TJOD HEKİMLERİN YANINDA

9. Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi’nde sağlık politikaları, mesleki bilinç, Gebelikte ”Omega-3 kullanımı, gebelikte ultrasonla takibin etkileri ve Obezitenin kısırlığa yol açabildiği masaya yatırıldı.

Sağlık Bakanlığı ve Uluslararası Jinekoloji ve Obstetrik Derneği FİGO Tarafından Desteklenen 9’uncu Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi Antalya’da yapıldı. Bin 800 katılımcının yer aldığı kongrede, 56 oturum, 7 özel oturum, 12 yabancı, 330 yerli konuşmacı ve 90 stant ile hem bilimsel hem sosyal içeriği ile göz dolduran bir kongre olduğunu belirten TJOD Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil,kongrede bilimselliğin yanı sıra kadın-doğum hekimliğinin tüm yönleriyle ele alındığını, sağlık politikalarının değerlendirildiği, mesleki bilinç ve kaynaşmanın yükseldiği büyük bir çalıştay olduğunu kaydetti. Prof. Dr. İtil konuşmasında şunları söyledi: “Sağlıkta başarı, hastanın istediği eczane, istediği hastaneye gidip kapıdan karşılanması değildir. Sağlıkta başarı toplumun tümünün fiziksel ve ruhsal olarak iyi halde olmasının sağlanmasıdır. 2002 yılında 1,5 milyon olan ameliyat sayısı, 2009 da 4,5 milyona çıkmışsa, ilaç tüketimi 750 milyondan, 1,5 milyar kutuya çıkmışsa, hasta sayısı yüzde 81 artmışsa, bu toplum iyileşmiyor, ya hasta oluyor ya da hasta ediliyor demektir. Sistemin çok hızlı bir şekilde gözden geçirilmesine ve değerlendirilmesine ihtiyaç vardır. Eğer bu konuda TJOD ye bir görev düşerse, gerekli öneri ve katkılarımızı sunmakta tereddüt etmeyiz. Yalnızca ve yalnızca hukukun uygulanması sağlıkta birçok sorunu çözecektir.”

TJOD Jinekologların Hukuk Bilgisini Güçlendiriyor
Yargıtay üyeleri ve hukuk fakülteleri öğretim üyelerinin de katlımı ile düzenlenen oturumlarda jinekologların hukuksal sorunlarla karşılaştıklarında daha bilinçli ve doğru adımlar atmasın için bilgilenmelerini amaçladıklarını kaydeden Prof. Dr. İtil, “Türkiye’de malpraktis yönünden en sık dava açılan alan kadın doğumdur. Mediko-legal boşluklar sezaryen oranlarını etkiliyor. Doğumda karşılaşılabilecek anne ve bebeğe ait komplikasyonlardan kaçınmak ve normal doğuma bağlı sorunlardan uzak kalmak için doktorlar sezaryene yönelebiliyor” dedi.

“Hekimlere, Sezaryen ile İlgili Meslek İçi Eğitim Verilmeli”
Neredeyse iki doğumdan birinin sezaryenle yapıldığını belirten Prof. Dr. İtil, sezaryen oranlarının düşürülmesi için Sağlık Bakanlığı ile protokol imzalandığını dile getirdi. Prof. Dr. İtil, kongrede sezeryanla doğum oranlarının düşürülmesine yönelik çalışmaların da gündeme geldiğini söyleyerek, bu konuda kadınların bilinçlendirilmesinin, gebe okullarının yaygınlaştırılmasının ve okullarda cinsel eğitim derslerinin verilmesinin büyük önem taşıdığını kaydetti. Bu kapsamda normal doğuma teşvik klipleri hazırlandığını ve önümüzdeki günlerde televizyonlarda gösterileceğini söyleyen Prof. Dr. İtil, şöyle konuştu: “Hekimlere, bununla ilgili meslek içi eğitim verilmeli. Ayrıca, alt yapı ve sağlık ekibinin güçlendirilmesi gerekli. Doğum salonları yerine, doğum odaları olmalı. Ağrıyla baş etmek için anestezi uzmanları görevlendirilmeli. Hatta anestezi teknisyenleri doğum sırasında ağrının azaltılması için daha fazla etkin olmalı. Anestezi uygulamasının mümkün olmadığı durumlarda ağrı kesiciler devreye sokulmalı. Ülkemizde artık ağrısız doğum daha fazla yapılıyor ama yeterli değil. Anestezi uzmanlarının sayısının artması, sezaryenle doğumların azalmasında etkili olur.”
Prof. Dr. İtil, ayrıca kongrede kadına yönelik şiddetin de ele alındığını, bu konuda jinekologların da bunun önlenmesinde diğer unsurlarla birlikte görev alabileceğini sözlerine ekledi.

“Omega-3, Zeka Gelişimini Artırıyor”
“Araştırmalar, gebelikte kullanılan omega-3 yağ asitlerinin anne ve bebek sağlığını olumlu etkilediğini gösteriyor” tespitinde bulunan ABD’deki Penn State Milto S. Hershey Medical Center Direktörü Prof. Dr. Serdar Ural, omega-3’ün bebeğin beyin gelişimini olumlu etkilediğini söyledi.
Prof. Ural, planlı hamileliklerde Omega-3’e gebelik öncesinde, planlı olmayanlarda ise hamilelikte başlanması ve emzirme döneminde de devam edilmesi gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Ural, Omega 3’ün gebeliğin ilk 5 ayında 1 kapsül, daha sonraki aylarda da ise 2’şer kapsül içilmesinin uygun olduğunu söyleyerek, ABD’de yapılan çalışmalarda, gebelere verilen vitamin destekleri içinde Omega-3’ün de bulunmasının büyük yararlar sağladığı ve bebeğin zihinsel gelişimini olumlu yönde arttırdığının belirlendiğini vurguladı.

“Ultrason Kadın Doğumcuların Stetoskobu Haline Geldi”
Ultrasonun ses dalgası olduğunu ve gebelikteki olumsuz etkileriyle ilgili henüz bilimsel bir kanıt bulunmadığını belirten Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Cansun Demir, ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde anne karnındaki bebeğin ultrasonla takibinin sınırlı sayıda yapıldığına dikkat çekti.

Türkiye’de gebelik döneminde ultrasonla, bebeğin gelişiminin her evresinin izlendiğini dile getiren Prof. Dr. Demir, ABD’de sadece gebelik döneminde üç kez ultrasonla yapılan muayenenin ödendiğini bildirdi. Bu ülkede 11-14. haftada ense kalınlığına, 18-22. haftada anatomik gelişime ve gebeliğin son döneminde de bebeğin ters gelip gelmediğine bakıldığını anlatan Prof. Dr. Demir, şunları kaydetti: “Hastalarımız, bizlere bu kadar sık ultrasona girmenin bir zararı olup olmadığını soruyor. ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde anne karnındaki bebeğin ultrasonla takibi sınırlı sayıda yapılıyor. Ultrasonun gebelikte olumsuz etkileri olduğuna dair bir bilimsel kanıt bulunmamakla birlikte, Türkiye’de ise ultrasonla yapılan kontrollerin sayısı dünya standartlarının üzerinde. Ultrason kadın doğumcuların stetoskobu haline geldi. Her gebeyi, her geldiğinde ultrasonla muayene ediyoruz. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta; fetal inceleme sırasındaki ısı artışıdır. Ultrason incelemesi sırasındaki ısı artışının hangi dönemlerde hangi biyolojik etkilere neden olabileceği konusu ise kesin değil. Domuzlarda yapılan bir çalışmada iki dakikadan uzun süreli bir uygulamanın olumsuz etkileri olabileceği görülmüştür. Genel yaklaşım, 1.5 derecelik ısı artışının, zararı olmayacağı yönündedir. Beş dakika süreyle 4 derece artıştan fazlasının zararlı olabileceği bildirilmiştir.”
Prof. Dr. Demir, ultrason ile takibin uzun süreli bir inceleme yapılmadan gerçekleştirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

“Polikistik Over Sendromu (PCOS) 5 Kadından Birinde Görülüyor”
TJOD 2. Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş ise Polikistik Over Sendromu ile hormonal bozuklukların kadın sağlığını tehdit eden önemli sorunlar olduğunu belirtti. Kadınların menopoz döneminden sonra kilo alma eğiliminde olduğunu ve kalp hastalıkları riskinin neredeyse erkeklerle aynı düzeye ulaştığını söylen Prof. Tıraş, bu dönemdeki kadınlarda diyete direncin çok yüksek olduğunu söyledi ve kilo kontrolü için uygun hormon tedavisi önerisinde bulundu.

“Türk Kadınlarının Yüzde 20-25’inde Bu Hastalık Görülüyor”
Prof. Dr. Tıraş, “Genç yaştaki kadınlarda kilo vermeyi ve çocuk sahibi olmayı engelleyen Polikistik Over Sendromu (PCOS) 5 kadından birinde görülüyor. Nedeni tam olarak bilinmiyor, tedavisi de ancak şişmanlık, tüylenme, saç dökülmesi, kısırlık gibi sonuçlara yönelik yapılıyor. Nedeni tam olarak bilinmiyor. Tedavi ise belirtilere yönelik olarak planlanıyor. “Bu sorunun, şişmanlığa mı, yoksa şişmanlığın mı bu soruna yol açtığı” tartışmaları yapılıyor. Bu hastalık, hem dünyada ve hem de Türkiye’de artıyor. Türk kadınlarının yüzde 20-25’inde bu hastalık görülüyor. Böyle olunca da şişmanlık ya da bunun neden olduğu üreme sorunları, fazla kilo, elma tipi şişmanlık gibi sorunlar da ortaya çıkıyor” diye konuştu.

“Tedavide Daha Çok İnsülin Direncini Düşüren İlaçlar Üzerinde Duruluyor”
Polikistik over sendromunun hipertansiyon, endometrium kanseri, insülin direnci ve buna bağlı olarak gelişen diyabete yol açması nedeniyle ciddi bir sorun olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Tıraş, tedavide daha çok insülin direncini düşüren ilaçlar üzerinde durulduğunu söyledi. Prof. Dr. Tıraş, yumurtlama bozukluğunun, adet görememe ya da geç adet görme gibi sorunları da beraberinde getirdiğini vurguladı.