”Sürekli yeşillik” Türkiye’nin bu konuda büyüyen bir pazar olduğunu, aldıkları tedbirlerle büyümeyi kontrollü hale getirdiklerini kaydeden Akdağ, bu pazarın kontrolsüz büyümesi halinde kamunun aldığı ilacın parasını ödeyemez duruma gelme riski bulunduğunu dile getirdi. Akdağ, patent ve veri korumayla ilgili değerlendirmelerde de bulanarak, veri korumanın süresinin sona ermesinden sonra ilaçların jeneriğinin üretilebildiğini, bunun yeni ilaçların keşfini teşvik ettiğini belirtti. Patent ve veri korumayla ilgili sürenin uzamasını ”sürekli yeşillik” olarak niteleyen Akdağ, ilaç firmalarından bu konuda çok sayıda başvuru yapıldığını, bunun kötüye kullanılmaması gerektiğine işaret etti.
İlaçların ruhsatlandırılmasında aranan ”iyi uygulama belgesi” ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Akdağ, “Türk firmalarının yurt dışında ürettiği ürünler için bu belgenin alınmasında bazı ülkelerde zorluklarla karşılaşıldığ.Bunları ”tarife dışı engelleme” olarak değerlendiriyoruz. Biz de halkımızın sağlığını korumak için, dışarıdan gelen ürünler için kuralımızı değiştirdik. Buna tepki gösterildi ancak biz de karşı tarafın yaptığının dışında bir şey yapmıyoruz. Bir orta noktayı bulacağız. Karşılıklı tanıma prosedürleri geliştirilecek” diye konuştu.
Sağlıkta dönüşüm programı ile sağlık alanında yaşanan gelişmelere de dikkati çeken Akdağ, bunun birçok ülke tarafından örnek alındığını, özellikle performansa dayalı ödeme sistemini uygulamak için kendileriyle temasa geçen ülkeler olduğunu bildirdi. Akdağ, performansa dayalı ödeme sistemi ile Sağlık Bakanlığı’nda çalışan doktorların yüzde 94’ünün gönüllü olarak muayenehanesini kapattığını ifade etti.
Kızamık aşısının ilk dozunun bebekler 12 aylık olunca yapıldığını anımsatan Akdağ, bu yaş altındaki bebekler için risk oluşmaması amacıyla bölgelerde aile hekimlerinin uyarıldığını, gerekirse bu yerlerde 12. ayın altındaki bebeklere ilk doz aşının yapılabileceğini söyledi. Akdağ, bir soru üzerine, ”Şu anda bir kızamık salgını yok, ama oluşmaması için gerekli tedbirleri almak zorundayız” dedi. İstanbul’da Bağcılar, Güngören, Bahçelievler’in de aralarında bulunduğu 11 yerde vakaların görüldüğünü söyleyen Akdağ, aile hekimleriyle irtibata geçilerek bu riskli bölgelerdeki 5 yaş altında aşılanmamış çocukların tespit edilerek aşılanmasını istediklerini bildirdi.
Sezaryenle doğum oranlarının düşürülmesi için normal doğumun teşvik edilmesine yönelik uygulamayla ilgili bir soru üzerine de Akdağ, bu uygulamanın olduğunu ve geçtiğimiz yıl başladığını hatırlattı. Sezaryenin masraflı ve bakımının zor ameliyat olduğunu belirten Akdağ, normal doğumu teşvik etmek için birçok adım attıklarının ifade etti. Kadınları normal doğum yapmaya davet eden Akdağ, “Lütfen sezaryene kendiniz yönelmeyin. İhtiyaç olması durumunda normal yolla doğum gerçekleşemiyorsa başvurulacak bir yöntem. Bunun ötesi son derece yanlıştır. Belki ilk doğum yaparken acı çekmeyeyim diyor ama asıl acıyı daha sonra çekiyor. Ama normal bir doğum yapan kadın doğumdan hemen sonra kalkar çocuğunu emzirir normal hayatına başlar. Sezaryen demek karnınızın bir neşterle yarılması demek. Tıbbı gereklilik varsa buna müracaat etmek gerek” diye konuştu.
Bir gazetecinin obezite ile ilgili bir proje olup olmadığına ilişkin sorusu üzerine Akdağ, Türkiye’de bir hareketsizlik ve fazla kilo durumu gibi bir salgının olduğunu belirtti. Akdağ, “Bütün vatandaşlarımız buna karşı çok duyarlı olmalıdırlar. Yani hepimiz için geçerli yeterince hareket etmezsek ve ihtiyacımızdan daha fazla yersek şişmanlıyoruz. Türkiye televizyonun en çok seyredildiği ülkelerden biri. Çocuklarımızı da risk altına sokuyoruz” şeklinde konuştu.
“Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde Sağlıkta İnovasyon” başlıklı Raporda şunlar yer alıyor:
Sosyal politikaların ve sağlık sisteminin temel amacı, hizmete ulaşılabilirliği artırmaktır. İnovasyon, sağlık hizmetlerinde ulaşılabilirliği artırır. İnovasyon süreci, bilimsel bilginin, pazar değeri taşıyan ürünlere dönüştürülmesi olarak tanımlanabilir. İnovasyonda araştırma, üretim ve pazar ilişkisinin gözetilmesi, yenilikçi ürünün kişilerin kullanımına sunulmasını ve ulaşılabilirliğini sağlayacaktır.
• Sağlık sektörü, gelişmiş ekonomilerde en büyük hizmet sektörlerinden biridir. Sağlık sektöründe inovasyon, sürdürülebilir büyümeye katkıda bulunur. Gelişmiş ekonomilerde sağlık sektöründe üretilen mal ve hizmetlerin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) içindeki değeri yüzde 7, bu sektörde yaratılan istihdamın oranı ise yüzde 10 seviyesindedir. Toplam sağlık harcamalarının GSYİH’ya oranının 2020’de yüzde 16’ya çıkacağı hesaplanmaktadır. Hızla büyüyen sağlık sektörü, yenilikçi teknolojilerin en büyük kaynağı ve kullanıcılarındandır.
• Türkiye’nin önünde sağlık sektöründe yaratacağı yenilikçi ürün ve hizmetlere ilişkin önemli fırsatlar mevcuttur.
• İnovasyon kendiliğinden gelişen bir süreç değildir. Hükümet politikaları, sağlık sektöründe inovasyonun belirleyicilerini harekete geçirir.
• İnovasyon ekonomik ve sosyal sonuçları itibariyle bir sanayi projesidir. Sanayide inovasyonu önceliklendirecek bir stratejiye ihtiyaç vardır. Sağlık sektörü bu stratejinin önemli bir parçasıdır.
• Bu raporda sağlık sektörünün inovasyon ortamının değerlendirilmesi ve geliştirilmesine yönelik öneriler, inovasyon yapı ve süreçlerindeki farklılıklar nedeniyle, ilaç, tıbbi cihaz-teknoloji ve eSağlık sektörleri itibariyle ele alınmaktadır.
Tıbbi Cihaz ve Teknoloji Sektörü
• Tıbbi cihaz ve teknoloji sektörü ürün çeşitliliği nedeniyle inovasyona en açık ve dinamik sektörlerden biridir. Büyüyen iç pazar ve artan ithalat, tıbbi cihaz ve teknolojide inovasyon için önemli bir fırsat olarak görülmelidir. 2009 yılı itibariyle Türkiye, yaklaşık iki milyar dolarlık tıbbi cihaz pazar hacmiyle dünyadaki en büyük 30 ülke arasında yer almaktadır. Devletin özel sektörden hizmet satın alımı, özel sağlık kuruluşlarının tıbbi cihazlara yatırım yapabilmelerine olanak sağlamıştır. Bu durum, tıbbi cihazlar pazarının büyümeye devam edeceğine işaret etmektedir. Tıbbi cihaz sektörü yarattığı katma değer açısından 13. sıradadır. Sektörde yaratılan istihdamın toplam istihdam içindeki payı yüzde 0.9’dur.
• İthalatın yerli üretime göre ağırlıklı olması nedeniyle, yatırım ve ara malların çoğunluğu ithal edilmekte, buna nitelikli işçilik maliyetleri eklendiğinde yerli üretimin rekabet imkanı zayıflamaktadır. Ancak pazar hacmiyle birlikte üretim, ithalat ve ihracat da büyümektedir. Üretim ve ihracatın, ithalatı ikamesi kendiliğinden gerçekleşmeyecektir. Bu fırsatın değerlendirilmesi için kurumsal yapı-mevzuat, sermaye-insan gücü ve üretim-pazar organizasyonu alanlarında bazı kritik adımlar atılabilir.
• Yerli üretimi inovasyona yöneltecek rasyonel bir vergi düzenlemesi, sermaye desteklerinin firmadan ziyade proje temelinde uygulanması, imalata inovasyon odaklı bir nitelik kazandıracaktır. Ara malları ithalatında yüzde 18’lik vergi oranına karşılık, tıbbi cihaz ithalatında yüzde 8’lik vergi oranı, üretim ve yenilikçi faaliyetler yerine mamul cihaz ithalatını özendirmektedir. Yenilikçi imalatı destekleyecek girişim sermayesinin artırılması amacıyla 5746 sayılı Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunu’yla getirilen teknogirişim desteklerinin çoğaltılması, KOBİ kredilerinin bu yönde işlevsel hale getirilmesi düşünülebilir. Kanunda firmalara teşvik ölçütü olarak getirilen, Ar-Ge faaliyetlerini ayrı bir birim olarak örgütleme ve 50 Ar-Ge personeli istihdamı zorunluluğu sektörde yenilikçi faaliyetlerin gerektirdiği yapısal ve işlevsel esnekliğe uymamaktadır. İnovasyonun genellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerce sağlandığı, ayrıca inovasyonun genellikle firmaların genç döneminde gerçekleştiği dikkate alınarak, Ar-Ge mevzuatında gerekli değişiklikler yapılmalıdır.
• Piyasanın öngörülebilirliği ve şeffaflığını sağlayacak kurumsal yapı ve mevzuat tamamlanmalıdır. “Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu” kurulmalıdır.
• İnovasyonda kritik önem taşıyan disiplinlerarası işbirliği teşvik edilmelidir.
• Üniversite-özel sektör işbirliği teknokent ve sanayi kümelenmeleri bünyesinde kolaylaştırılmalıdır.
• Fiyatlandırma ve geri ödemede öngörülebilirliğin ve şeffaflığın geliştirilmesi, bu konudaki kriterlerin yenilikçi ürünleri dikkate alması gereklidir. Tıbbi cihazlarda inovasyon çoğunlukla artırımsal nitelikte olduğundan, kullanıldıkça faydası artmakta ve yeni inovasyonun önünü açabilmektedir. Tıbbi cihaz ve teknoloji ürünlerine yönelik geri ödemeyle ilgili kararlar, inovasyonu göz önünde bulunduran, şeffaf kriterlere dayandırılmalıdır. Kriterler arasında ürünlerin yenilikçi niteliğine yer verilebilir. Kamunun, uzun vadede tıbbi teknolojilere yönelik alım hedeflerini belirlemesi öngörülebilirliğe katkıda bulunacaktır. AB ve ABD standartlarıyla uyumlaştırma, ürün kalitesini artıracak ve onay sürecini, dolayısıyla piyasaya erişimi çabuklaştırabilecektir.
İlaç Sektörü
• İlaç sektöründe inovasyon faaliyetleri ile jenerik ilaç üretimi birbirini izler. Her iki sürecin, ihtiyaçları doğrultusunda desteklenmesi gerekir.
• Türkiye, ilaç sektöründe önemli ve büyüyen bir pazar hacmine sahiptir. Konumu itibariyle, ihracat potansiyeli büyüktür. Bu avantajları, ilaç sektöründe sınırlı düzeydeki Ar-Ge faaliyetlerini artırarak değerlendirebilmelidir.
• Araştırmacı ilaç firmaları, yenilikçi faaliyetlerini küresel düzeyde yaygınlaştırmaktadır.
• İlaç sektöründe ulusal pazarın kurumsallaşması tamamlanmalıdır.
• Ruhsatlandırma süreci kolaylaştırılmalı ve süresi kısaltılmalıdır.
• Fiyatlandırma ve geri ödeme kararları öngörülebilir olmalı, yenilikçi ilaçlara ilişkin kararlar şeffaf ve hızlı biçimde alınmalıdır.
e-Sağlık
• eSağlık uygulamaları hizmete ulaşılabilirliği artırır. Hizmet kalitesini ve verimini yükseltir. eSağlıkta sektör yapısı parçalıdır. Kamunun düzenleyici rolüne ihtiyaç vardır.
• eSağlıkta, kamu-kamu işbirliği önceliklidir. Bu işbirliği, birlikte çalışabilirliğin geliştirilmesiyle kurumsallaştırılmalıdır. Bu kurumsallaşma kamu-özel sektör-üniversite işbirliğiyle tamamlanmalıdır.
• Sağlık hizmetlerinde e-Sağlığın yaygınlaştırılması bir temel altyapı yatırımı niteliği taşır. Hizmet sunucuların bu yeni altyapıya uyumunun kolaylaştırılması gerekir.
• eSağlıkta AB uygulamaları ve standartları takip edilmeli, potansiyel pazar imkanları değerlendirilmelidir.