KADIN DOĞUMDAN NOTALARA

SAĞLIK VE HOBİ

Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünden arta kalan zamanlarını  müzik ile ilgilenerek geçiren  Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berna Haliloğlu, “Tıp dışında bir şeyler başarabilmek ve bunun alkışlarla takdir edilmesi çok özel bir duygu. Bu mutluluk iş ve eğitim hayatınızda çok uğraşarak ve sıkıntı yaşayarak elde ettiğiniz başarıdan kesinlikle daha farklı” diyor.
Sağlık çalışanlarının, hayatlarının merkezinde işleri yer alır. Negatif enerjiyi atmak için genellikle hobi edinirler. Bundan sonra farklı branşlardan sağlık çalışanlarını ve hobileri ile tanışarak, bir nebze de olsa rahat bir nefes aldıracak yeni bir röportaj serisi başlıyor.
Genç yaşta büyük başarılara imza atan Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berna Haliloğlu, müziğin hayatındaki önemini ve işine olan pozitif yansımasını anlattı.
Doç. Dr. Berna Haliloğlu, Esra Öz’ün sorularını yanıtladı.
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1979 yılında İstanbul’da doğdum. 4.5 yaşında ilkokula başladım. 1988 yılında Siyavuşpaşa İlköğretim Okulu’ndan, 1994 yılında Fatih Kız Lisesi’nden mezun oldum. 1994 – 2000 yılları arasında tıp eğitimimi aldığım İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni 3. olarak bitirdim. Tıpta Uzmanlık eğitimimi ise 2000 – 2005 yılları arasında Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladım. 2005 – 2007 yılları arasında Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, 2007 – 2011 yılları arasında aynı üniversitede Yardımcı Doçent ve 2011 yılından itibaren de Doçent olarak mesleki yaşamıma devam etmekteyim.
30’un üzerinde yurtdışı, 60’ın üzerinde yurtiçi dergilerde yayınlanmış makale ve bildirilerim bulunuyor. Ayrıca 20’nin üzerinde ulusal ve uluslar arası toplantılarda davetli konuşmacı olarak seminerler verdim.

Hobiniz nedir ve ne kadar süredir yapıyorsunuz?
Benim hobim müzik. 2002 yılında Zeynep Kamil Hastanesi’nde Kadın Hastalıkları ve Doğum asistanlığı yaparken Serap Mutlu Akbulut şefliğinde hastanemizde kurulan Türk Sanat Musikisi korosuna katıldım. Her yıl ilkbahar ve sonbaharda yapılan konserlerimizde solist olarak şarkı söylemeye başladım. Başlangıçta biraz utangaçlık ve heyecan vardı tabii… Çünkü hayatım küçük yaşlardan itibaren sürekli okul ve eğitim için uğraşmakla geçti. Tıpta okurken de sosyal olarak kendime hiç vakit ayıramıyordum. Sürekli sınavlar ve stres içinde geçen bir hayat… Tıp dışında bir alanda neler yapabileceğimi merak ediyordum. Bu duygularla katıldım koroya. Ancak şarkıları söyledikten sonra gelen alkışlar zamanla utangaçlığımın azalmasını sağladı. Ayrıca bir konserde nihavend bir eser olan “İnleyen nağmeler”i söylediğimde, bu şarkının söz yazarı ve bestekarı olan Zeynettin Maraş’ın ayağa kalkarak beni alkışlaması ve kulise gelip tebrik etmesi de benim için çok özeldi.
Son olarak bu yıl Mayıs ayında Zeynep Kamil Hastanesi’nin 150. kuruluş yıldönümü için yapılan, Zeynep Hanım ve Kamil Paşa’nın aşk hikayesini anlatan şarkılardan oluşan  “Hikaye-i Hayriye” etkinliğine solist olarak katıldım. 
Hobinizin mesleğinize katkısı oluyor mu?
                                           
Tabii ki. Bildiğiniz gibi Kadın Hastalıkları ve Doğum oldukça stresli bir branş. Bu yoğun stresin altından kalkmak için kendinizi bir hobiyle mutlu etmeniz çok önemli. Bu hobi benim için müzik. Şarkı söylemek hem sizi mutlu ediyor hem sizi dinleyenleri… Böylece mutluluğunuz daha da artıyor ve bu da işinize yansıyor.
Neden bu hobiyi seçtiniz?
Aslında bilinçli bir seçim değildi benimki. Koroya katılırken solist olabileceğimi hiç düşünmemiştim. Ancak provalarda diğer arkadaşlarımın ve Serap Mutlu Akbulut’un sesimin güzel olduğunu fark edip beni cesaretlendirmeleri sayesinde müziğe biraz daha zaman ayırmaya başladım.
Yaptığınız hobi size ne hissettiriyor?
Eğitim ve iş hayatımda çok çalışarak başarılı olabildim ve bu beni her zaman mutlu etmiştir. Ancak tıp dışında bir şeyler başarabilmek ve bunun alkışlarla takdir edilmesi çok özel bir duygu. Bu mutluluk iş ve eğitim hayatınızda çok uğraşarak ve sıkıntı yaşayarak elde ettiğiniz başarıdan kesinlikle daha farklı. Aslında şarkı söylerken galiba deşarj oluyorum. Tüm negatif duygularım ve mutsuzluğum gidiyor bir anda. Sanırım müzik benim için antidepresan özelliği taşıyor…
Tavsiye edeceğiniz kitap, film ve müzik nedir?
Son dönemde polisiye kitaplara merak sardım. Ahmet Ümit’in neredeyse tüm kitaplarını okudum. Hepsi çok güzel ancak Beyoğlu Rapsodi’sini mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Her ne kadar Türk Sanat Musikisi ile uğraşsam da her tür müziği dinliyorum. Özellikle İncesaz’ı dinlemenizi öneririm.
İş yoğunluğumdan dolayı çok yakında bir film seyretmedim. Ancak Sandra Bullock’un ödül aldığı “Blind Side” filminden çok etkilenmiştim.

KADIN DOĞUMDAN NOTALARA

SAĞLIK VE HOBİ

Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünden arta kalan zamanlarını  müzik ile ilgilenerek geçiren  Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berna Haliloğlu, “Tıp dışında bir şeyler başarabilmek ve bunun alkışlarla takdir edilmesi çok özel bir duygu. Bu mutluluk iş ve eğitim hayatınızda çok uğraşarak ve sıkıntı yaşayarak elde ettiğiniz başarıdan kesinlikle daha farklı” diyor.
Sağlık çalışanlarının, hayatlarının merkezinde işleri yer alır. Negatif enerjiyi atmak için genellikle hobi edinirler. Bundan sonra farklı branşlardan sağlık çalışanlarını ve hobileri ile tanışarak, bir nebze de olsa rahat bir nefes aldıracak yeni bir röportaj serisi başlıyor.
Genç yaşta büyük başarılara imza atan Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berna Haliloğlu, müziğin hayatındaki önemini ve işine olan pozitif yansımasını anlattı.
Doç. Dr. Berna Haliloğlu, Esra Öz’ün sorularını yanıtladı.
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1979 yılında İstanbul’da doğdum. 4.5 yaşında ilkokula başladım. 1988 yılında Siyavuşpaşa İlköğretim Okulu’ndan, 1994 yılında Fatih Kız Lisesi’nden mezun oldum. 1994 – 2000 yılları arasında tıp eğitimimi aldığım İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni 3. olarak bitirdim. Tıpta Uzmanlık eğitimimi ise 2000 – 2005 yılları arasında Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladım. 2005 – 2007 yılları arasında Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, 2007 – 2011 yılları arasında aynı üniversitede Yardımcı Doçent ve 2011 yılından itibaren de Doçent olarak mesleki yaşamıma devam etmekteyim.
30’un üzerinde yurtdışı, 60’ın üzerinde yurtiçi dergilerde yayınlanmış makale ve bildirilerim bulunuyor. Ayrıca 20’nin üzerinde ulusal ve uluslar arası toplantılarda davetli konuşmacı olarak seminerler verdim.

Hobiniz nedir ve ne kadar süredir yapıyorsunuz?
Benim hobim müzik. 2002 yılında Zeynep Kamil Hastanesi’nde Kadın Hastalıkları ve Doğum asistanlığı yaparken Serap Mutlu Akbulut şefliğinde hastanemizde kurulan Türk Sanat Musikisi korosuna katıldım. Her yıl ilkbahar ve sonbaharda yapılan konserlerimizde solist olarak şarkı söylemeye başladım. Başlangıçta biraz utangaçlık ve heyecan vardı tabii… Çünkü hayatım küçük yaşlardan itibaren sürekli okul ve eğitim için uğraşmakla geçti. Tıpta okurken de sosyal olarak kendime hiç vakit ayıramıyordum. Sürekli sınavlar ve stres içinde geçen bir hayat… Tıp dışında bir alanda neler yapabileceğimi merak ediyordum. Bu duygularla katıldım koroya. Ancak şarkıları söyledikten sonra gelen alkışlar zamanla utangaçlığımın azalmasını sağladı. Ayrıca bir konserde nihavend bir eser olan “İnleyen nağmeler”i söylediğimde, bu şarkının söz yazarı ve bestekarı olan Zeynettin Maraş’ın ayağa kalkarak beni alkışlaması ve kulise gelip tebrik etmesi de benim için çok özeldi.
Son olarak bu yıl Mayıs ayında Zeynep Kamil Hastanesi’nin 150. kuruluş yıldönümü için yapılan, Zeynep Hanım ve Kamil Paşa’nın aşk hikayesini anlatan şarkılardan oluşan  “Hikaye-i Hayriye” etkinliğine solist olarak katıldım. 
Hobinizin mesleğinize katkısı oluyor mu?
                                           
Tabii ki. Bildiğiniz gibi Kadın Hastalıkları ve Doğum oldukça stresli bir branş. Bu yoğun stresin altından kalkmak için kendinizi bir hobiyle mutlu etmeniz çok önemli. Bu hobi benim için müzik. Şarkı söylemek hem sizi mutlu ediyor hem sizi dinleyenleri… Böylece mutluluğunuz daha da artıyor ve bu da işinize yansıyor.
Neden bu hobiyi seçtiniz?
Aslında bilinçli bir seçim değildi benimki. Koroya katılırken solist olabileceğimi hiç düşünmemiştim. Ancak provalarda diğer arkadaşlarımın ve Serap Mutlu Akbulut’un sesimin güzel olduğunu fark edip beni cesaretlendirmeleri sayesinde müziğe biraz daha zaman ayırmaya başladım.
Yaptığınız hobi size ne hissettiriyor?
Eğitim ve iş hayatımda çok çalışarak başarılı olabildim ve bu beni her zaman mutlu etmiştir. Ancak tıp dışında bir şeyler başarabilmek ve bunun alkışlarla takdir edilmesi çok özel bir duygu. Bu mutluluk iş ve eğitim hayatınızda çok uğraşarak ve sıkıntı yaşayarak elde ettiğiniz başarıdan kesinlikle daha farklı. Aslında şarkı söylerken galiba deşarj oluyorum. Tüm negatif duygularım ve mutsuzluğum gidiyor bir anda. Sanırım müzik benim için antidepresan özelliği taşıyor…
Tavsiye edeceğiniz kitap, film ve müzik nedir?
Son dönemde polisiye kitaplara merak sardım. Ahmet Ümit’in neredeyse tüm kitaplarını okudum. Hepsi çok güzel ancak Beyoğlu Rapsodi’sini mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Her ne kadar Türk Sanat Musikisi ile uğraşsam da her tür müziği dinliyorum. Özellikle İncesaz’ı dinlemenizi öneririm.
İş yoğunluğumdan dolayı çok yakında bir film seyretmedim. Ancak Sandra Bullock’un ödül aldığı “Blind Side” filminden çok etkilenmiştim.