurucu yöntemleri rutin olarak yakarak yardımcı olduklarını ifade etti. Radyofrekans ve dondurma gibi endoskopik yöntemlerle Barrett displazi ve erken kanserli hastalarda, yakarak yaptıkları tedavi süreçlerinin daha hızlı ve etkili olduğunu vurgulayan Ertan, aynı yöntemle bazı mide hastalıklarında ve radyasyon yanığı nedeniyle rektumdan kanaması olan hastaların etkin ve komplikasyonları olmaksızın, tedavilerini ayaktan yapma olanağına sahip olduklarını açıkladı.

Özellikle endoskopik yöntemlerin kullanımının hastaların evlerine erken dönmelerini sağladığını ve ciddi yan etkilerin olmadığını ifade eden Ertan, bunun büyük bir gelişme olduğunu ve rutin olarak uygulandığını söyledi. Kompleks hastalıklardan biri olan akalazya hastalığında ise cerrahiye yönlendirmeden önce endoskopik müdahale seçeneklerini uyguladıklarını belirten Ertan, endoskopik yöntemlerle hastaların mukozasını kaldırdıklarını ve tünel açarak yemek borusunun sıkışmış adalesini keserek tedavi ettiklerini açıkladı. Ertan, bu tedavi yöntemine “E-POEM” adını verdiklerini, cerrahi müdahalelere oranla daha az invazif ve daha hızlı iyileşmeye olanak sağladığını ifade etti. Özellikle Türkiye’de sık görülen kusma, bulantı ve diyabetle ilgili sorunlar gibi durumlarda, endoskopik girişimlerin sıklıkla buna benzer yöntemle “G-POEM” hastalara yardım edebildiklerini söyleyen Ertan, bu girişimlerle mide kapısında sıkışmış olan adaleleri gevşettiklerini ve hastaların şikayetlerini önemli ölçüde hafiflettiklerini ifade etti.

Reflü hastalarına endoskopik tekniklerle ilaç kullanımı en aza indiriliyor

Rutin uygulanan yöntemlerle hastaların sıkıntılı cerrahi süreçlerinden kurtulabileceklerini vurgulayan Ertan, “Özellikle reflüyü önleyen ‘Stretta’ dediğimiz veya diğer endoskopik teknikler, Türkiye’de de uygulanıyor. Böylece, hastaların ilaç kullanımını minimuma indirip, reflünün yapabileceği diğer zararları önleyebiliyoruz” dedi.